"Gidiyor, gidiyor!"
WooYoung köprüüstüneki balkondan ana güvertedeki HongJoong'un kamarasına ilerleyen MiRan'a heyecanla baktı. İddiayı kazanmasına bir kaç adım vardı!
"Ve geri dönüyorr!"
Yanında duran MinGi, sağındaki JongHo ile birbirlerinin ellerine vurup kutlama yaptı.
"Bugün bunu en az 40 defa yaptı. O kamaraya asla bu amaç için gitmeyecek. Kabullen artk WooYoung.."
YunHo bıkmış bir şekilde balkonda duran korsanlara baktı. MiRan'ı az buçuk tanıdıysa asla o kamaraya rotayı değiştirmek için gitmeyecekti. WooYoung kaybedeceğini bile bile bu iddiaya dahil olmuştu.
"Eğer canını biraz olsun önemsiyorsa o kamaraya rotayı değiştirmek için gitmeli. HongJoong değerli gemisine zarar gelmesinden hiç hoşlanmaz."
"Ve bu MiRan'ın hiç umrunda değil. HongJoong onu Sirenlere verse bile o rotayı değiştirmesi için ona yalvarmayacak."
YunHo aynı bıkkın tonda WooYoung'a yanıt verdi. Bu gemi Sirenler tarafından batırılırsa... Tanrı o anları göstermesin. Kimse HongJoong'un öfkesiyle yüzleşmek istemezdi.
"Bu Thetis'in hiç hoşuna gitmezdi."
MinGi kendi kendine mırıldanınca JongHo hızlıca omzundan dürttü onu. Bu çocuk asla ağzından çıkanlara dikkat etmiyordu.
"San neden çanaklıkta? WooYoung! Yine mi görev yerini terkettin?"
YeoSang geminin her karışında San'ı aramıştı. Cephaneye en az 10 defa girip çıkmıştı ama yoktu derken onu çanaklıkta görmüştü. Nöbet sırası WooYoung'da zannediyordu?
"Bu sefer gerçekten sandığınız gibi olmadı! Yukarı çıktı ve beni çanaklıktan kovdu! Gerçekten!"
WooYoung olanı endişeyle YeoSang'a anlatırken inanması için dua etti. San asla cephane, kamarı ve kaptanın çağırdığı önemli toplantılar dışında bir yerde takılmazdı.
"Haklı.. hem görevini birine bıraksa bu San olmazdı."
YunHo düşünceli bir şekilde hak verdi ona. Gerçekten de bu hiç San'lık bir hareket değildi.
"Şu sıralar çok değişik davranıyor. Geçen gün onu cephanede kendi kendine tebessüm ederken yakaladım."
MinGi başından geçen olayı anlatırken diğerlerinin yüzünde büyük bir hayret ifadesi doğmuştu.
San mı tebessüm ediyordu?
"O karanlıkta yanlış görmüşsündür. Ya da cephanede bir ölü gördün mü? Biliyorsun sadece birilerine işkence çektirirken gülümsüyor. O pek gülümseme sayılmaz ama.."
JongHo kendince fikirlerini sıralarken YeoSang tarafından ensesine bir tokat yedi. Elini hızla ensesine götürürken ona kötü kötü bakmayı ihmal etmedi.
"Ya! Arkadaşım hakkında böyle konuşmandan hiç hoşlanmadım maknae!"
WooYoung kolunu balkona yaslayıp yan döndü ve JongHo'ya baktı. San biraz garip bir arkadaş olsada onun arkadaşıydı.
San bu gemiye ilk geldiğinde WooYoung onunla konuşmaya çalışan ilk kişi olmuştu. Tek taraflı bir iletişimleri olsada anlaşabiliyorlardı.
Zaten o paspas olayından WooYoung'un sağ çıkmasının tek nedeni buydu.
"MiRan aşağı iniyor. Şu iddia olayını söylemediniz değil mi?"
YeoSang tedirgin bir şekilde köprüüstündeki arkadaşlarında göz gezdirdi. WooYoung ve JongHo gözlerini kaçıran ilk kişilerdi. YeoSang büyük bir iç çekti. 'Harika' diye geçirdi içinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pirate King // ATEEZ
Fanfic"Wonderland neden önemli sizin için? Yani benim gitmek için nedenlerim varsa sizinde olmalı değil mi?" "Eldorado'yu biliyor musun? Altın şehir.." Biliyordum. Taşı toprağı altın olan bir yerdi ama o da aynı Wonderland gibi gizliydi. Varlığı yokluğu b...