✖5.Bölüm✖

893 103 21
                                    

Gemide bana ayrılan kamaramda oturmuş yere serdiğim mor elbiseyi inceliyordum. Böyle bir gemide etekli bir elbiseyle dolaşmak inanılmaz rahatsız ediciydi. Ya pantolon yapacaktım ya da kamaramdan hiç çıkmayacaktım.

Bana verilen aşırı boş görev dolayısıyla kamaramdan çıkmamam imkansızdı bu nedenle pantolon yapacaktım. Gözlerimle kamaranın içini tararken küçük masanın üzerinde bulunan siyah mürekkep gözüme çarptı. Ardından kapının arkasındaki küçük tahta leğen..

Yüzümde beliren tebessüme engel olamadım. Beyinimle gurur duyuyordum şuan çünkü ben bile kendimden böyle bir şey beklemiyordum.

Elbisemin içine giydiğim beyaz tayt içliği mürekkeple siyaha boyayacaktım. Önümdeki mor elbiseyi ise kafamda bir ölçü belirleyip çantama koyduğum hançerle belirlediğim ölçüye göre kesecektim. Ama önce siyah tayt..

Leğenin içine beyaz içliği koydum ve siyah mürekkeple beraber biraz su ekledim. Beyaz içlik mürekkebi tamamen kabul edene kadar küçük bir tahta parçasıyla leğenin içinde çorba karıştırır gibi karıştırdım.

İçlik kuruyana kadar bu elbiseye tahammül etmeli ve iğne iplik bulmalıydım. YeoSang'ın odasında iğne iplik vardı aslında. Ondan rica etsem beni kıracağını düşünmüyordum.

Odadan çıkmadan önce kamaranın penceresinin üstüne astım içliği. Rengi tam olarak yediği için mutlu olmuştum.

Kamaramdan çıktım ve YeoSang'ın revirimsi kamarasına ilerledim. Kaptanın kamarası hariç bütün kamaralar alt güvertedeydi. Bu durumdan asla şikayetçi değildim. O minik ve sevimli görünümlü adamın gerçek yüzünü ilk günden gördüğüm için ayrıca bir mutluydum hemde.

Kapıyı birkaç defa tıktıkladıktan sonra verilen onayla içeri girdim. YeoSang tahta sandalyede oturmuş olan siyah saçlı oldukça zayıf ama -bana göre- uzun boylu çocuğun sırtını tedavi ediyordu. Sandalyeye ters oturduğu için yüzünü göremiyordum.

"Selam MiRan! Bir sorun mu var?"

"Selam! İğneiplik ödünç alabilir miyim diye soracaktım. Küçük bir işim var da.."

"Tabii bir saniye. İşim bitmek üzere."

O görmesede başımı sallayarak onu onayladım. Sandalyede oturan çocuk diğer mürettebata kıyasla daha iyi görünümlüydü. Bu onun üst rütbeden olduğunu mu gösteriyordu?

Sırtındaki derin kesiklere rağmen YeoSang'ın yaptığı müdahalelere asla sesini çıkarmıyor öylece duruyordu.

"MiRan rica etsem yardım eder misin?"

Sen öyle tatlış tatlış sorunca ben nasıl hayır diyebilirim ki!?

YeoSang'ın yanına yaklaştım ve anında genzimde hissettiğim şakayık kokusu.. En sevdiğim çiçekti şakayık.
Dün YeoSang'dan böyle bir koku almamıştım ya da güzel yüzüne bakmaktan fark edememiştim.

"Has****."

YeoSang yüksek bir sesle küfür edince düşünce aleminden çıkıp gerçek dünyaya döndüm. Elindeki temiz bezi derin kesiğin üzerine bastırırken bezin koyu kırmızı olmasını izlemiştim. Bir şeyler yolunda gitmiyordu.

"YeoSang! Onu yüz üstü yatırmamız gerekiyor."

YeoSang beni duymuyor gibi donakalınca kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Kendi kendine bir şeyler sayıklıyordu.

Kamaradan hızlıca çıktım ve önüme gelen ilk kişinin kolundan tutup yeniden kamaraya girdim.

"Bana yardım et! Onu yere yatırmalıyız!"

Pirate King // ATEEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin