"Wonderland neden önemli sizin için? Yani benim gitmek için nedenlerim varsa sizinde olmalı değil mi?"
"Eldorado'yu biliyor musun? Altın şehir.."
Biliyordum. Taşı toprağı altın olan bir yerdi ama o da aynı Wonderland gibi gizliydi. Varlığı yokluğu b...
Geminin bölümlerini hazırladım sizin içinn. Keşke daha önce yazsaymışım ya..
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Keyifli Okumalaar🥂
San nefes nefese kılıcını bana doğrultmuş beklerken ayaklarım toprağa çivilenmiş gibi hissediyordum. Nefes alış verişiyle senkronize olan omuzları simsiyah olan saçlarının dalgalanmasını sağlıyordu. Saç tutamlarından düşen su damlaları onca yolu yüzdüğünü gösteriyordu.
"S-san.."
Titrek sesim dudaklarım arasından çıktığında ıslak siyah saçları örtsede ben gözlerindeki o mor parıltıyı görmüştüm.
"San.. kendine gel.. lütfen."
Ona yalvarmaktan başka ne yapabilirdim ki? O benden kat ve kat güçlüydü. Baştan söylemiştim! San efsunlanırsa.. felaket olur demiştim.. Ancak o felaket olduğunda ne yapmam gerektiğini düşünmemiştim.
San, yüzünde şeytani bir gülüşle kafasını geriye attı. Bu gözlerini saçlarının esaretinden kurtarmıştı.
"Su Tanrıçası bir korsanla baş edemeyecek kadar güçsüz mü?"
Sesi tüylerimi ürpertmişti. Evet, bu onun sesiydi ancak onun düşünceleri olduğunu sanmıyordum.
"Deniz cadıları bu kadar korkak mı? Neden karşıma çıkmak yerine başkalarını kullanıyorlar?"
Güçlü tutmaya çalıştığım sesimle konuştuğumda San'ın çenesi kasıldı. Evet, kesinlikle bunları söyleyen deniz cadılarıydı! San sadece bir kuklaydı..
Sinirlendiği belli olan San hareketlendi. Kılıcını önce indirdi sonra da bana doğru savurdu. Kendime doğru gelen kılıcı gördüğümde korkuyla çığlık attım. Gözlerim korkuyla kapanırken bir salaklık yaptım. Elimi kılıcı durdurmak için uzattım.
