Ravn'ın kamarasındaki rahat koltukta oturarak keyfime bakıyordum. Doğrusu geminin en rahat yeriydi burası.. gözden uzak ve sessiz..
Ravn, HongJoong'a kıyasla güvertede daha fazla takılıyordu. Kamara da bana kalıyordu. Hiç şikayetçi değildim hatta memnun bile sayılırdım.
"MiRan?"
Kamaranın kapısı çalındı ve ismim seslenildi. Bu SeoHo'ydu.
"Buradayım."
"Kaptan aç olup olmadığını soruyor."
Sanırım açtım. Doğrusu bu evrene geldim geleli doğru dürüst yemek bile yememiştim ki! Garip olanı aç olduğumu bile hissetmemiştim.
"Biraz açım. Nereye gitmeliyim?"
"Umarım balık seviyorsundur, çünkü denizin ortasındaki bir adada bulabileceğin tek şey balık."
Şu an yemek ayırdedecek durumda olduğumu düşünmüyordum. Onu onaylayıp oturduğum koltuktan kalktım. Sanırım onu takip etmeliydim.
Ana güverteye çıktığımızda soğuk bir esinti karşıladı beni. Hava ne zaman bu kadar soğumuştu?
"Üşüdün mü? Pelerinini getireyim mi?"
İrkildiğimi hissettiği gibi arkasını dönen SeoHo sorularını dizince onu onaylamıştım. O şeyin içinde penguen gibi görünsem de şu an bunu umursamıyordum.
SeoHo biraz beklememi söyleyip alt güverteye indi. Kısa bir süre sonra elindeki siyah pelerinle dönmüştü. Pelerini omuzlarıma bıraktı ve düzeltti. Sonra önüme geçip sabit kalmasını sağlayan iplerini bağladı.
"Balığı nerede yiyeceksiniz?"
Tabiki gemide olduğunu düşünmüyordum. Gemide ateş yakmak oldukça tehlikeliydi. Tahta bir gemi ise daha tehlikeli.
"Limanın ilerisinde küçük bir koy var. Yürümemiz gerekecek."
O halde pelerini almamız iyi olmuştu. Üzerimdeki kıyafetler beni sıcak tutsada serin esintiler içimi titriyordu.
Hem yürümeyi özlemiştim. Ayaklarım tahta göre göre tahtaya dönüştü artık.Biz gemiden inerken rıhtımda bekleyen mürettebatı gördüm. Sanırım yemek yiyip geri dönmüşlerdi. Sonuçta gemi boş kalmamalı. Korsan falan çalar!
Rıhtımdan ayrıldık ve yürümeye başladık. Sessizce yürüdük bir süre. Bu sessizliği o bozmuştu.
"Bugün söylediklerin.. yaşamın üzerinden kumar oynadıklarını söylemiştin."
Üzerimdeki pelerinin içinden kollarımı göğsüme bağlayıp söyleyeceklerini dinledim. Bugün ki olaydan sonra bana sormak istediği çok soru var gibiydi. Kendini fazla bile tutmuştu.
"Seni şeytan üçgeninin ortasında bulma nedenimiz o muydu? Seni oraya bırakanlar onlar mıydı?"
Cevabı nasıl vermem gerekiyor? Hayır desem kim diye soracak.. evet desem neden diyecek.. akışına bırakalım en iyisi..
"Hayır, onlar bırakmadı."
Kumların üstüne bakınca çıkan gıcıtılı ses biraz sürdükten sonra tahmin ettiğim gibi beklediğim soruyu sordu. Benzerini yani..
"Neden.. oradaydın peki?"
Sormaktan çekinir gibi bir hali vardı ama merakına yenilip soruyordu. Bakışları attığı adınları inceliyordu. Gerçekten çekiniyordu..
"Bir deniz canavarının saldırısına uğradık ve ben suya düştüm. Genel olarak bu diyebilirim."
En azından yalan söylemedim değil mi!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pirate King // ATEEZ
Hayran Kurgu"Wonderland neden önemli sizin için? Yani benim gitmek için nedenlerim varsa sizinde olmalı değil mi?" "Eldorado'yu biliyor musun? Altın şehir.." Biliyordum. Taşı toprağı altın olan bir yerdi ama o da aynı Wonderland gibi gizliydi. Varlığı yokluğu b...