YORUM, YORUM, YORUUUUUUM.
Şimdi yayınlıyorum sabah yorum okurum ehehehehKeyifli Okumalaar🥂
"Yemek mi? Oradan yemek yapabiliyor gibi mi görünüyorum?"
Meydanda masum masum oturup çalışan insanları izlerken bir anda karşıma dikilen SeongHwa.. tahmin edebildiniz mi?
Yazık, masum, minnak ben yemek yapacakmışım? Ben? Yemek? Evet yapabiliyordum ama bunu bilmelerine gerek yok bence..
Hangi devirde olursak olalım erkek erkekti ve açlardı? Onlara mükemmel yemek yeteneklerimi gösterince beni sömürürler. Elimi verip kemiğimi geri almak gibi bir niyetim yok şahsen.
"Kuzinenin yerini dahi bilmeyen birine bunu sormak zaten saçmaydı."
Kendi kendine mırıdandığını düşündüğü kelimeleri sadece ben değil etraftan geçen diğer mürettebatlar da duymuştu. Gülmemek için kafalarını çevirip ifadelerini gizlemeye çalışmışlardı. Ancak duyanlardan biri de WooYoung idi. Onun bunu saklamak gibi bir ihtiyacı yoktu. Kahkahalarla gülüyordu.
Ya! Kuzinenin yerini bilmekle yemek yapabilmenin ne alakası var?
Ayrıca 20 küsür kişiye yemek yetiştirmektense dalga konusu olurdum daha iyi. Hem fazla dalga da geçemezlerdi çünkü ben bir Tanrıçaydım!
Yıldırım düşürüp su bükebiliyordum. Önce yaralar sonra iyileştirirdim. Ve tekrar yaralardım!
Ama önce, geldiğimden beri yapmak istediğim bir şeyi yapacaktım.
WooYoung'un oturduğu varilden biraz uzak duran temiz su variline sırıtarak baktım. Bunu yaptığım için SeongHwa ile kavga edecektim ama olsun.
Elimi kaldırmadan işaret parmağımı oynatarak varilden bir miktar suyu havaya kaldırdım. Bu, suyun havalandığını gören kişileri korkutmuştu. Suyu WooYoung'un üstüne getirip serbest bıraktım.
O üzerine düşen suyun şokuyla varilden düşerken bu sefer kahkaha atan bendim.
Gemi için kütük taşıyan MinGi bu olayı görmüş olsa gerek kalın sesiyle attığı kahkahaları buradan duyabiliyordum.
WooYoung üzerindeki şoku atlattıktan sonra yerden kalktı. Üzerindeki kiri elleriyle temizleyebildiği kadar temizlerken dehşetle bana bakarak konuştu.
"Bunu da mı yapabiliyordun!?"
"Hayır, yeni öğrendim. Yapabiliyormuşum!"
Cadıların ciddiyetinin farkına vardığım için kendimi geliştirmeye odaklandım. Onlar bir insanı ve deniz canlılarını kontrol edebiliyordu. Benim tek başına yaptıklarım ise onların karşısında ayakta kalmak için yetersizdi. Onların başından aşağı su dökmenin işe yarayacağını düşünmüyordum.
Kendimi daha fazla keşfetmem ve geliştirmem gerekiyordu. Dikkatli olmalıyım. Artık her gece beni uyaran ses ile uyandığım için bunu biliyordum. Her ne yapıyorsam dikkatli yapmalıydım.
"Su, her zaman merhametliydi ancak bu merhametin bir sonucu olmalıydı."
"Harika, şimdi adada zar zor bulduğumuz temiz su kaynağına gidiyorsunuz ve boşa harcadığın suyu yerine koyuyorsunuz."
Hani söylemiştim ya, Tanrıça olmanın işlemediği insanlar var diye. Şu an karşımda durup kollarını bağdaştıran kişi o kişi. SeongHwa.
Gemide oluşturduğum küçük çaplı otoritemin işlemediği kişi. Ne olduğum onun umurunda değildi. Ve, bana kalırsa HongJoong için de geçerliydi bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pirate King // ATEEZ
Fanfiction"Wonderland neden önemli sizin için? Yani benim gitmek için nedenlerim varsa sizinde olmalı değil mi?" "Eldorado'yu biliyor musun? Altın şehir.." Biliyordum. Taşı toprağı altın olan bir yerdi ama o da aynı Wonderland gibi gizliydi. Varlığı yokluğu b...