19. Bölüm

1K 39 6
                                    

Gözlerimi vücudumdaki sızıyla birlikte açtım. Dün akşam neler olduğunu birbir hatırlayınca yüzümü buruşturdum. Hiç bu kadar aciz hissettiğimi hatırlamıyordum.

Düşüncelerimi dağıtmak adına kafamı iki yana sallayıp yataktan kalktım. Sağ ayağıma basmamaya özen göstererek üzerime beyaz şortum ile lacivert bol tişörtümü giydim. Saçlarımı yandan topladıktan sonra hazır olduğumu düşündüm. Komidinin üzerinde -ki ne zaman oraya koyduğumu bilmiyorum- telefonumu alarak odadan çıktım.

Telefonumu cebime koyarken merdivenlerden iniyordum.  Sonunda merdivenleri bitirdiğimde mutfağa doğru ilerledim. Ayak bileğim yüzünden doğru dürüst yürüyemiyordum.

Mutfağa girdiğimde Mert'in bakışları beni buldu. Onu önemsemeden yavaşça yanındaki sandalyeye çöktüm. Herkes buradaydı. Bu nadiren oluyordu. Onları bir arada sıkça göremiyordum. Özellikle kahvaltılarda.

Ortamdaki gerginlik ve huzur bozan sessizliği hemen seçebilmiştim. Neler olduğuna dahil hiçbir fikrim yoktu ve konuyu açıp da bana bağırmalarını istemiyordum. Hala burada bir yabancıydım ve kendimi rahatsız hissediyordum. 

Küçük küçük doğranmış domateslerden birini ağzımda aldım. Soğuktu. Bir süre ağzımda beklettim domatesi. Soğuklığu bütün ağzımın içini doldurunca yavaşça çiğnemeye başladım.

Bu ensada Çağatay garip olan sessizliği bozdu. ''Bileğin nasıl Elif?''

Domatesi yuttuğum da ona dönü küçük bir gülümseme yolladım. ''Biraz sızlıyor ama dün akşamkine göre oldukça iyi. Teşekkür ederim.''

Ona gerçekten de bir iyilik borçluydum. Beni o halde bırakmamış, üstelik yaralarımı geçirmek için elinden geleni yapmıştı.

Çağatay sessiz kalırken ekmeğimden küçük bir dilim alarak nutelladan sürdüm üzerine. Ağzıma attığımda gülümsedim. Kesinlikle tatlıya bayılıyordum ama şerbetli olanlara değil. Onlar nasıl desem? Çok fazla tatlıydı ve bu midemi bulandırıyordu.

Sonunda birisi daha sessizliği bozunca ne zaman tuttuğumu bilemediğim nefesimi dışarıya verdim. ''Dün akşam tam olarak neler oldu?''

Soru Mert'ten gelmişti ve sorusuyla yine ortama sessizliği doldurmuştu. Herkesin bakışları üzerimde olduğunu hissediyordum. Sessizliği bozmak adına boğazımı temizledim. ''Hava almak için dışarıya çıktım ve Arıf da arkamdan çıkmış. Yine beni tehtit etip durdu. Sonunda olay taciz seviyesine gelince ona saldırdım. Biz dövüşürken Çağatay, Arıf'ı bayıltmış. Beni eve getirerek yaralarıma baktı. Bu kadar.''

Anlatmamı bitirince nefessiz kalmıştım. Çayımdan küçük bir yudum alınca soğukluğuyla yüzümü buruşturdum.

Batuhan'a yan gözle bakınca bana bakmadığını gördüm. Bu beni tuhaf bir şekilde rahatlatmıştı. Ama ne diyeceğini de merak ediyordum. Çünkü dün akşam beklenmedik anda sevgili olduğumuzu herkese söylemişti. Ve biz bu konu hakkında konuşmalıydık. En azından konuşmamızı ben istiyordum.

Sessizlik yine baş gösterince ayağa kalktım. ''Afiyet olsun.'' Mutfaktan çıkacakken arkamdan Çağatay'ın bağırdığını duydum. ''Yorma kendini. Dinlen bugün.''

Başımı salladım. Hiçbir şey söylemeden merdivenleri çıkmaya başladım. Mert'in bana soğuk davranmasını bekliyordum ama öyle değildi. Beni sevdiğini söylemeseydi, yani en azından ben duymasaydım böyle bir şey olduğunu asla düşünmezdim. Aslına bakılacak olursan neden bana soğuk davransın ki? Ne de olsa Batuhan ile gerçekten çıkmıyorduk. Sadece birçok kişi böyle düşünüyor ve biliyorlardı.

Sonunda odama geldiğimde yavaşça yatağıma yattım. Cebimden telefonu çıkarıp rehberi turlamaya başladım. Kimi arayacağımı bilmiyordum. Buse ve Lale ile konuşmuyorduk. Artık çok zor konuşacağımızı da biliyordum ama bu onların iyiliği içindi. 

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin