Yılan, derisini değiştirebildiği için yenilenmenin, dirilişin, 'ölmeden ölmenin', ölümsüzlüğün veya yeniden dünyaya gelmenin temsilidir. Emir'de o yüzden yılanların efendisiydi. Ölmeden ölmenin ne demek olduğunu doruklarına kadar yaşamış, kaç kere deri değiştirip bu dünyaya yeniden gelmişti. Çünkü o Emir Karhan'dı. Öyle olması gerekiyordu.
Yılanın en çok özdeştirildiği nesne Ay'dır. Çünkü Ay' da 'doğar', 'solar' ve yeniden 'doğar' aynı yılanın deri değiştirdiği gibi. Birbirini takip eden birer serüven gibi. Emir KARHAN belki de Ay'ını bulsa tamamlanacaktı.
Ve Emir KARHAN Ay'ı olarak beni seçti.
Ben Emir Karhan'ın "Asi Yılan " diye seslendiği Ay'ıydım.
O, tıpkı kendi gibi benim de ilk 'doğmama' izin verecek sonra kendi elleri ile beni solduracaktı. Eğer ki şanslı isem yeniden doğmama bir gün müsade edecekti.
6. Asi Yılan
Sabah gözlerimi açtığımda yatakta tek başımaydım. Ne zaman gitmişti bilmiyordum. Uykum hassas olmasına rağmen uyanmama şaşırmıştım. Yatakta doğruldum. Acaba gitmiş miydi? Odasına bakmalı mıydım? Hayır Yağmur bu sefer kurtulamazsın. Kendimi gitmeme konusunda ikna ettikten sonra elimi yüzümü yıkayıp üstümü giyindikten hemen sonra aşağı inmeye karar verdim.
Nazoş'un sesini duymamla adımlarım yavaşladı. "Neredeydin oğlum. İşlerini hallettin mi?" demişti.
Ağzında bir şeyler varken konuştuğu belli olan Emir; "Evet. Halloldu her şey. "
"Oğlum bıraksan, yapmasan bu işleri olmaz mı?" demesiyle yanlış bir şey yaptığımı düşünsem bile dinlemeye devam ettim.
"Nazoş daha öncede söyledim. Ben bu dünyaya doğdum ve bu dünyadan devam edeceğim. Hem sen de biliyorsun bazı şeyler mecburidir." dedi sert olmasa da kesin bir tavırla.
Tam Nazoş bir şey diyecekken; "Sıkma canını. Biliyorsun ben her şeyin üstesinden gelirim. Halledeceğim Nazoş güven bana. Hem ben kimseye açıklama gereği bile duymam bak sana sürekli yapıyorum. Sen benim annem gibisin o yüzden ben seni üzmem."
Emir'in söyledikleri ile tuhaf bir duygu içine bürünmüştüm. Dimdik dursa bile sanki her an yıkılacak yaralı bir çocuk gibi oluyordu bazen. Orada dikilmiş bunları düşünürken Nazoş'un sesiyle yerimden sıçradım.
"Kızım gelsene ne dikiliyorsun orada. Geç sen kahvaltını yap. Ben dışarı çıkıyorum." demesiyle hızlı adımlarla merdivenleri indim.
"Günaydın Nazoş." deyip masaya yönelmemle Emir'in gözleri beni buldu. Bir şey duyup duymadığımı anlamak ister gibi kaşlarını çatmış bana şüpheyle bakıyordu.
Masaya oturdum. "Günaydın." dememle bir şey demeden önündekiyle ilgilenmeye başladı. Dünkü hâlinden eser kalmadığı belliydi. İçki kokusu yerine parfümü ve kendi kokusu esir almıştı bedenini. Bu kadar parfüm sıkmak zorunda mıydı?
"Hukuk fakültesini kazanmışsın." demesiyle ona döndüm.
"Evet."
"Buraya yakın başka bir okul var kaydını oraya aldıralım." demesiyle kaşlarım çatılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLARIN EFENDİSİ
Teen FictionKader neydi? Önceden yazılan ve değişmeyecek olandı. Kaderin önüne ne geçebilirdi? Hiçbir şey geçemezdi. İşte bu hikayede de onların kaderleri onlar doğmadan kanla yazılmıştı. Oluk oluk kan kokan, nefret akan ve kin kusan bir kaderdi onları bekley...