COMEBACK HEDİYESİİİİİİ
(3 Ay yokumdur)E biz 50. Bölüme geldik sayılır ama hançeri bulamadık? Bu terslikte bir işlik var..
Bu arada.. çok hainsiniz☹ YORUM KASMAK NEDİR? Öldüm yetiştircem diye! Yavaş yorum yapın ulann!
Bir de yoklama alıyorum burada diyiin😗
Keyifli Okumalaar🥂
'Gel, deniz ile bir ol. Bizimle birlikte sonsuzluğa hükmet!'
Duyduğum ses ile yerimde sıçradım. Onun sesini yine duymuştum. O adadaki iğrenç Deniz Cadısının sesini. Fısıltılarını kafamın içinde duyabiliyordum. Bana sesleniyordu.
Kendimi toparlayıp doğruldum. Bu gece bana uyku yoktu anlaşılan. Etrafta gözlerimi gezdirdim. Saklandığımız mağara gerçekten çok gizli olsa gerek, kafamın içinde bana fısıldayan o cadı dışında hiçbir sesi duyamıyordum.
Mağaraya atladığımız o delikten sonra uzun bir süre yürümüş ve geniş bi odacığa ulaşmıştık. Burası daha önce denizciler tarafından keşfedilmiş olsa gerek erzak ve su çöpleri vardı. Ateş yakmak için malzeme de vardı ancak bulunduğumuz durumda bunu yapmak riskli olacağından ateş yakmamıştık.
Ben üşümesemde diğerleri için bu geçerli değildi. Gözlerim uyuklayan korsanlarda gezindi. Mürettebatın çoğu sırtını soğuk taş duvara yaslamıştı.
Çoğu - 1 = MinGi
Bu, kendine korsan dedirten şebek dağınık uyumanın yeni anlamıydı. Zaten uzun olan boyu ile başını YeoSang'ın kucağına bırakmış, ayaklarını ise WooYoung'un ayakları üzerine koymuştu. Onun bu halini görünce dudaklarımda bir tebessüm oluştu. Korsanmış.
Tam yanımda, duvara yaslı bir şekilde uyuyan -en azından uyuduğunu düşündüğüm- San'ı uyandırmadan yerimden doğruldum. Şey.. doğrulmaya çalıştım diyelim çünkü hâlâ elimi tuttuğunu unuttuğum San elimi kendine çekerek gözlerini açtı.
Mağaranın belli yerlerine yerleştirilen meşaleler onun yüzüne kızıl, loş bir aydınlık bırakıyordu. Aniden açılan gözleri ile yutkundum.
Anlamsız ve uykulu bakışları yüzümde dolaşırken meşalenin bıraktığı loş ışığın yüzüne ne kadar yakıştını düşünüyordum. Çünkü o tam gözlerimin içine bakmaya başladığında başka yapacak bir şeyim kalmıyordu.
"Su, su içecektim.."
Parmaklarını parmaklarım arasından yavaşça çekti. Parmak aralarımda hissettiğim boşluk elimi bir an için üşütmüştü.
Elimi ondan kurtarınca doğruldum ve mağaranın bir köşesine yığdığınız malzemeler arasındaki deri tulumu bulup çıkardım. Son dakika WooYoung ile su getirmeye gitmemiz benim şansımdı sanırım.
Mağaranın pek büyük sayılmayan odacığına 20 küsür kişi sığdığımız için bu köşeden kimin nerede olduğunu görebiliyordum.
YunHo ve HongJoong, sırt sırta vermiş uyuyorlardı. İkisininde huzursuz olduğu yüz ifadelerinden belliydi. JongHo kollarını bağdaştırıp bir köşede sırtını duvara dayamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pirate King // ATEEZ
Hayran Kurgu"Wonderland neden önemli sizin için? Yani benim gitmek için nedenlerim varsa sizinde olmalı değil mi?" "Eldorado'yu biliyor musun? Altın şehir.." Biliyordum. Taşı toprağı altın olan bir yerdi ama o da aynı Wonderland gibi gizliydi. Varlığı yokluğu b...