Hayırlı pazarlar 🤗
Bölümcüğümüz birazcık alev alev o yüzden uyarımı geçeyim. Sonra yazarcım neden söylemedin diye bana kızmayın benden söylemesi 😅😅
Yorumlarınızı eksik etmeyin cancazlarım ✨
İyi okumalar🌺
2/13. Tutku
Hayatın bana sunduğu yollar her zaman sancılı ve yorucu olmuştu. Bu yollar da çoğu zaman düşmüş, yaralanmış, acı çekmiş ama geri kalkacak cesaret ve gücü bulmuştum.
Ama şuan kahvelerimin en derine inen siyahlar benden bu gücü alıyordu. Ve ben ona hep yeniliyordum.
Düştüğüm yerden beni o kaldırsın, yaralarımı o sarsın, acılarımı paylaşsın istiyordum. Sorun da tam buydu. Bütün bunlara o siyahlar sebep olmuştu.
Benim yeniden yeşermeme doğmama izin vermiş sonra ise beni kendi elleriyle siyahlarını bir kez bile kırpmadan soldurmuştu.
Ruhum, bedenim sancılarla boğuşup son nefesini vermeye hazırken elimden tutmuş yeniden küllerimden doğmama izin vermişti.
O yüzdendir yılanların en özdeştiği nesnenin Ay olması. Onlar da doğar, solar ve yeniden doğar.
O Yılanların Efendisi ben ise onun asi yılan diye seslendiği Ay'ıydım.
Hayatımın sancılı bir yolunda lavabonun önünde duvarla o siyahlar arasında sıkışıp kalmıştım. Arsızca bedenimle olan fantezisini dile getirirken tek bir sözünün bendeki etkisini inceliyordu.
Kalbim ritmini şaşırmış, titreyen dizlerim ayakta durabilmek için onun kaslı kollarına sığınmışken kaçak oynayan gözlerimle nefes almaya çalışıyordum.
Üst bacaklarımı birbirine bastırırken en mahremimde hissettiğim yanma, karıncalanma normal miydi?
"Emir," Dudaklarımdan dökülen ismi son raddesi gibi dudaklarıma kapanan dudaklarla kaslı kollara daha çok tutuldum.
Dudaklarımız ahenk içinde hareket etmeye başlarken bedenimi ona yaklaştırdım. Kaslı kollarında olan ellerimin parmak uçları kaşınırken kravatını ilerledim. Üst dudağımı dudaklarımın arasına alıp emerken ısırıklarını ihmal etmiyordu.
"Beni çıldırtıyorsun." Küçük bir yakınma ve hedefi alt dudağım. Ah Tanrım açık bir alanda şu olanlara ya da az önce ne deyip şu an ne yaptığımın algısı düşüncelerime yön vermek istese bile kalçama konan ve onu kendine bastıran el bütün algılarımı kapatıyor.
Dudaklarımdan firar eden iniltim dudaklarımız arasına karışırken onun hırlaması boş koridorda yankı yaptı. Gerçekten çıldırmış olmalıydık. Emir'in kravatını aşağı çekip ellerimin sığabileceği bir boşluk ayarladım.
Bir anda dudaklarımı öpmeyi keserken hızla elimi tutup beni peşinden çekti. "Benimle gel!"
Titreyen bacaklarımla ona eşlik etmeye çalışırken gözlerimi önümden yürüyen adamdan ayıramıyordum. Sertçe bir kapıyı açarken etrafa göz gezdirip beni içeri çekti. Aynı hızla kapı kapanırken kendimi yine onun kolları arasında sıkışmış buldum.
İyi eliyle yüzümü avuçladı. "Dayanamıyorum." Dudaklarını yüzüm, çenem, boynum ve en son göğsüme sürttü. "Kokun, tenin dengelerimle oyun oynuyor. Ve her seferinde beni alaşağı yapıyor."
Kızardığını söylediğim yerin olduğundan emin olurken orayı sertçe öptü. "Debelenip duruyorum."
Dudakları aynı yolu izleyip dudaklarımda durdu. Bu sefer ondan önce ben davranırken ensesinden kavrayan elim onu dudaklarıma bastırdı. Ellerini kalçalarıma yaslarken alt bedenini kasıklarıma tehditkarca dayadı. Tırnaklarım bu hareketin altında kalmazken ensesinden başlayarak boynuna doğru bir çizik attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLARIN EFENDİSİ
Teen FictionKader neydi? Önceden yazılan ve değişmeyecek olandı. Kaderin önüne ne geçebilirdi? Hiçbir şey geçemezdi. İşte bu hikayede de onların kaderleri onlar doğmadan kanla yazılmıştı. Oluk oluk kan kokan, nefret akan ve kin kusan bir kaderdi onları bekley...