Yok MiRan ölmesin. Yok MiRan ölmemiştir o baş karakter. Karşim ben öldürdüysem ölmüştürr. Yazar yazmış be yazar aaa...
Ayrıca James bebeğimi dirilteceğim ben. Yazık süründü bütün kitap boyunca, aynı kitabın yazarı dndnzkkdjdjdj
MiRan kuşumu verdim ben James yiğidoma Romantik odun San düşünsün gerisini.
Güümaydınlarr ve belki de İyi gecelerrr efendimm! Nasılsınızz? Ben iyiyim vallaha sizi sormalı.:))
Geri dönmek güzel but bitmekte olan kitap beni üzüyore.. Eminim sizleri de üzüyordur..
Kesin bir karar aldım ve ikinci kitabı yazmamaya karar verdim. Çünkü çok yorucu bir kurgu.
Ebesinin hörekesinden bir şeyler çıkıyor yav.Hadi ben yazarım ve dengesizim peki siz? Siz nasıl yorulmayasınız yav. Size yazıkkk
O yüzden minnak bir süpürüz hazırladım. Bu süpürüz (böyle yazılmadığını biliyorum ama böyle okumak eğlenceli) şimdi için değil, siz zaman geldiğinde anlayacaksınızzzzz.
Haydi haydi fazla oyaladım yine koşun okuyun bakalımmm♥️
Keyifli Okumalarr🥂
*
HongJoong elindeki kan dolu hançeri bir sağa bir sola yatırıyor, elinin altındaki kanın akışını iliklerine kadar hissediyordu.Şimdi ne yapacaklardı? Yollarına devam mı edeceklerdi? Yoksa vaz mı geçeceklerdi?
Masanın etrafında oturan mürettebatında göz gezdirdi. Hepsi batık durumdaydı. Kaptanları 'gidiyoruz' dese bile mürettebatın buna karşı çıkacağı bariz bir şekilde belliydi ve HongJoong da gitmek istemiyordu. En azından o olmadan.
"Kaptan! Bunu görmen gerekiyor!"
JongHo'nun gürültülü bir şekilde hanın yemek odasına dalmasıyla HongJoong elindeki hançeri refleks olarak sakladı. JongHo iki dizinin üzerine yaslanarak nefeslendi.
HongJoong çatık kaşlarını gemiciye dikerek devam etmesini bekledi ve yanına gitmek için ayaklandı. Ardından ayaklanan diğer korsanlar ümitli gözlerle gemiciyi süzüyordu.
Bir haber? İşaret? Herhangi bir şey?
Gemici hiçbir şey söylemeden hanı tekrar aynı hızla terk etti. Gördüğü şey nedeniyle çok heyecanlıydı. Koşarak tersahaneye ilerlemeye devam ederken hala gördüklerinin hayal olmadığı konusunda kendini inandırmaya çalışıyordu.
Bu bir işaret sayılabilirdi! Ya da son bir armağan. Hangisi olduğu şu an için umurunda değildi. Sadece bunun için mutluydu çünkü bu armağanı gönderen kişi oydu.
JongHo tershaneye girdiği gibi gözlerini tekrardan geminin gövdesinde gezdirdi. Hâlâ yerinde duran buzul ile gülümsemesini durduramadı.
Korsanlar, gemicinin heyecanı nedeniyle hızlıca toparlanıp onu takip etmiş ve tersaneye gemiciden daha geç bir şekilde gelmişlerdi.
Gördükleri buzul gövde karşısında hepsinin derince yutkunduğunu söyleyebilirdim.
"Bu.. ne demek oluyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pirate King // ATEEZ
Fanfic"Wonderland neden önemli sizin için? Yani benim gitmek için nedenlerim varsa sizinde olmalı değil mi?" "Eldorado'yu biliyor musun? Altın şehir.." Biliyordum. Taşı toprağı altın olan bir yerdi ama o da aynı Wonderland gibi gizliydi. Varlığı yokluğu b...