Krakoşumuzu performansına konuk eden Ateez beylerr? Krakoşumuzu alabilir miyiiz? Birazcık ihtiyacımız var da ona
👉👈
Ve arkadaşlar ben size 2 şık sundum ama tek şık sundum gibi davrandınız SKDKXKDJFJFNFJ
TAMAMEN BENİM OKUYUCUMSUNUZ LAN KAOS SEVEN BİR KİTLEM VARR💪
Bu nedenle size minik bir süprüz hazırladımm.
Keyifli Okumalar🥂
"Uyumama neden izin vermiyorsun? Tek istediğim birazcık uyumaktı!"
Dinlenmek için çekindiğim çadırdan beni ayıran kişi YunHo'ydu. Tam da uyku beni kolları arasına alıp sarmalayacakken çadırımın dışından bana seslenmişti.
"Sabırlı ol. Geldik sayılır."
Dakikalardır toprak patikada ilerliyorduk. Kamp alanından iyice uzaklaşmıştık. Bana göstereceği şey neydi bilmiyorum ama buna değse iyi olurdu.
Sonunda toprak patikanın sonuna geldiğimizde artık duracağını sanmıştım ama yanıldığımı anlamam bir kaç saniyemi aldı. YunHo patikanın olmadığı bir tarafa ilerlerken karşısına çıkan dalları kınından çıkardığı kılıcıyla buduyor, bize yol oluşturuyordu.
Uzun ve engebeli yolu yürümüş olmak bana pek iyi gelmiyordu. Şimdiden yaralarım sızlamaya başlamıştı. YunHo söylenmelerimi umursamıyor, önüne çıkan dalları kılıçtan geçiriyordu.
"Taamam, YunHo? Buraya kadar. Nereye gittiğimizi söyler misin?"
"Sabırlı ol demiştim MiRan. Geldik."
YunHo tüm gücüyle kılıcını bir kez daha salladı ve önüne çıkan dalın ayakları üstüne düşmesine neden oldu. Gür yapraklı dal yere düşünce görüş açımız açılmış oldu. Büyük, geniş bir açıklık görüyordum.
Şey, bu sadece YunHo'nun geniş sırtının görmeme imkan verdiği kadarıydı.
Adımlarını geniş açıklığın içerisine doğru attı. O ilerledikçe ilerliyor, etrafta göz gezdiriyordum. Geniş açıklığın ortasında durgun bir gölet vardı. Onu besleyen herhangi bir kanal olmadığından ve kıyıya olan uzaklığımızı ele alınca suyunun acı olduğu anlaşılıyordu.
Ben büyülenmiş gibi bu sakin ve oldukça güzel ortamda göz gezdirirken YunHo'nun ayak seslerini duydum. Kendimi toparlayıp ona baktım.
"Uzun zamandır görüşememiştik Su Tanrıçası."
YunHo tam önüme gelip reverans yaptığında göz bebeklerim büyüdü. Şaşkınca ona bakarken ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Bir kaç adım geriledim.
"YunHo?"
Tedirgince mırıldandığım adına karşılık doğruldu ve yüzündeki gülümsemesiyle bana baktı. Gözlerini üzerimde gezdirdi.
"Kıyafetler yakışmış. Sadece biraz daha temiz kullanacağını umuyordum."
Kıyafetler mi? Siyahlı adam 3? Ama.. nasıl!? Önce SeongHwa sonra YunHo mu!? Bu korsanların o adamlarla ne ilgisi var!
Daha önemlisi ben uyumadığıma emindim. Bu adamlar ben uykumdayken ortaya çıkıyorken şu an bu da nesiydi? Yoksa.. o bir cadı mıydı? San'a yapıldığı gibi onunda mı bedenine girmişti?
SeongHwa kılığında bir cadı olmadığı için sevinmeli miyim? Evet.
Öyleyse eğer, bu kıfayetleri onun verdiğini nereden biliyordu? Bu kesinlikle siyahlı adamların üçüncüsüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pirate King // ATEEZ
Fanfiction"Wonderland neden önemli sizin için? Yani benim gitmek için nedenlerim varsa sizinde olmalı değil mi?" "Eldorado'yu biliyor musun? Altın şehir.." Biliyordum. Taşı toprağı altın olan bir yerdi ama o da aynı Wonderland gibi gizliydi. Varlığı yokluğu b...