46. Ulaşamamak
Emir dedesine bakarken beni yere indirdi.
" Hayırdır burada ne işin var." derken sesi öfkeliydi. Cengiz Karhan'ın yüzünde Emir'in dediğiyle sahte olduğu belli olan bir gülümseme esir alırken; " Torunumun evine gelirken izin mi alacağım Emir?" deyip bakışlarını bana çevirdi. " Hem meşguliyetinin de sebebini öğrenmiş oldum."
Cengiz Karhan'ın son dediğiyle Emir'in elleri yumruk olmuştu. " Geleceğimi söylemiştim." deyip sertçe dedesini geçerek içeri adımlarken beni de yanında çekti. " Odana geç bizim konuşacaklarımız var." diyen Emir'e ters ters baktım. Benim de Cengiz Karhan'a diyeceklerim vardı. Onu es geçerek Cengiz Karhan'a baktım.
" Beni tanımadığım bir adama ya da Ali Kalendar'a vermeyi düşünürken ne hedefliyordunuz." dememle Cengiz KARHAN kahkaha atmış Emir ise elinde olan bileğimi sıkmıştı.
" Emir'in sana neden değer verdiği belli asiliğin. Ama unutma ki o herkese hükmettiği gibi sana da hükmettiği zaman hiç bir zaman değerin kalmayacak." demesiyle Emir'in; " Dede." diyen sesi tehlikeliydi.
Ama o Cengiz KARHAN'dı. Durur muydu? Asla. " Ali KALENDAR. Sadece annenin ait olduğu yere seni de göndermek istedim." diyen sesiyle şaşırmıştım. Bu ne demekti?
" Ne demek istediniz? " dememle Emir beni kucağına alıp merdivenlere yönelmişti. Ben cevabımı almadan gitmeyecektim. " Bırak beni KARHAN." diye bağırırken Emir hiç aldırmadan yukarı çıkmaya devam ediyordu. Emir odaya girmeden Cengiz Karhan'ın uzaktan gelen sesini işittim.
"Annen hakkında hiç bir şey bilmiyorsun küçük kız." son duyduğum bu kelamlardı. Emir'in beni yere bırakmasıyla hırsla ona vurdum.
" Ne yaptığını zannediyorsun ha. Sürekli bir sır. Ne zamana kadar bütün bunları saklamayı başaracaksın KARHAN." desem bile bana aldırmadan kendisine çekip alnımdan öptü.
" Sakin ol yılan. Ben hemen geri döneceğim." deyip kapıyı çekip çıkmasıyla peşinden çıkacakken kapıyı kilitlemesiyle dumura uğramıştım. Kapıya hırsla tekme atarken; " Aç şu kapıyı." diye bağırıyordum.
Aradan geçen bir iki dakika sonra kilit sesini duymamla geri çekildim. Emir içeri girer girmez tokat atmak için elimi kaldırmamla bileğimden tutup beni kendine çekip dudaklarıma kapandı. Dudaklarımı birbirine bastırıp çırpınırken dudakları istifasını bırakmadı. Ama karşılık vermeyince çekilmek zorunda kaldı. Öfkeyle ona bakarken; " Defol." deyip bileğimi elinden çektim. Lakin dövmeli elim olduğu için sızlarken dudaklarımdan inilti firar etti.
" Aptal yılan." deyip elimi tutmak isteyen Emir' den uzaklaştım. " Sana defolmanı söyledim KARHAN." diyen öfkeli sesimle sertçe kapıyı çarpıp çıktı.
Beyefendiye bak sen ya. Bir de bana sinirleniyor benim sinirlenmem gerekirken deyip odada dönerken bahçeye baktım. Emir arabasına bindiği gibi gazı kökleyip gitti. Giderse gitsin. Hem ben neden buraya gelmiştim ki. Dün ne güzel Eylül'de kalmıştım. Hırsla üstümdeki ceketi çıkarıp yatağa fırlattım. Yine benim bilmediğim neler oluyordu. Teyzem yine bana neler anlatmamıştı acaba. Cengiz KARHAN bana bunları derken ne demek istemişti. Kafamın içinde milyonlarca soru dolaşıp dururken en iyisinin teyzemi aramak olacağına karar verdim. Evet en son Ali KALENDAR olayından beri beni birkaç defa aramış olsa bile telefonunu açmamıştım.
Birkaç kez çalan telefondan sonunda teyzemin sesi duyuldu. " Yağmur. Kızım neden açmıyorsun telefonlarını ne kadar korktum sana bir şey olacak." derken ağlamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLARIN EFENDİSİ
Teen FictionKader neydi? Önceden yazılan ve değişmeyecek olandı. Kaderin önüne ne geçebilirdi? Hiçbir şey geçemezdi. İşte bu hikayede de onların kaderleri onlar doğmadan kanla yazılmıştı. Oluk oluk kan kokan, nefret akan ve kin kusan bir kaderdi onları bekley...