✖33.Bölüm✖

955 88 74
                                    

Keyifli Okumalaar🥂

Dün akşamki kaos ortamı sabah, gün ağırana kadar devam etmişti. Sandığımdan daha fazla kişi efsunlandığı için Siyah Söğüde ikinci bir tur düzenlemiş, bu sefer tesisatlı gitmiştim.

Güneş tepeye çıkınca ve gemideki kaos ortamı tamamen yatışınca Kaptan toplantı gibi bir şey düzenlemişti. Durum raporu vereceklermiş.

Yani.. ben öyle sanıyordum.

Büyük ve 10 kişinin sığabileceği kadar uzun masanın bir ucuna ben diğer ucuna HongJoong'u oturtmuşlardı. Kimse konuşmadığı bu küçük durum raporu verme merasiminin çabucak bitmesini istiyordum.

Ah.. küçük bir sorun var.. Konuşmuyorlar!

Büyük masanın etrafındaki insanlarda gözlerimi gezdirdim. Hepsi farklı alemlerdeydi. Onlarda konuşmayı henüz başlatmayan HongJoong üzerine düşünüyor ve birbirleriyle göz göze geliyorlardı.

HongJoong kurmuş olan boğazını küçük bir öksürükle temizleyince konuşma başlayacak sanmıştım ama hayır! Yine bir sessizlik.

Çıkar ağzındaki baklayı çocuk!

"Ya! Konuşmayı düşünüyor musunuz? Sıkıldım artık."

Tahta sandalyemin gıcırtılarıyle beraber geriye doğru yaslandım. Sonunda ağzımı açıp bu garip duruma son vermeye çalıştığım için dikkat üzerime çekmiştim.

Pekala.. hepsinin bakışlarının üstümde olmasını sevmemiştim.

"Nasıl anladın?"

HongJoong bir kez daha boğazını temizleyerek konuştu. Sesindeki meraklı ton, küçük bir çocuğunkine benziyordu. Hikayenin sonunu merak eden küçük bir çocuk.

Kendini saklamadan, sert kişiliğinin arkasına sığınmadan ve boynuma bir kılıç dayayarak beni tehdit etmeden.

"Genel olarak hareketlerinden. Bana hiç bir zaman gerçek anlamda nazik davrandığın söylenemez ayrıca iyiliğimi düşüneceğin kadar da güzel bir ilişkimiz yok."

"Woaw-"

MinGi'nin ortama hayranlık nidası bırakmasıyla JongHo tarafından omuzuna bir darbe aldı. Bu çocuğu hep dövüyorlar ya.. üzülüyorum!

"Ya ben? Ben sana kaba mı davranıyordum?"

YeoSang'ın meraklı gözleri ve sitem dolu sözleri duyulduğunda ona döndüm. San, gerçekten hiç bir şey anlatmamış mıydı?

Gözlerim her zaman ki yerinde, pencere pervazında oturan San'a kaydı anlık olarak. Normalde asla konuşulanlara ilgi duymazdı ama bugün ayrı bir ilgiliydi. En başından beri gözlerini üzerimden çekmemişti ve bu beni geriyordu.

"Hayır. Sen çok nazik birisin YeoSang. Seni daha farklı bir şekilde anladım. Aslında durumdan emin olmamı sağlayan şey de buydu. Gözlerinizdeki mor parıltılar."

YeoSang'ın gözleri memnun bir şekilde parıldadı. Mutlu olmuştu.

Pür dikkat beni dinleyen ve sözümü kesmeyen mürettebata karşı hiç teşekkür etmiyorum buradan. İki üç soru sorunda ona göre cevap vereyim!

"Sonra gece güvertede gezinirken duyduğum su sesleri.. yani suya düşme sesi gibi bir şeyler ve tabiki kitap.. bunlar sayesinde anladım."

Gerçekten kitap ilk defa işime yaramıştı. O olmasa bir deniz kızı asla aklıma gelmezdi.

"O yüzden bana deniz kızlarıyla alakalı sorular sordun.."

YunHo'nun kendi kendine mırıldanışını başımla onayladım. YunHo ve tabiki Siyahlı adam bana çok yardımcı olmuştu. Ah.. ve WooYoung.

Pirate King // ATEEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin