"Birlikte geçirilen bir felaket kadar insanları birbirine bağlayan hiçbir şey yoktur." der İvo Andriç. Bir felakette ellerinizi tutan insan sizi bir daha felakete sürüklemez. Kendi dibe batsa bile sizi korumak için elinden gelen her şeyi yapar.
"Sevgili Küçüğüm;
Sana buradan, hiç okuyamayacağın yerden yazıyorum bunları.
Gelme.
Çünkü ben bugün habersizce bir tane daha düşman edindim. Ve bu düşman o kadar nefretinden habersiz ve o kadar tehlikeli ki.
Ben o adama karşı, kardeşime karşı seni sana zarar vermeden nasıl koruyacağımı bile bilmiyorum.
O yüzden lütfen gelme. Burası cehennem."
11.Soyder
Hayat dejavulardan oluşuyordu.
Sabah gözlerimi yine boş bir yatağa açmıştım. Yine gitmişti. Amacı neydi? Ne yapmayı amaçlıyordu? En ufacık bir fikrim yoktu. Dün Poyraz'a esip gürleyen beni de lime lime yapacağını düşündüğüm Emir KARHAN sadece sessiz bir şekilde benimle uyumuştu. Anlamıyordum ve bu anlamadığım durumlar çoğaldıkça kafayı tırlatacak gibi oluyordum. Ben bu kadar kafa karışıklığıyla yaşayacak birisi değildim.
Yatakta kafamı başlığa yaslayıp oturur vaziyette bunları düşünürken düşüncelerimle arama kapıyı bodoslama açan bir Emir KARHAN engel olmuştu. Refleks olarak ellerim pikeyi üzerime çekmiş şaşkın gözlerimle ona bakarken o da gözlerini kısmış bana bakıyordu.
"Akşama bir yere gideceğiz dokuz gibi çıkarız." deyip bana söz hakkı tanımadan kapıyı çekip çıktı.
Belki ben gelmek istemiyordum. Üstümde olan pikeyi atarak hızlıca odadan çıktım. Merdivenlerden inen Emir'e baktım.
"Ben gelmek istemiyorum." dememle adımı bir saniye havada kalsa da sonra hemen devam etti.
"Sana söz hakkı tanıdığımı hatırlamıyorum." deyip salona yönelmesiyle hızlıca onu takip ettim.
Bir yandan da merdivenlerden inerken; " Hayır istemiyorum ve ben ge-" diyen sözümü koltukta oturan Poyraz'ı görmemle yarım kaldı tıpkı adım atmayı unutan ayaklarım gibi. Olduğum yerde dikilip kalırken Emir'in sırtı bana dönüktü. Poyraz ise gözleri bir anda beni bulsa bile şu anda bana bakmıyordu.
"Sen ne diyordun küçük hanım." deyip yandan bir bakış attı Emir.
"Ben şey... Yok bir şey." dedim sessizce bakışları ben de olan Poyraz'a dönüp; "Hoş geldin." cümleleri döküldü dudaklarımdan.
Dökülen cümlem sanki Emir Karhan'ın sırtına saplanan bir hançer gibi gerilmesine sebep oldu. Üstüne giydiği siyah dar gömlekte bunu yeterince belli ediyordu. Poyraz'ın cevap vermesine fırsat vermeden; "Kahvaltı hazır." deyip sert adımlarla masaya yöneldi.
Poyraz hazır olan masada Emir 'in yanına oturunca benim karşımda kalmıştı. Nazoş yoktu sanırsam. Bu kadın sık sık nereye gidiyor diye merak etsem bile bunun sırası olmadığını düşünüp yanımda olan çaydanlığı alıp çaylarımızı doldurmuştum. Neyin sırası vardı ki bu evde? Ah! Bazı sorularımın artık cevabını aramaya başlamalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLARIN EFENDİSİ
Teen FictionKader neydi? Önceden yazılan ve değişmeyecek olandı. Kaderin önüne ne geçebilirdi? Hiçbir şey geçemezdi. İşte bu hikayede de onların kaderleri onlar doğmadan kanla yazılmıştı. Oluk oluk kan kokan, nefret akan ve kin kusan bir kaderdi onları bekley...