47. Terk Ediş
O gece Emir'in evinden çıktıktan sonra Eylül'ün evine geçmiştim. Zaten bütün eşyalarım halen buradaydı. Eylül ve Selin gecenin bir yarısı beni kapının önünde görünce şaşırmışlardı ama soru sormalarına izin vermeden kaldığım odaya gidip yatmıştım. Ahh tabi uyuyabilmiş miydim? Elbette ki bunun cevabı hayırdı. Sabaha kadar deli danalar gibi yatakta dönüp durmuştum. Emir'in vereceği tepkiyi düşünmüştüm. Ama ben kendimi boşuna yormuştum neden mi? Saat öğlen olmasına rağmen yatağımda pineklerken Emir hala gelmemişti. Harbiden ben neden onun gelmesini bekliyordum ki. Hem terk et hem de onu mu bekle Yağmur Hanım deyip kendi kendime söylenirken karşımda olan lavaboya girdim. Dövmenin olduğu elimi sudan uzak tutarken öfkeliydim. Neden bunu yaptırmıştım ki sahi. Yüzüme su çarpıp lavabodan çıktım. Yukarıdan kızların sesi geliyordu. Odama geçip üstüme bir şeyler geçirdikten sonra yukarı çıktım. Selin ve Eylül kahvaltı hazırlıyordu.
" Günaydın." dememle ikisi de bana dönmüştü. İkisi de aynı anda neşeyle; " Günaydın." derken Selin yanıma gelmiş koluma girmiş ve beni sandalyelerden birine sürüklemişti.
" Otur bakalım uykucu. Bugün kahvaltı bizden." derken hemen arkasını dönüp çayları doldurmaya başlamıştı.
" Merak etmeyin Selin Hanım bir daha kahvaltınızı erkenden hazır ederim." deyip göz kırpmıştım.
Eylül elindeki patates kızartması tabağını masaya bırakırken bana baktı. " Emir'in burada kalmana izin vereceğini hiç zannetmiyordum." diyen sesiyle hızla patatese uzanmış elim havada kaldı.
Gayet rahat göründüğümü düşündüğüm bir ifade takınırken; " Terk ettim de onu ondan." dememle ikisi de aynı anda; " Naptın naptın." dedi.
Bir Selin'e bazen katlanamazken sanırsam iki olmuşlardı. " Ne duyduysanız o." derken patates kızartmasına dalmıştım. Evet tamam biliyorum. Şu an çok umarsamaz gözükebilirdim. Ama Emir beni bu kısa sürede çok yıpratmıştı.
Selin; " İşte benim su damlam." derken Eylül; " Emir de sesini çıkarmadan kabul etti öyle mi?"
Derin bir nefes alıp kızlara baktım. " Birincisi gitmemi isteyen oydu. İkincisi onu uyurken terk ettim. Üçüncüsü de şu saate kadar gelmediyse onun için de sıkıntı yok demek ki." dememle Selin kahkaha atmış. Eylül şaşırmıştı.
" Ben hiç bir şey diyemiyorum gerçekten size ya. İkinizde çok zorsunuz." deyip kahvaltısını yapmaya başlayan Eylül'e baktım.
Zor olan ben değil Emir'e ulaşamamamdı. Öyle katı duvarları vardı ki sürekli onlara çarpmaktan yorulmuştum.
Kahvaltı masasında başka sohbet olmamıştı. Hep beraber günlük sohbetler edip masayı topladıktan sonra kızlar salona geçmiş bende türk kahvesi yapmış elimde tepsiyle içeri girmemle sertçe kapı çaldı. Kalbim kapının sesiyle hızlanırken onun Emir olması daha da heyecanlanmamı sağlıyordu. Elim de tepsi olduğu için Selin benden önce davranmış ve açmıştı.
Kapıdan gelen; " Güzelim." sesiyle Özgür'ün geldiğini anlamış tepsiden kahvemi alıp koltuğa çöreklenmiştim. Özgür içeri girer girmez koltuğa otururken bana bakıyordu.
" Kızım ya sen ne yaptın öyle Emir etrafa öfke kusuyor." diyen Özgür'e baktım. Çok güzel bir giriş yapmıştı gerçekten.
" Zaten tek bildiği şey o değil mi? Başka yapacak neyi var ki." dememle beni tek destekleyen Selin olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLARIN EFENDİSİ
Teen FictionKader neydi? Önceden yazılan ve değişmeyecek olandı. Kaderin önüne ne geçebilirdi? Hiçbir şey geçemezdi. İşte bu hikayede de onların kaderleri onlar doğmadan kanla yazılmıştı. Oluk oluk kan kokan, nefret akan ve kin kusan bir kaderdi onları bekley...