34. Müşteriler

308 28 5
                                    

                        34. Müşteriler

Bazen hayatta bazı şeyler olduğu gibi bırakılmalıdır zira gerçek güven duyduğu her şeyi ve herkesi yok edebilirdi.

Ama insanoğlu sorgulamadan duramazdı. Sonucunu düşünmeden hareket ederdi bazen.  Bende şu an hayatımı tamamen değiştirecek adamın kollarındaydım. Bana ne getireceğini bilmeden.

Sabah gözlerimi açtığımda Emir'in kolları bütün bedenimi esir almıştı. Bacağının tekini de benim bacaklarımın üstüne atmıştı. Hareket etmemi engelliyordu. Yavaşça hareket etmeye çalışırken küçük homurtular çıkarsa bile uyumaya devam ediyordu. Kafamı biraz daha kaldırmamla Emir'in omzundaki iki yılan görüş alanıma girdi. Hep çok dikkatimi çeken bir dövmeydi.

Ellerim benden bağımsız yılanın başına oradan da boynuna yol  çizerken bir anda elimin yatağa bastırılmasıyla yutkundum. Emir bir anda uyanmış ve bana üstten bir bakış atmıştı. Gergin olan vücudu benin görmesiyle yavaş yavaş gevşedi. Neden bu kadar gerilmişti ki.

Yüzünde çapkın bir gülüş oluşurken; "Yaramazlık mı yapmak istiyorsun yılan?" diyen sesiyle kızardım.

Boşta olan elimle çıplak göğsüne vurdum. " Ne alaka be. Bırak beni. Nasıl bir anda başka bir adama dönüşürsün!" derken adeta çemkirdim.

Gülümsemesi genişlerken eli saçlarımda dolaşmaya başladı. " Hım. Belki ben yaramazlık yapmak istiyorum." demesiyle donup kalmıştım. Sabah sabah ne içmişti bu.  Yataktan kalkmaya çalışmamla bileğime baskı yapmasından olduğum yerde kalmıştım. Sertçe ona baktım.

" Ama ben istemiyorum ve hiç bir zaman da istemeyeceğim." dememle alnıma bir öpücük bırakıp kendini yanıma bıraktı.

" Kendin kaybedersin." diyerek tavana bakan Emir'e baktım. Bu ne kendini beğenmişlikti. Hırsla yataktan kalkıp yatağın kenarından ona baktım.

" Eminim ki bugün senden çokça yakışıklı erkek göreceğim." dememle gerildi. Sert bakışları beni bulurken sakince fısıldadı. " Bu nasıl olacakmış küçük hanım."

Ona kazanmanın verdiği galibiyetle gülümseyerek kapıya yöneldim. " Bugün üniversitede ki ilk günüm." deyip sinirlenen yüz hatlarına baktığım Emir'in cevap vermesine izin vermeden kendi odama adımladım.

Sebebini bilmesem bile çok mutluydum. Şarkı söyleyerek dün Selin'in benim için ayarladığı kot tulumu giyip doğal bir makyaj yaptım. Saçlarımı düzleştirip beyaz spor ayakkabılarımı da giydiğim de hazır olduğuma kanaat getirip aşağıya adımladım. Yemek masasına baktığımda kahvaltının hazır olduğunu gördüm. Nazoş mutfaktaydı. Selin'in odasına girdiğimde ayakkabılarını giydiğini gördüm.

" Günaydın." diyen sesimle bana döndü.

" Günaydın su damlam. Ben çok heyecanlıyım ya sende heyecanlı mısın?" demesiyle dün hissetmediğim mutluluğun vücudumda olduğunu anlamıştım. " Hem de çok." dememle koluma girmiş ve salona geçmiştik.

Emir masaya oturmuş kahvaltısını yapıyordu.  Selin'le bir şey demeden sessizce oturduk. Zaten o da bizi yok saymıştı. Sessiz bir kahvaltı yaparken Selin sanki bilerek yapıyormuş gibi söylediği cümleyle öksürmeye başladım.

" Bir an önce eşyalarımızı toplayalım da yeni evimize taşınalım. Malum bu evde kalmamızı bir sebep yok." derken kahvaltısını yapmaya devam ediyordu.

Emir'in sert bakışları beni bulurken sırtıma yavaşça vurup Selin'e döndü. "Sen istediğin yere gidebilirsin ama Yağmur bir yere ayrılamaz." derken sakin olsa bile öfkeli olduğunu anlıyordum. Ama Selin durur mu? Ah Selin.

YILANLARIN EFENDİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin