Sabah telefonumun sesi ile uyandım. Ekrana baktığımda arayanın Cemal abi olduğunu gördüm. Doğruldum ve sırtımı soğuk yatak başlığı ile buluşturdum.
"Efendim Cemal abi?"
"Her şey yolunda mı sormak için aradım. Baban seni aramak için her türlü yola başvuracak gibi dikkatli ol."
"Vay canına peşime mi düştü? O kadar değer veriyormuş yani? Külahıma anlatsın onları o. Hem benim de elim ayağım boş duracak değil. Yapacağım bir şeyler ama şimdi kapatıyorum. Görüşürüz Cemal abi." Dedim ve telefonu kapattım.
Ne sanıyordum ki aptal kafam. Kaçtın bilmediğin yerlere geldin peşini bırakır mı? Sırf gururu uğruna bulmaya çalışır.
Aniden aklıma gelen fikirle yataktan kalktım. Hedef şaşırtmam gerekiyordu. Geçtiğimiz yıl Moskova gezimden olan bir kareyi sosyal medya hesabıma koymak için hesabıma giriş yaptım. Bir bildirim özellikle dikkatimi çekmişti.
@merihdemiral seni takip etmeye başladı Ben zaten takip ediyordum. Her neyse işimize dönelim.
@aleda.ozturk: kaçmak veya kaçırılmak gibi bir durum söz konusu bile değil, olamaz da. Sadece küçük bir kafa tatili.
Yorumları kapalı yapıp konum olarak Moskova yazdım. Fotoğrafları paylaştığım hesaba geçiş yaptım. Bir günaydın hikayesi attım ve yataktan kalktım.
Kırmızı eşofmanım ve kırmızı tişörtümü giydim. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Alf ortalıklarda görünmüyordu. Mutfaktan bir şeylerin dökülme sesi gelmişti. Alf olmasını istiyordum tabiki. Adımlarımı merdivene çevirdim. Ve aşağı indim.
"Alf?"
Mutfağa dönünce üzerine tencere düşüren Alf'i görmem ile gülmeden edemedim.
"Ya sen nasıl bir şeysin? Bak bugün çok işimiz var biraz fotoğraf çekmemiz gerek ve ayrıca buraları biraz tanısak iyi olacak."
Daha önce İtalya'ya gelmiştim ama çok kısa sürmüştü ayrıca başkent Romada konaklamıştık. Torino hakkında en ufak bir fikrim yok ama Cemal abi orada harika fotoğraflar çekeceğine eminim demişti. Bende dün gece o yorgunluğa rağmen biraz araştırma yapmıştım bugün Mole Antonelliana gezisi yapmaya karar vermiştim. Dış mimarisi güzel görünüyordu fotoğraflardan.
Alf mamasını yerken bende kendime sandviç hazırlamıştım. Sosyal medyaya girdim. Babam açıklamalarda bulunmuştu. Yalanlara bakın yalanlara.
"Kızım zor bir psikolojik dönemden geçiyor erkek arkadaşı tarafından büyük bir ihanete uğradı onun için buralardan uzaklaşmak istedi sessiz sedasız başka hiç bir şey yok."
Altına kocaman harflerle yalan yazasım gelmişti. Gerçi kaybedecek neyim vardı ki. Yorum kısmına girdim. Sonra yorum yapmadan geri çıktım.
Önümdeki sandviç bitince üzerimi değiştirmek için yukarı çıktım. Bir jean üzerine crop giydim. Fotoğraf makinemi de sırt çantama yerleştirdim. Alf'in siyah tasmasını yanıma aldım. Ve evden çıktım. Umarım kaybolmazdım umarım..
Renkli sokakları vardı onları bir gün özellikle fotoğraflayacaktım. Bir kaç kişiye sorarak zor da olsa Mole Antonelliana şuan karşımdaydı. Eşi benzerini görmemiştim. Büyük bir hayranlıkla fotoğraf makinemi çıkardım ve fotoğraflamaya başladım.
Çektiğim kareleri incelerken yabancı bir ses duydum ve gözlerimi fotoğraflardan kaldırdım.
"Merhaba bugün bu güzel kadına nasıl yardımcı olabilirim?"
"Ben, Marcello Ricci." Uzattığı eli sıktım. Ve kendimi tanıttım.
"Aleda Öztürk, memnun oldum."
"Fotoğraflarına içeride devam etmek ister misin? Burası hakkında sana bilgi verebilirim."
"Neden olmasın?"
Marcello ile beraber binanın yanına iyice yaklaştık. Kıvırcık saçları ve yeşil gözleri vardı. Çok yaşı olduğunu düşünmüyordum.
"Bu bina buranın simgesi ve tam 130 yaşında 167 metre yükseklikte taş yapılar arasında Avrupa'nın en yükseği başka amaçlarla inşaat edilsede Belediye müzeye dönüştürüyor yıllar önce."
İçeriye girmek isterdim ama Alf'i dışarıda bırakmak istemediğim için şimdilik erteledim. İşim olduğu için gitmem gerektiğini söyledim numarasını verdi ve numaramı aldı. Zararsız yakışıklı bir adamdı onun için bir sorun görmedim.
Eve gelmiş kapıyı açmaya çalışırken telefonuma bir mesaj geldi. Mesaj üvey abim olan Burak'tandı. Korkarak mesajı açtım.
Burak
-İtalyada olduğunu biliyorum ufaklık cezan ağır olacak ve çok zevkli olacak sadece beni bekleOndan korkmuyordum. Onunla daha önce defalarca kez başa çıkabilmiştim. Bu sefer de başa çıkmasını elbet bilirdim.
Alf kendi kafasına göre takılırken çatı katına çıktım. Dün temizlik yaparken bulmuştum Cemal abinin zulasını. İstemeyeceğim kadar çok içki vardı burada. Bir kaç şişe alıp aşağı indim.
"Hayır Alf bunlar benim oyuncağım. Ne dersin ne kadar dayanabiliriz burada?" Önüme bilgisayarımı alıp çektiğim kareleri fotoğraflarımı paylaştığım hesaba attım. Paylaşım başına bu hesaptan 2 Bin TL alıyordum en az. Bir kaç da reklam aldığımda buradan aylık kazancım 10.000 TL'ye yaklaşıyordu.
Bilgisayarımdan rastgele bir şarkı açtım. Ve Cemal abinin zulasından çıkardığım şişelere yöneldim sonrasını bende fazla anımsamıyorum
Bölüm sonu
Bu bölüm neyin ne olduğunu tam anlamamanız normal çünkü hepsi sonraki bölümde...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuş Misali (Tamamlandı)
FanfictionBıktım; hepsinden, her şeyden, zihniyetlerinden... Bunları fotoğraf albümümü incelerken söylüyordum. Sevdiğim şeyi yapacaktım birilerinin bana dayattığı şeyi değil. Özgürlüğümü alacağım ve uçacağım her ne kadar kanadı kırık olsam da kuş misali uçaca...