Geri dönmekk! Mingişim gelince hemencecik yazıp atayım dedimm. Saate bakıyorsunuz ve tam bu yazarın bölüm atabileceği saatler diyorsunuz dimi dmdmdkdkdk Beleş int bulunca yayımladımm napim..
Bence bir sürü yorumu haketmişimdir ben sjxjxnndjdjd <33
Bu bölüm kaos yok sewgi varr💕
Keyiflii Okumalarrr🥂
Tahta parmaklıkların ardından beni gözetleyen üç kişiye, çatık kaşlarımın altından bakıyordum. Ne zamandan beri gemide bir esir kafesimiz var merak etmiyor değilim.
"Istersem buradan kolayca çıkarım biliyor musunuz?"
Benim için basit bir şeydi. Tek bir su formuma bakardı. Tabii.. eskiden bakardı. Şimdiyse farklı yöntemler denemeliydim.
"Dene? Çıktığın gibi kendini ölü bulursun."
WooYoung alaylı bakışlarını üzerimde gezdirdi. Kollarını göğüsünde bağlaması da cabasıydı fakat beni en çok sinirlendiren bu değildi.
"Şimdiden saklanacak bir yer düşün WooYoung. Buradan çıktığımda o kadar vaktin olmayacak."
O, alaylı bakışlarına ara vermeden bana bakarken ellerim tahta parmaklıkları buldu. Tahta parmaklık saniyeler içinde buz kesip mavi bir görüntüye ulaşmıştı. Tamamen mavi olan tahta parmaklık benim avcunmu sıkılaştırmamla çatırtılar eşliğinde paramparça oldu.
YunHo ve JongHo kılıçlarına davranmış benim hamlemi bekliyordu.
WooYoung'un yüzündeki alaylı bakışların yerini endişe alırken bu sefer sırıtan bendim.
"Kendimi ölü bulamadım sanırım?"
Elimde oluşturduğum buz kılıcını ona doğrulttum ve atik bir hareketle kınındaki kılıcını ondan uzaklaştırdım.
"Kılıçlarınızı bırakın yoksa artık bir malzeme sorumlunuz olmayacak."
Sanırım yeni bedenimde en sevdiğim şey boyumun daha uzun olmasıydı. Kılıcımı kolaylıkla WooYoung'un boynuna dayayabiliyordum! Yani şey azıcık parmak ucumda yükselince.
İkisi anlık göz göze geldi ve kılıçlarını aynı anda yere bıraktılar. Gözlerimle hançerlerini gösterdiğimde onları da yere bıraktılar.
"Yürüyün bakalım kötü korsanlar. Güverteye çıkıyoruz."
"Bütün bir gemiye karşı tek kişi olmayı sorun etmiyor gibisin. Kendin söyledin, biz korsanız.."
YunHo sabit bakışları eşliğinde konuştuğunda sırıtmadan edemedim. Aloo! MiRan'ım ben diyorum!
"YunHo, sen zeki birisin? Elimde buzdan bir kılıç tutuyorum hani? Azıcık bile mi çağrıştırmadı?"
Artık sinirlenmeye başlıyordum. Bunlar buzdan kılıç yapan kaç kişi tanıyorlar pardon? Salak mısınız?
"WooYoung, neden görev ye-"
SeongHwa söylenerek kamaraya girdiğinde bir nefes aldım. SeongHwa da en az YunHo kadar zeki ama gıcık bir insandı. Onu çekilmez yapan buydu zaten. Gıcıklığı.
"Geçerli bir nedenin var gibi görünüyor."
SeongHwa dikkatli bakışlarını üzerimde gezdirirken omuzundan tuttuğum WooYoung'u sıkıntıyla itekledim.
"Of! Parmaklarım ağrıdı be! Sadece güverteye çıkmanızı istedim. Bunun neresi zor!?"
Kılıcı tutmayı bıraktığım gibi kılıç su yığınına dönüştü ve yeri ıslattı. Salak ve uzun olan WooYoung'un boyuna uzanacağım diye ayak parmağımın uçları acımıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pirate King // ATEEZ
Fanfic"Wonderland neden önemli sizin için? Yani benim gitmek için nedenlerim varsa sizinde olmalı değil mi?" "Eldorado'yu biliyor musun? Altın şehir.." Biliyordum. Taşı toprağı altın olan bir yerdi ama o da aynı Wonderland gibi gizliydi. Varlığı yokluğu b...