İkisini zar zor ikna edip gönderdim. Mutfağa girer girmez kapı çaldı. Galiba bir şey unutmuşlardı. Kapıda Esrayı görünce saçına yapışmamak için zor durdum.
"Ne istiyorsun sen ya?"
"Müjdemi isterim mesela. Anne olamıyorsun diye üzülme cici anne oluyorsun." dedi ve yüzüme ultrason kağıtları fırlattı.
Elini karnına götürüp okşadı. Alaycı bir gülümsemeyle bir şeyler daha söyleyecekken konuştum.
"Gerçekten sana inanacağımı falan mı sandın? Sadece kendini rezil ediyorsun. Her şeyi çok iyi biliyorum."
Telefonumu çıkarıp Emrah'ın bir iki dakika önce atmış olduğu ses kayıtlarından ilkini açtım. Yalancı doktorun hemşiresini konuşturmuştu.
"Bu kadın yanında bir adamla geldi. Doktorla uzun uzun konuştular, merak edip yanlarına gittim gizlice o kadın bir zarf verip 'tamamı görev bitimi' dedi. Yanındaki adam benim orada olduğumu fark edince beni tehdit etti cinsel istismar sonucu bebeklerin öldüğünü söylememizi özellikle istediler. O parayı kabul etmek zorundaydım borçlarım vardı."
Ne yapacağını düşünüyordu. Bir şey demesine izin vermeden devam ettim.
"Sana bu ses kaydı olmasa da inanmam. Çünkü ben Merihe güveniyorum. Ortada bir bebek olduğuna inanmıyorum ama varsa umarım babasını bulabilirsin tabi bu senin için zor olur. İyi düşün bakalım zamanını falan hangi bir yattığın adamdan olabilir."
Araba sesiyle Merih'in geldiğini anladım. Esraya sinirli ve şaşkın bir bakış atıp yanıma geldi elini belime yerleştirip saçıma öpücük kondurdu.
"Yavrum, ne oluyor burada?"
"Çok sevgili kuzenin hamileymiş sana müjdelemek için gelmiş." Esraya dönüp devam ettim. "Merih de öğrenmiş oldu evet sana bebeğinin babasını bulmakta bol şans canım."
Son sözümü söyleyip içeri girdim. Seslerden anladığım kadarıyla Merih onu kovmuştu. Kapıyı kapatıp yanıma geldi.
"Güzelim eğer aklında herhangi bir soru işareti ve-" dudaklarına küçük bir öpücük kondurarak lafını kestim.
"Ben sana güveniyorum onun adını tekrar anmayalım sen neden erken geldin ya ben daha bir şey hazırlamadım ki."
Nasıl söyleyeceğimi hiç düşünmemiştim. Merih şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Haklıydı daha sabah onunla konuşmazken şimdi yüzümde güller açıyordu.
"Sen hep böyle gül güzelim. Seni o halde bir daha görmek istemiyorum." yanıma oturunca başımı göğsüne yasladım.
"Aslında bir sebebi var. Yemek yerken söylemek isterdim ama tahminimden erken geldin."
"Hayırdır inşallah güzelim?" oturduğum yerde dikleştim. Kafamda cümlelerimi birleştirmeye çalıştım. Heyecandan hiç düşünmeden pat diye lafa girdim.
"Bebeklerimiz yaşıyor, bizi bırakmadılar." dedim elimi karnıma götürerek gözlerim mutluluktan dolmuştu.
Merih'in sarılmasını, sevinç çığlıkları atmasını bekliyordum. Bir süre bana baktı bakışlarını kaçırıp derin bir nefes aldı ardından ellerimi tuttu.
"Canımın içi, anlıyorum çok zor öldüklerini kabul edemiyorsun bak araştırırız en iyi doktoru buluruz, tekrar anne olabilmen için ne gerekiyorsa yaparız olmazsa da vardır yaradanın bir bildiği ailesi olmayan bir çok çocuk var evlat ediniriz istersen." dedikten sonra eliyle gözlerimi sildi. Bana inanmamıştı hatta belki aklımı kaçırdığımı düşünüyordu.
"Merih, sevgilim, biliyorum bana inanmamana hak veriyorum ama gerçekten yaşıyorlar. Ben bugün Duygu ve Emrahla başka bir doktora gittim. Yaşadıklarını söyledi. O doktor bize yalan söylemiş para almış işte."
Sandalyeye bıraktığım çantamdan ultrason kağıtlarını aldım.
"Yakında cinsiyetlerini öğrenebiliriz." Elimdeki ultrason kağıtlarını alıp bir süre kağıtlara baktı. Ayağa kalkıp bana sıkıca sarıldı.
"Gözyaşlarına sebep olan o doktoru süründüreceğim. Yarın ilk işim hastane ve doktora dava açmak. Doktor ne söyledi? Herhangi olumsuz bir durum yok değil mi? Canın bir şey istiyor mu?"
"Kendime dikkat etmemi söyledi bu kadar hadi bırak beni de yemek hazırlayayım acıktım." kollarından kurtulmaya çalışıyordum ama pek başarılı olduğum söylenilemez.
"Olmaz sen oturuyorsun ben hazırlıyorum. Yorulursun falan sen sadece bebeklerimize iyi bak her şey bende."
"Sonra mutfak savaş alanına dönsün. Hem yorulmuyorum ki daha karnım bile çok belli değil."
"Çünkü doğru düzgün bir şey yemiyorsun ama bundan sonra seni ellerimle besleyeceğim. Hadi sen uzan ben bir şeyler hazırlarım."
Gözlerindeki sevinci, heyecanı çok net görüyordum. Bu halleri hoşuma gitmedi değildi. Bunları düşünürken beni bir anda kucağına aldı. Kollarını boynuma doladım.
Beni koltuğa yatırdı, kalkmama izin vermeden üzerime pike örttü. Alnıma öpücük kondurdu.
Emrah'tan
"Ellerine sağlık Duygu."
"Ellerine sağlık fıstık."
"Afiyet olsun." dedi Duygu ve Uzay'ın yanına oturdu.
"Şimdi şöyle güzel ama hızlı bir düğün organize etmeliyiz."
"Ve bekarlığa veda partisi takibi." dedi Duygu. Güzel olabilirdi.
"Aklınla bin yaşa fıstık. Çok iyi fikir şöyle güzel bir eğlence yaparız."
"Nerede katakulli işler orada sen Uzay."
"Sen sus kartlaştın sen. Yaşlısın oğlum anlamazsın." Elimdeki fincanı masaya bıraktım. Duyguya kaydı gözlerim çok güzel gülüyordu.
"Senden sadece bir yaş büyüğüm Uzi."
"Havalar da güzel aslında piknik olarak mı organize etsek bekarlığa veda partisini? Bar köşesinde işimiz ne hem yengem içemez gürültüden rahatsız olur falan."
"Tamamdır o halde. Bizde o iş fıstık." dedi Uzay ve yumruk tokuşturdular.
Bölüm sonu
Tekrar herkese musmutlu bayramlar 🌼🌼
Esra an itibariyle hikayeden çıktı. Buraya ona olan duygularınızı alayım.
Ve bebişlerin cinsiyeti sizce ne olsun? Aklımda var ama fikrinizi merak ediyorum.
Görüş,istek 🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuş Misali (Tamamlandı)
FanficBıktım; hepsinden, her şeyden, zihniyetlerinden... Bunları fotoğraf albümümü incelerken söylüyordum. Sevdiğim şeyi yapacaktım birilerinin bana dayattığı şeyi değil. Özgürlüğümü alacağım ve uçacağım her ne kadar kanadı kırık olsam da kuş misali uçaca...