28. Kovulmuşlar
Bir anda dudaklarımdan; "Kerem." ismi firar ederken kolumu tutan adam hızla ellerini benden çekti.
" Abi ben tanıdığını bilmiyordum." diyen adam Kerem'in 'Git' işareti yapan eliyle hemen yanımızdan uzaklaşmıştı. Burası da neresiydi ve Kerem burada ne arıyordu? Aklıma gelen tek fikir Emir'le tanışıyor olduğunu düşünürsek uyuşturucu diyen aklımı susturdum.
Ama etrafı incelemekten kendimi alıkoyamadım.Voyvoda gibi bir mekandı. Ama Voyvoda nasıl desem daha temiz daha elit off ben ne saçmalıyordum.
Oturduğu yerden kalkıp bana yaklaştı. "Seninle sürekli olmadık yerlerde karşılaşıyoruz. Her seferi daha ilginç oluyor," deyip arkasını döndü ve ilerlemeye başladı. " Takip et." demesiyle karşı çıktım. " Acelem var gitmem gerekiyor." dememle adımları durdu ve tekrar hızla yanımda bitti.
" Şimdi güzellikle mi gelirsin yoksa-" diyen lafını kesip daha yeni adımladığı yere doğru yol aldım. " Uslu bir kız da olabiliyormuşsun." demesiyle sertçe ona baktım. Bu onu daha çok keyiflendirmişti. Kısa bir koridordan sonra ilerde olan kapıya yöneldim başka bir yer olamazdı herhalde.
İçeride cam bir masa ve bir kaç siyah deri koltuktan başka bir şey yoktu. Etrafı incelediğimi anlamış olacak ki. " Kusura bakma Emir KARHAN kadar zengin değilim." demesiyle ona döndüm.
" Ne alaka."
" Voyvoda daha iyi değil mi?" dedi dikkatlice bakarken. " İlgilenmiyorum. Sonuç olarak iki yerde de berbat işler yapılıyor bir farkı yok benim gözümde." dememle bana bir adım yaklaştı.
" Peki buraya gelene ne oluyor biliyor musun?" demesiyle 'Hayır' anlamında kafamı iki yana salladım. Dudaklarından; " Ölüm." kelimesi dökülmesiyle şaşırdım.
Saçmalıktan başka bir şey değildi. Ne alakaydı ki. " Anlamadım." dedim. Bana biraz daha yaklaşıp konuştu.
" Voyvoda olan birisi buraya giremez. Üst geçit aramızdaki sınır ve sen bu sınırı ihlal ettin." dedi sakin sesiyle.
Kendime engel olamadan; " Kim koydu bu saçmalığı." dememle dudakları kıvrıldı. "Emir ve ben." dedi keyif aldığı bir sesle. Bugün ağzıma bir kilit vurmalıydım.
" Ee o zaman beni de mi vuracaksın?" dememle bakışları yüzümde dolaştı. 'Cık' sesi çıkardıktan sonra; " Emir'i sinir edecek bir kozu yok etmek istemem hem," deyip susmasıyla; "Hem." dedim devam etmesini istediğimden.
"Dikkatimi çekiyorsun." demesiyle gerildim. Bu her anlama gelebilecek bir kelimeydi.
" Bu ne demek şimdi?"
" Ne anladıysan o. Şimdi gelelim seni vurmayacaksam ne yapacağıma." derken ciddi ciddi düşünüyordu. Ama benim zamanım yoktu ki ya hemen aklıma gelen fikiri ortaya attım. " Bir gün ne zaman nereye istersen oraya gelirim." dedim.
Dediklerim Kerem'in yüzündeki gülümsemeyi genişletti. " Ne zaman nereye istersem kabul." demesiyle arkamı dönmüştüm ama dedikleri durmamı sağladı. "KARHAN burada olduğunu biliyor mu?" dedi. Cevabı bildiğine emin olsam bile ona döndüm. Bilmiyordu da ilgilendirmezdi de.
"Benim nerede olduğum onu ilgilendirmez. Hem artık beni böyle tehdit etmekten vazgeç haber ediyorsan da et. Umrumda değil." dememle kahkaha attı. Kerem'in olur olmadık yerler de gülmesi beni geriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLARIN EFENDİSİ
Teen FictionKader neydi? Önceden yazılan ve değişmeyecek olandı. Kaderin önüne ne geçebilirdi? Hiçbir şey geçemezdi. İşte bu hikayede de onların kaderleri onlar doğmadan kanla yazılmıştı. Oluk oluk kan kokan, nefret akan ve kin kusan bir kaderdi onları bekley...