Biliyorum bana ne kadar kızsanız haklısınız ama bu aralar yazamıyorum. Yazdığım ilk saniye de gerçekten size atıyorum. Bu sabahta iş yokken erkenden kalkıp hemen yazıp size bir bölüm atmak istedim.
Bu gecikmeler için üzgünüm. Yeni bölüm ne zaman gelir? Nasıl bir sürede yazabilirim bilmiyorum. Ama en kısa zamanda bunu bir düzene oturttabilmek adına elimden geleni yapacağımdan emin olun.
Okuyan gözlerinize sağlık ✨ iyi okumalar 🌺
2/26. Kalbimin Bilinmez Denklemi
Kalbimizin kimin için atacağına karar verebilseydik hayat nasıl olurdu ki acaba? Ya da kiminle birlikte olmak isterdim?
Bu soruların cevabı birer bilinmezlik denkleminde saklanırken gözlerine baktığım adamla olmaktan mutluydum. Kalbim onun yanında huzur bulup, ruhum onun yanında dinlenirken başka türlüsü mümkün müydü?
Ah Emir Karhan hayatımın orta yerine düşen bilinmez denklemim.
Küçük kız çocuğuyken prensesimin beyaz atına binip geleceği masallara inanmışken sen simsiyah bir atla gelip her zaman olduğu gibi dengeleri değiştirmeyi seçtin.
Bana karanlığı vaad etsen bile sevdim ben seni. Ömrümün sonuna kadar da kalbim senin için atarken seni seveceğim.
"Emir bir hastaneye gidelim isterseniz?" Poyraz'ın sesiyle düşünce aleminden soyutlanırken ellerimizi yüzümüzden çektik. "Önceliğimiz o."
Yüzümü terk eden eli elimi esir alırken kalabalığın bakışlarına aldırmadan yürümeye başladı. Bir kaç adımda teklerken beni almaya yeltenmeye çalışmasıyla engel olmak istedim. "Emir sende ya-" Ama dediğim gibi sadece engel olmak istedim.
"Ben iyiyim." Onunla inatlaşma yaşamak istemezken kolumu boynuna doladım. Herkesin dikkatli bakışları beni rahatsız ederken Emir'in göğsünden kafamı kaldırmadım.
"Yağmur." Selin'in sesine kadar yerimden memnunken onun sesiyle oraya döndüm. Özgür'le birlikte hızla yanımıza geldi. "Ah ya ben nasıl seni tek başına gönderdim."
"Alnında da kanama var hemen hastaneye gidelim." Bunu Özgür derken bedenimdeki hasarları merak ediyordum. "Yüzüne tırnak atan o kızların saçını kökünden kesip eline vereceğim."
Selin kendi kendini gaza getirirken dediğini yapacağından şüphem yoktu. "Ben alayım sende iyi değilsin." Emir Özgür bu dediğini takmazken onları es geçip arabaya ilerledi.
Beni dikkatlice yolcu koltuğuna bırakıp sürücü koltuğuna geçtiği gibi arabayı çalıştırdı. Sessiz bir şekilde Emir'e baktım. Gergindi. Hemde oldukça.
"Bunun için kendini suçlama."
Alt dudağını dişlerken siyahları saniyelik bana deyip geri yola döndü. "Benim yüzümden olduğunu inkar etmeyeceksin şimdi de değil mi yılan?"
"Her şey alalen ortada."
"Belki de ben onu sinirlendirmişimdir ne malum?"
"Sen o gün hastanede Kerem'le ne konuştun?" Dan diye konuyu değiştirirken kısılan gözlerimle ona baktım. "Kerem söyledi ya işte. Daha fazlası yok."
"Olamaz da zaten." deyip kırmızı ışıkta dururken bana döndü. "Onu gördüğün zaman uzaklaş oradan."
"Emir." Elimi tuttu. "Onunla en küçük bir münasebetinin dahi olmasını istemiyorum."
"Yok zaten." Elimi tutan elini okşadım. Ellerimin arasına alıp dudağımı bastırdım. "Benim kalbim sana ait Karhan."
Bir anda yüzü aydınlanırken gülücükler esir aldı. Nefesi hızlanırken siyahlarındaki parıltı en güzel manzaramdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLARIN EFENDİSİ
Teen FictionKader neydi? Önceden yazılan ve değişmeyecek olandı. Kaderin önüne ne geçebilirdi? Hiçbir şey geçemezdi. İşte bu hikayede de onların kaderleri onlar doğmadan kanla yazılmıştı. Oluk oluk kan kokan, nefret akan ve kin kusan bir kaderdi onları bekley...