2/11. Bilinmezlik
Sessizce Emir'in adımlarını takip ederken benim odama yönelmesiyle elini çektim. "Senin odanda uyuyalım."
Bana baktı. Yüzü bana yaklaşıp dudakları alnıma kondu. "Nasıl istersen küçüğüm."
Elimi iyice kavrarken onun odasına girdik. Odanın siyah perdeleri sıkı sıkıcasına kapatılmışken oda karanlığa gömülmüştü. Elim ışığa gitmek isterken Emir buna engel oldu.
Kendisi yatağa uzanırken beni göğsüne çekti. "Gel bakalım buraya."
Buram buram onun kokusuyla harmalanırken bedenime dolanan kollar beni sımsıkı sardı. "Bir daha bu kolların arasından asla çıkmana izin vermeyeceğim."
"Sadece bu seferlik. Tekrarı olmayacak!" Sesim çok kısık çıkarken bu dediğime kendim bile inanmış mıydım? Bilemiyorum.
Emir'in sert nefesi saçlarımın arasına karışırken onları öpücük yağmuruna tutmayı ihmal etmedi. "Duydun beni değil mi?"
Gözlerimi onunla buluşturmak adına kafamı kaldıracakken elleri oraya baskı yaptı. "Bütün bunları boş verip, şu anın tadını çıkarmak istiyorum yılan."
"O yüzden uslu bir yılan ol ve uyu!" Dudaklarım açılıp kapanırken kazanan Emir olmuştu.
Parmaklarım yavaşça beni saran bedene yayılırken iyice ona sokuldum. Onun dediği gibi anın tadını çıkarıyordum. Müdavimi olduğum kokusu, kalp atışlarının ritmik sesi, saçlarımda hissettiğim ruhumu okşayan parmaklar...
Bütün bunlar benim bir yanımı huzura boğarken bir tarafımı asi, karşı konulmaz, sert dalgaları olan maviliklere atıyordu. Maviliğin hırçınlığı bütün hırsıyla beni yutmaya çalışırken akıntıyı karşı boşa kulaç atma vazifesini layığıyla yerine getiriyordum.
Bu amaçsız vazifenin süresinin ne zaman dolacağını bilemesem bile bir şeyden emindim. O hırçınlık beni kollarının arasına almadan durmayacaktı.
"Annen neden öldü?" Bedenimin altında olan bedenininden geçen titreşimi hissederken elinin baskısı arttı.
"Fazla toz." Yutkundum. Ama hala bu işe devam edebiliyor, başka canların son bulması için azraile elçilik ediyordu. Ona en çok ölüm mü yakışıyordu? Gerçekten kaderimiz kanla mı yazılmıştı?
"Binlerce insanın ölmesiyle hayattan intikam mı alıyorsun Karhan!" Dudaklarımdan dökülen her kelam onun göğsüne çarparken onun nefesi saçlarımdaydı.
"Herkesin kendi tercihi ama böyle de düşünebilirsin küçük yılancık." Ona sinir olurken oyununa düşmedim.
"Peki sen? Sık sık kullanıyor musun?"
"Çok soru soruyorsun!" Sesi yorgun olduğu kadar otoriterdi. "Sana bir soru sordum! O gece," Anılar gözümün önüne gelirken sertçe gözlerimi kapadım. "O gece içmiştin."
Beni kendinle tanıştırdığını düşündüğüm gece, Ferda'yla birlikte olacağın gece...
"Çok nadiren, kafam çok atarsa." Beni iyice göğsüne bastırdı. "Uyu yılan!"
Emir'in sınırı bu kadardı daha fazlası değil. Bu günlük de soru kotamı doldurmuşken sessizleştim. Odayı ikimizin düzenli nefesleri doldururken bir seferlik cümlesi beynimde dolaşırken geceye teslim olduk.
🍁🍁
Saçlarımda hissettiğim düzenli nefeslerle gözlerimi açarken bu anı ne kadar özlediğimi hissediyordum. Ona öyle bir alışmıştım ki bu alışkanlıktan kurtulmam baya zaman alacağa benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLARIN EFENDİSİ
Teen FictionKader neydi? Önceden yazılan ve değişmeyecek olandı. Kaderin önüne ne geçebilirdi? Hiçbir şey geçemezdi. İşte bu hikayede de onların kaderleri onlar doğmadan kanla yazılmıştı. Oluk oluk kan kokan, nefret akan ve kin kusan bir kaderdi onları bekley...