27. Kural İhlali
Gözlerim açılırken hava kararmaya başlamıştı. Ne olmuştu. En son hatırladığım birlikte olduğumuz resimleri görüp yere yığılmamdı. Etrafa bakmamla kendi odamda olduğumu anladım ama tek başına değildim.Tekli koltuklarda oturan ve bana bakan bir Emir KARHAN mevcuttu. Yutkundum.
Beni o mu bulmuştu? Bana yaklaşan adım sesleri ona mu aitti? Peki o resimlerin orada ne işi vardı? Emir'in asıl amacı neydi? Ondan korkmalı mıydım?
Yavaşça oturduğu koltuktan kalkıp bana gelmeye başlamasıyla yatakta oturur pozisyona geçtim. Yatakta yanımdaki boşluğa oturdu. O gözlerini dikmiş bana bakmışken ben onun tam tersine ellerimle oynuyordum.
Elleriyle çenemi tutup ona bakmamı sağladı. " Demek odamı karıştıran fare sendin." demesiyle daha öncede girdiğimi anlamış olduğunu anladım. " Ne arıyordun?" diye ekledi. Çenemi elinden kurtarıp geri çekilip gözlerimi ona diktim.
" Beni önceden tanıyor muydum?" dedim sorularını es geçerek gözleri kısıldı.
" Bu neyi değiştirecek?" dedi sakinliğinin altında saklanan bir ses tonuyla.
" Bana yalan söyledin. Bizim resimlerimizi kim çekti. Kimsin sen? Benden ve babamdan ne istiyorsun KARHAN?" dememle yüzünü iyice yüzüme yaklaştırdı.
" Dediklerini yapmak zorunda olduğun kişi." dedi sertçe yutkundum. Bu nasıl kendini beğenmişlikti.
" Sana neden inanayım bana söylesene babamı bana vereceğine bizi rahat bırakacağını neden inanayım. Bana tek mantıklı bir neden söyle!" derken yatakta kenara kayıp ondan uzaklaştım. Ondan uzaklaşmamla dudaklarında garip bir gülümseme peydah etti.
" Seni inandırmak gibi bir amacım yok yılan," deyip kafasını yana yatırdı. "Bir daha durman gereken yerde durmasını bil." dedikten sonra hızla yataktan kalktı.
Bu kadar mıydı? Benim hiç bir sorum cevap bulmamıştı. Öfkem bedenimi ele geçirmeye başlarken sakin olmaya çalışıyordum.
" Bana artık bir cevap vermek zorundasın!" desem bile aldırmadan devam etti.
" Akşam dokuz gibi mekanda olacağız." deyip kapıya yönelmesiyle; "Ben hiç bir yere gelmiyorum." dedim yüksek çıkan sesimle. Bir an duraklasa bile bir şey demeden devam etti. Tam kapıyı açacakken; " Bu oyunun neredesin Emir?" cümleleri firar etti dudaklarımdan. Bu cümlemle omzunun üzerinden bana bir gülüş attı.
"Ben oyunun bir parçası değil ancak kurucusu olurum küçüğüm." demesiyle nefes almayı unuttum. Bu açıkça her şeyi kabul etmek değil miydi zaten.
Bütün bu olaylara o mu sebep olmuştu? Başıma gelenler, beni kötü işlere bulaştırması hepsi bir oyunun parçası mıydı?
Emir'in odadan çıkmasıyla Selin odaya daldı. Koşarak kollarını bana sararken korktuğu çok belliydi. "İyi misin? Ne oldu orada Yağmur."
Gözlerine baktım. Haklıydık. Yanılmış olmayı isterdim ama yanılmamıştık. "İyiyim. Sadece," deyip sustum. Doğru kelimeyi arıyordum. " Onun benimle çekilmiş resimleri vardı . Bir an onları görünce bayıldım." dememle ağzı açık kalmıştı.
" Yağmur Emir beni korkutuyor hemen buradan gitmeliyiz." demesiyle elini tuttum. " Olmaz Selin. Babam onun elinde ve ben onu almadan hiç bir yere gidemem." dememle hızla ayağa kalktı.
" Saçmalık bu. Sana doğru söylediğini nereden bilebiliriz ki. Hem artık eminim onun tek amacı senden intikam almak." dedi sertçe.
" Güvenmiyorum zaten." dedim ama dudaklarım böyle söylese bile kalbim deli gibi güvendiğimi haykırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLARIN EFENDİSİ
Teen FictionKader neydi? Önceden yazılan ve değişmeyecek olandı. Kaderin önüne ne geçebilirdi? Hiçbir şey geçemezdi. İşte bu hikayede de onların kaderleri onlar doğmadan kanla yazılmıştı. Oluk oluk kan kokan, nefret akan ve kin kusan bir kaderdi onları bekley...