✖7. Bölüm✖

867 93 30
                                    

Ben onun beni, boğazıma dayadığı kılıcıyla tek hamlede öldürmesini beklerken o sadece gözlerime bakıyordu. Bir şeyi çözmeye çalışır gibiydi.

Ağzını açıp bir şey söyleyecekken kamaranın kapısı çaldı. HongJoong benden uzaklaştı ve masanın önüne geri döndü. O sırada içeriye ikinci kaptan SeongHwa girdi.

"Kaptan, San uyandı."

HongJoong kafasını salladı ve masaya sapladığı hançeri alıp kamaradan çıktı. SeongHwa bana onlarla gelmem gerektiğini anlatan bir bakış atınca onu takip ettim.

Hiç hazetmediğim ve onunda benden hazetmediğini bildiğim ikinci kaptan SeongHwa tarafından kurtarılmıştım. İnanılmaz..

Önde Kaptan HongJoong arkasına ikinci kaptan ve ben alt güvertedeki San'ın odasına girdik. Odada biz dışında YeoSang ve dört kişi daha vardı. İçlerinden ikisi YunHo ve WooYoung'du.

Diğer ikisini tanımıyordum ama burada olduklarına göre üst rütbeydiler.

HongJoong'un içeri girdiğini gören San ayaklanmaya çalışınca YeoSang onu durdurdu.

"Yaralandıysan bunu söylemen gerekir San! Ölmeye mi çalışıyorsun?"

Kaptan otoritesiye beraber San'ın yattığı yatağın önünde durmuş, kızgın bir şekilde ona bakıyordu. Değer verilen biri olduğunu söylemiştim.

Ölmediği için sevinmiştim. Aksi halde net öldürürdü bunlar beni, Wonderland falan dinlemezlerdi.

Gözlerimi sıkıldığım için ezbere bildiğim odada gezdirirken San ile göz göze geldik. Kapkara saçları uzun olduğu için gözlerinin önünü biraz kapatıyordu ama bana baktığını görebiliyordum.

Bir anda bana dönen bakışlarla irkildim. Ne oluyor be!? Niye dikti bunlar bana gözünü?

"N-ne!? Niye bakıyorsunuz?"

Ayş! Şu gayriresmi konuşmam bir gün beni öldürecekti. SeongHwa'nın alayla gülerek göz devirdiğini görmüştüm.

"Kitabın onu seçmesine şaşmamalı! Çok cesur!"

"Gereksiz cesur. Bu cesareti ölüm nedeni olabilir."

Kırmızı saçlı ve aşırı uzun boylu çocuk ile gayet normal, gerçekten aşırı normal çocuk kendi aralarında konuşurken onlara hak vermeden edememiştim. Doğru söze ne denir?

"Şu kitap olmasa ölecekti zaten."

SeongHwa içimi öyle bir rahatlatıyorsun ki anlatamam. İkini Kaptan olmana şaşmamalı ancak seni kim ikinci kaptan olarak seçti çok merak ediyorum..

"Böyle konuşman seni kışkırtma istediği doğuruyor bende İkinci Kaptan."

"Kışkırt ve o gözlerini eline vereyim."

"Hadi ama SeongHwa! Bunu yapamazsın. Daha önce o renkte bir göz gördün mü? Soykırım bu!"

Cidden! Bunlar ayna ne biliyor mu? Çünkü bunu söyleyen WooYoung'un gözleri benimkilerle en yakın tondu. Kahverengi!

Diğerleri de kafalarını sallayıp ona onay verince emin oldum. Bu gemide ayna yoktu.

"Bilmiyor olabilirsiniz ama çoğunuzun gözü kahverengi."

Bana 'yani?' der gibi bakılınca açıklama gereği duydum.

"Benim de göz rengim kahverengi. Bu renkte göze sahip bir çok kişi var yani.."

Şu an asla nadir bir renk olmayan gözlerimi onlara anlatmaya çalışıyor ve kendimi bataklığa sürüyordum. Ağzımı tutmayı tahmini ne zaman öğrenirim?

Pirate King // ATEEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin