16. Bölüm

1.1K 48 3
                                    

Merdevenlerden hızla inerken kolumdaki sıktığı eliyle yüzümü buruşturdum. Canımı çok yakıyordu ve ağlamamak için kendimi kasıyordum. Merdivenlerden indiğimiz gibi karşımıza mutfaktan çıkan Mert çıktı.

Ona yalvaran bakışlarımdan birine atarken onun şaşkınlıktan büyümüş gözleri ben ile Batuhan'ın arasında gidip geldi. 

Batuhan onu önemsemeyip yanından geçerken Mert onun önüne geçti. ''Neler oluyor Batuhan?'' Batuhan bir an dursa da kolumdaki elini daha çok sıkarak acıyla inlememi sağladı. 

Mert sesimi duyunca kaşlarını çatıp sırtını dikleştirdi. Batuhan ise burnundan soluyordu. ''Burada kimin lider olduğunu unutuyorsun Mert. Hareketlerine dikkat et. Ben kimseye hesap vermem.''

Mert'in omzuna çarpıp geçerken beni de arkasından sürüklüyordu. İşte! Mert'in yapabileceği bu kadardı. Korkak herifin tekiydi.

Aşağıya inen merdivenlere gelince düşmemek için dikkat ediyordum ama bileğimdeki acıyla küçük bir çığlık attım. Bileğimi burkmuştum. Harika (!)

Tanıdık ıssız ve az ışıklandırılmış koridordan geçerken gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Cam kapıyı görünce tahminlerimden yanılmadığımı hissettim. 

Batuhan kolumu bırakmadan şifreyi girdi. Cam kapı aniden açılınca korkuyla titredim. Ne yapacaktı bana? Hem, neden bu kadar kızmıştı ki? Asıl soru Derin kimdi?

Eğitim sahasının ortasına beni fırlattığında dengemi kaybedip yere düştüm. Batuhan ise bu sırada sol tarafımda bulunan alet masasından bir bıçağı almıştı.

Yutkundum. Gözlerim irileşmişti. Ben geri geri emeklerken Batuhan arkasına dönmüş ve bana doğru yaklaşmaya başladı.

Gözüm elinde tuttuğu keskin bıçağa kaydı. Korkudan kalbimin atışı hızlanırken hızla ayağa kalkıp koşmaya başladım.

Kaçma denemem sırtımın yerle birleşmesinden anladığım kadarıyla başarısız olmuştu. Batuhan tek adımla karşıma gelince titremeye başladım. 

Eğildi ve keskin bıçağı suratımda gezdirdi. Gözlerim bıçağa odaklanmışken sesiyle suratına döndüm. ''Şimdi, ceza vakti ufaklık.''

Sesi sakin ve tuhaf şekilde huzur verici çıkmıştı. Bıçağı ani bir şekide koluma batırınca boğazımdan korkunç bir çığlık koptu.

Bıçağı kaldırmadan derimin üzerinde gezdirirken kolumda bir volkan patlaması gibi kan akıyordu. Çığlığım eğitim sahasının her köşesinde şiddetini sürdürürken gözlerimi sıkıca yummuştum. Canımın acımasını görmezden gelmeye çalışıyordum ama işe yaramıyordu. Acı o kadar fazlaydı ki... Ölmek istedim. Acının dinmesi için ölmek istedim. 

Sonunda bıçağı çektiğinde ter içinde kalmış ve yorgunluktan bayılmak üzereydim. Boğazımın keskin acısına inat yutkunmayı denedim. 

Her an kapanmaya hazır gözlerimi koluma çevirdim. Kanlar içinde bir yazı dikkatimi çekti. Acı.

Kelime beynimde yankılanırken ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Ağlıyordum. Bunu bana yaparken ağlamamıştım ama şimdi ağlıyordum işte.

Kulağıma yankılanan sesi birden hıçkırıklarımı kesti. ''Bu acıyı unutma. Benim neler yapabileceğimi unutma. Bu yazıyı gördükçe benim sana yapabileceklerimi hatırla ve ona göre davran.''

Geri çekildiğinde yüzündeki ifadesizlik tüylerimi diken diken etmişti. Biraz önceki bana yakınlığını da buna katarsak nefesim kesilmişti.

Arkasını dönüp hızla uzaklaşırken yere yığıldım. Kendimi halsiz ve bitkin hissediyordum. Yan gözle tekrar koluma bakınca alt dudağımı dişledim. 

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin