24. Yakınlaşma
Emir ile tanıştığımdan beri hayatım birer yapboz parçasıydı. Bütün parçalar etrafa saçılmış ve ben de onları toplamaya çalışıp yapbozu tamamlamayı ve tam resmi görmeye çalışıyordum.
Ne kadar süre orada öyle kaldığımı hatırlamıyorum. Şaşkındım. Aşağıdan gelen araba sesiyle irkilerek nerede olduğumun farkına varıp elimdeki resmi hemen geri yerine koymaya çalışıp komodini kapattığım gibi koşarak odama geçip kendimi banyoya attım. Sahi saat kaç olmuştu? Derin bir nefes aldım. Beni orada yakalasa olacakları düşünmek dahi istemiyordum. Sonra düşündüğüm şeyle saçmaladığımın farkına vardım. Evet o yüzden şu an lavaboya saklandın demi Yağmur? İçimdeki şeytan zevkten dört köşe olmuştu. Çünkü o asla salak Yağmur'u sevmiyordu. Lavabonun önüne geçip yüzüme su çarptım. Yüzümü kuruladıktan sonra dolaba ilerleyip akşam için dolaptan aldığım kıyafetleri yatağın üzerine attım. Komodinin üzerindeki saati görünce alt dudağımı dişledim. Saat on buçuğa geliyordu. Hemen üstümü giyinip dışarı çıkmamla Emir'le karşılaştım. Bakışlarının bana düşmesiyle hızlıca aşağı indim.
Neden bilmiyorum ama aklımı fazlaca karıştırıyordu. Dün akşam söyledikleriyle bugün yaptıkları hiç birbiriyle uymuyordu. Beni sürekli bir girdaba bırakıp duruyordu. Ne benim abim olduğunu kabul ediyor ya da olmadığını. Peki oradaki resim onda ne işi vardı. Benden ne istiyordu? Şimdi bunu düşünmenin sırası değildi.
" Kanıt? " dememle telefonu eline almıştı. Bir şeyler yaptıktan sonra bana uzattı. "Bu yeterli olacaktır. "
Hemen telefonu elime aldığım gibi ekrana baktım. Bir sandalyeye bağlanmış şekilde oturan adam vardı. Sonra Emir'in içeri girip onun yüzünü açmasıyla kalbim durdu. Babam canlı kanlı Emir'in karşısındaydı. Bir şeyler konuşmaya başladılar ama ses yoktu. Ama Emir çok sinirliydi. Ekranı iyice babama yaklaştırırken onu ne kadar çok özlediğimi fark ettim. Gözlerim hemen akmaya başlarken; " Baba." diye fısıldadım. Az kalmıştı onunla tekrardan baba kız sarılıp uyuyacaktık, bana yine masallar anlatacaktı. Bir anda telefonu geri elimden almasıyla ters ters ona baktım. " Hadi artık gitmeliyiz. " demesiyle ona mani oldum. " Ne konuştun onunla iyi mi o?"
" Yılan çok soru soruyorsun. " deyip bana fırsat vermeden dışarı adımladı. Şimdilik istediğim şeyi almıştım. Diğerlerinin de zamanı gelecekti. Önemli olan babam yaşıyordu. Ona ayak uydurarak benim de arabaya binmesiyle gazı kökledi.
Ayakta duruyor olsam bile ruhum yorgundu. Olanlar benim için fazla karışıktı. Düşünsem bile cevaplar mantıklı olmuyordu. Evet Emir benim abim değildi. Ama babamdan nasıl bu kadar nefret ediyordu. Sırf onu terk etti diye mi? Diğer aklıma gelen ihtimali dahi düşünmek istemiyordum. Off yerine oturmayan birçok şeyle savaşıyordum. Yapbozun hep bir parçası eksik kalıyordu. Ve eksik parçayı tamamlayacak tek kişinin Emir'den başkası olmadığını biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLARIN EFENDİSİ
Teen FictionKader neydi? Önceden yazılan ve değişmeyecek olandı. Kaderin önüne ne geçebilirdi? Hiçbir şey geçemezdi. İşte bu hikayede de onların kaderleri onlar doğmadan kanla yazılmıştı. Oluk oluk kan kokan, nefret akan ve kin kusan bir kaderdi onları bekley...