39. Saklı Hisler
Hala kapının önündeki soğuk betonda otururken gözyaşlarım akmaya devam ediyordu. Gitmişti. Dün bana ait olduğunu söyleyen adam bugün başkasına gittiğini söylemişti bana. Burnunum akmasıyla aldırmadan elimle sildim.
Emir KARHAN arıyordu. Hızla reddedip telefonu betonda ileriye gönderdim. Daha fazla ne söyleyecekti de beni arıyordu. Telefonun tekrardan çalmasıyla yine reddetmiştim. Ne arayıp duruyordu. Hızla ayağa kalkmamla telefona mesaj gelmişti. Bakmak istemesem bile çoktan bakmıştım. Emir KARHAN.
"Ağlama. Seni saçma sapan bir kız için üzmem. Halletmem gereken başka iş var." diyen mesaja gözlerimi pörtleterek baktım. Madem işleri vardı bana neden öyle demişti. Şimdi neden ona inanmamı bekliyordu ki. Hem o benim ağladığımı nereden biliyordu ki. Hızlıca etrafa bakmamla telefona bir mesaj geldi.
Emir KARHAN;
" Boş yere etrafa bakma orada değilim. Gir artık içeri." diyen mesajıyla şaşırmıştım.Burada değilse o zaman deyip kafamı kaldırmamla kapının üstündeki kamerayla karşılaştım. Gözlerimi sıkıca kapatırken rezilliğime hakaretler yağdırıyordum. Hepsi umrumda değil demem de dolayı olmuştu. Ama bunu dediğim adam için şu an kapının önüne oturmuş ağlıyordum. El hareketi çekmek istesem bile hızla dilimi çıkartıp içeri kaçtım.
Kapıyı kapatmamla yere oturdum. Emir açık ve net bir şekilde bana kimseyi yaklaştırmazken ben neden böyle bir şey yapmıştım ki. Korkmuştum işte. Ona onu kıskandığı mısın da söylesem tamamen kaybetmekten korkmuştum. Ama asıl bu yaptığım beni yalnız bırakmasına sebep vermişti.
Yavaşça ayağa kalkarken onu düşündüm. Gelecek miydi? Ya da gerçekten işleri mi vardı? Hem Emir bana neden yalan söyleyecekti ki. Yapacak ise zaten açıkca söyleyip yapardı.
Acıkmış olduğumu farkedip kendime sebzeli tost yapıp elmalı meyve suyuyla yedim. Odaya çıkarken Emir hala gelmemişti. Bütün düşüncelerim onunla meşgul olsa bile uzak tutmaya çalışıyordum kendimi.
Nasıl olur da beni bu kadar sarmasına izin verip kendimi ona bu kadar kaptırmıştım. Biliyordum yanlıştı. Biliyordum canım çok yanacaktı ama dönemiyordum.
Üstüme dün giydiğim Emir'in kıyafetlerini geçirip odanın ışığını kapatıp yatağa yatsam bile uyuyamıyor. Emir'in sıcaklığını arıyordum. Bu gerçekle yutkundum. Uyuyamayacağımı anlayıp cama yaklaşıp Emir'i beklemeye başladım. Yarım saat sonra sokakta Emir'in arabasını görmemle duvara çekildim. Beni görmesini istemiyordum. Arabadan iner inmez gözleri hızla bu cama yönelmişti. Ellerini saçlarından geçirirken ilerlemeye başladı. Yorgun muydu o? Kapıya gelmesiyle artık burada durmamam gerektiğini düşünüp koşarak yatağa girip gözlerimi kapattım.
Ama aradan on dakika geçmesine rağmen hala gelmemişti. Öbür odada kalma ihtimaliyle dudağımı dişledim. Umrumda değilsin demem onu bu kadar mı etkilemişti? Ama zaten intikamını yeteri kadar almamış mıydı? Dediğini yapıyordu. çektiğim kadar acı çekeceksin.
Yataktan kalkıp öbür odaya bakmaya yeltenirken aşağıdan gelen ışıkla oraya yöneldim. Emir aşağıda koltuktan birisine oturmuş önüme koyduğu içkiyi içip duruyordu. Ne kadar çok fazla içiyordu. Benim geldiğimi farketmiş olmasına rağmen dönüp bakmamıştı bile. Birkaç adım daha atmamla konuştu.
" Git uyu." diyen sesi yorgundu. " Sen?" diyen sesimle elindeki kadehi bir anda dikip içti. Yenisini doldururken; " Sana ne benden." derken umursamazlığı canımı yakmıştı. Bir adım atıp; " Emir." diyen sesimle yüzü sertleşti. " Sana git uyu dedim." diyen sert sesiyle olduğum yerde kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLARIN EFENDİSİ
Teen FictionKader neydi? Önceden yazılan ve değişmeyecek olandı. Kaderin önüne ne geçebilirdi? Hiçbir şey geçemezdi. İşte bu hikayede de onların kaderleri onlar doğmadan kanla yazılmıştı. Oluk oluk kan kokan, nefret akan ve kin kusan bir kaderdi onları bekley...