2/35. Tutsak
Göz kapaklarım titrerken onları açmakta bu kadar zorlanmam normal miydi? Bedeniminde onlardan bir farkı yokken sanki üzerlerinde bir ağırlık var gibiydi.
Karanlığa alışan gözlerim ışıkla buluşmasıyla kırışırken ellerimle yüzümü sıvazladım. Yarı açık gözlerim etrafa baktı. Tanımadığım bir odadaydım.
Sahi ben neredeydim? Yüzüm gerildi. Anılar teker teker hafızamı ziyaret ederken yutkundum. "Emir."
Bir anda hızla hareket ederken inledim. Allah kahretmesin ben sol pazularımdan vurulmuştum. Sağ elimle hemen oraya dokundum. Üstümde başka bir kıyafet varken koluma gerekli tedavi yapılmış sarılmıştı bile.
Bulunduğum odanın kapısı açılırken doğruldum. Gözlerim kendini korumak için etrafa baktı ama bir şey yoktu. Lacivert takımlar içinde Kenan Argun odaya girerken sakin kalmaya çalıştım.
"Günaydın küçük hanım."
"Emir nerede?"
Yüzündeki mutlu ifade sinirlerimi bozarken yumruk atmak istiyordum. "Bizden çok uzakta."
Yatağın üstündeki çarşafı ellerimin arasında sıkıştırdım. "Ne yaptın ona?"
"Cık cık. Bu kaba tavırları size hiç yakıştıramadım küçük hanım." deyip bir anda bana hızla gelip eğildi. "Ben Karhan gibi cani değilim."
Resmen dudaklarımdan histerik bir gülümseme kaçtı. "Ama bir adamı dövmek için yirmi kişi gönderecek kadar adisin!"
Gözlerindeki ifade sertleşirken sinirle doğruldu. "Nerede olduğunuza dikkat ederek konuşun derim küçük hanım."
Dudaklarım hareketlenirken bana mani oldu. "Sus!" deyip boğazını temizledi. "Sizin için uygun kıyafetler alındı. Aşağı katta yemek hazır. Hazırlanıp gelin küçük hanım."
Bana sırtını dönerken hızla ayağa kalktım. Anlık olarak başım dönse bile iyiydim. "Ne zamandır buradayım?"
"Bütün sorularınıza yemekte cevap vereceğim."
"Sizinle yemek yiyeceğimi de nereden çıkardınız?" dememle sakince bana döndü. "Eminim ki sorularınızın cevabını çok merak ediyorsunuz. Özellikle Emir'le ilgili olanları."
Yutkundum. "Bekliyorum." deyip kapıyı çekip gitmesiyle yatağa oturdum. Ne yapacağımı bilemezken kafayı yiyecektim. Üstümü değiştirmek gibi bir şey düşünmezken koluma dikkat ederek yavaşça odadan çıktım.
Uzun bir koridor varken etrafta kimseler yoktu. Buradan elimi kolumu sallayarak çıkamayacağımı bilsem bile ilerdeki camdan bahçeye bakmayı ihmal etmedim. Yüksek duvarlarla çevrili evin etrafı görülebildiği kadarıyla bir ormanın içerisindeydi. Üç metrede bir bekleyen siyah takımlı adamlar ise artısıydı. Ah tabi bir kaç yerde gözüken köpekleri de saymak gerekiyordu.
"İsteseniz de kaçamazsınız buradan!" Duyduğum sesle irkilirken hızla arkamı döndüm. Karşımda, karşımda o gece kurşun sıktığım adam varken nefesim hızlandı. O orada...
"Zaten kaçmak istemezsin," deyip kolumdan tuttuğu gibi beni kendine çekti. Allah'tan diğer kolumdu. "Seni zevkle öldürmek için fırsat kolluyorum."
"Ben a-" Bedenimi öne yitmesiyle düşmemek adına duvardan destek alan kolumla inledim. Hırsla ona dönerken beni tekrardan kolumdan tutup çekiştirdi. "Yürü gidiyoruz."
Adamım benden sağlam olması durumuna şaşkınken ona karşı gelmeden ilerledim. Arada sırada ona bakıp dururken aşağı kata inip sağ tarafta olan masaya yöneldik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLARIN EFENDİSİ
Teen FictionKader neydi? Önceden yazılan ve değişmeyecek olandı. Kaderin önüne ne geçebilirdi? Hiçbir şey geçemezdi. İşte bu hikayede de onların kaderleri onlar doğmadan kanla yazılmıştı. Oluk oluk kan kokan, nefret akan ve kin kusan bir kaderdi onları bekley...