Uzun bir yolculuktan sonra Melenie bir mağaranın önünde durdu. Okyanusun dibinde yürümek çok zordu. Bu nedenle Melenie'nin bana yarı yolda ayarladığı deniz atıyla gelmiştik bu yolu. Ona rağmen uzun bir yoldu hani!
Bir deniz atına binmek pek güzel bir his olmasa da eğlenceliydi. Sürekli düşme tehlikesi geçirmiştim. Melenie bu hallerime oldukça gülmüştü.
Dev bir deniz atına binmiştim! En az dünyadaki atlar kadar büyüktü. Tek farkı ayakları yerine yüzgeçleri vardı. Kesinlikle kontrol sağlayamama nedenim buydu!
Melenie mağaranın girişinde daireler çizerek süzüldü. Mavi gözleri bir lapis kadar parlaktı.
"İçeri giriyoruz efendim.."
Deniz atından indim ve mağaranın girişine doğru ilerledim. Melenie kuyruğu sayesinde beni arkada bırakıp hızlıca içeri girince arkasından onu takip etmiştim. Karanlık olması gereken mağara hiçte öyle değildi.
Evet başta biraz karanlık olmuştu ama ilerledikçe beyaz kristaller mağarayı aydınlatmıştı. Melenie önden gittiği için karanlık sorunu çekmemiştim pek. O gittikçe kristaller hareket algılamış gibi ileriyi aydınlatıyordu.
Mağara derine indikçe iniyordu. Biz bu haritayı magmadan mı alacağız acaba?
"Efendim! Ah geride kalmışsınız.."
Melenie sanırım arkasını dönüp beni kontrol etmişti. Mantıken bulamamıştı çünkü ben yürüyordum ve o deyimi yerindeyse süzülüyordu. Yüzmek bu kadar hızlı bir eylem değildi çünkü!
Hızlıca yanıma geldi bu sefer. Çok hareketli ve heyecanlı bir canlıydı. Baştada söylediğim gibi küçük tez canlı çocuklara benziyordu.
"Çok yoktur umarım Melenie, çünkü yürümekten yoruldum. Ayrıca bu geldiğim yolu geri döneceğim düşüncesi beni pek mutlu etmiyor.."
Onca indiğim yokuşumsu yerleri geri çıkma düşüncesi... hiç hoş değildi. Bende Melenie gibi süzülemez miydim?
"Az kaldı! Şu kayadan döndükten sonra geldik! Geri yürümek sizi yoracak mı efendim?"
Kendimi asabilir miyim? Şu Su tanrıçalığı güçleri sadece suda nefes almamı ve yağmur yağdırmayı mı sağlıyor?
"Şimdilik haritaya odaklansam daha iyi olacak Melenie.. yürümeyi düşünmek istemiyorum.."
Melenie bu sefer benimle aynı hızda süzülerek bana eşlik etti. Ona göre oldukça yavaştım. Bende Melenie gibi hızlı olamaz mıydım?
Yürümeye devam ettikçe Melenie'nin gösterdiği kayaya geldik ve söylediği gibi sağa döndükten sonra bizi büyük bir alan karşıladı. Büyük alanı yine beyaz kristaller aydınlatıyordu ve bu alana çok güzel bir hava katıyordu.
"Lenny! Majesteleri geldi!"
Melenie büyük alanın ortasında bir daire şeklinde süzüldükten sonra yüksek bir sesle konuşmuştu. Bu boş alanda kime seslendiğini anlamamıştım. Lenny kimdi?
O sırada büyük alanın tabanı çökmeye başladı. Korkuyla mağara kısmına geri adımladım. Heh! Bir yerin çökmesi eksikti! Kaya da düşsün üstüme istersen!
Çöken kısımdan 8 tane heykel bir çember oluşturacak şekilde yükseldi. Ben şaşkınca tanıdık gelen heykellere bakarken heykellerin tam ortasından bir sütun daha yükseldi. Bu sefer heykel değilde kılıç kabzasına benzeyen ama daha kalın olan siyah bir cisim vardı sütunda.
Harita sanırım onun içindeydi.
Adım atarak haritaya ulaşacakken zeminin çöktüğü aklıma geldi ve adımlarımı dikkatli atmam gerektiğini anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pirate King // ATEEZ
Fanfiction"Wonderland neden önemli sizin için? Yani benim gitmek için nedenlerim varsa sizinde olmalı değil mi?" "Eldorado'yu biliyor musun? Altın şehir.." Biliyordum. Taşı toprağı altın olan bir yerdi ama o da aynı Wonderland gibi gizliydi. Varlığı yokluğu b...