2 hafta sonra (Beyza'dan)
"Merih! Daha hızlı."
"Aşkım karıştırıyorum işte."
"Dibi tutarsa fena olur benden söylemesi." Merih eliyle 'tamam' işareti yapınca gülümseyerek yanından ayrılıp çileklerime döndüm.
Uzay ve Mine'nin nikahının ardından soluğu İstanbulda almış önce Mine'yi güvenli bir yere yerleştirip güzel bir iş bulmuştuk. Ardından nikahımızı gerçekleştirip tam ekip İtalya'ya sağ salim dönmüştük.
Bugün doktor randevusunda ikizlerimizin cinsiyetini öğrenmiştim ama Merihi içeri almamıştım. Ağzımdan laf almaya çalışıyordu ama yemekte diğerleri ile beraber öğrenmesini istiyordum.
Şimdi de Merih talimatlarımla yemek hazırlamaya çalışıyor bende tezgaha oturmuş çileklerimi mideme gömüyordum.
"Yavrum oldu mu sence bu?"
"Bilmem tadına bakayım." çekmeceden kaşık alıp çorbadan bir kaşık aldı üfleyip bana uzattı.
Yutmamla öksürmem bir oldu. Merih hemen bir bardak su içirdi. Ama ağzımdaki tadın gideceğini düşünmüyorum.
"Bir tanem iyi misin?"
"Hayatım ben sana ne diyeyim? Şekerli çorba denemen mükemmel ötesi. Ben sana ne dedim gri kavanozdaki tuz dedim."
"Tamam işte bu da gri." dedi kavanoza bakarak.
"Hayır aşkım o biraz kırık beyaz diğeri tam gri."
"Kırık beyaz ne ya? Kırık pirinç gibi. Ne fark ediyor ki aynı kapıya varıyor işte." bıkkınlıkla oturduğum yerden kalktım.
"Kocacım şu an tek derdimiz neden kırık beyaz diye bir renk var mı olmalı? Yoksa neredeyse akşam oldu ama elle tutulur bir yemek yok mu olmalı?"
"Tamam ilk elin günahı olmaz hayatım."
Emrah'tan
Tüm sinirimle kapıyı kapattım. Telefonumu sessize alıp koltuğun üzerine fırlattım.
Sabah süpriz yapmak için erkenden hazırlanıp Duygu'nun yanına gitmiştim. Babası ile karşılaşınca şok oldum. Neden geldiğimi sormasıyla önce bir kalakalsam da çabuk toparlayıp oradan geçtiğimi ve bir ihtiyacı olup olmadığını sormak için geldiğimi söylemiştim. Burhan abi 'doğru abisi sayılırsın' demişti. Burukca tebessüm ettim.
İkinci olay sinirlendirmişti beni asıl. Havadan sudan sohbet ederken kapı çaldı. Gelen kişi şu son dönemde Duygu'nun etrafında dönen yavşağın tekiydi. Duyguyla beraber mutfağa geçtiler. Sinirimin tavan yaptığını hissedip müsade isteyip kendimi dışarı atmıştım.
Duygu'nun ayrıldım yalanını söylemesine mi üzülseydim yoksa bir kere daha 'abisi sayılırsın' lafını duymama mı?
Soğuk suyla hızlı bir duş alıp belimdeki havluyla mutfağa indim. Sert bir şeyler iyi gelebilirdi.
Koltuğa oturmuş şişeyi açacakken kapı çaldı. Önce ses vermemeyi yeğlesemde kapı inatla çalıyordu.
"Beynimi siktin be kardeşim! Beynimi siktin." buna benzer bir kaç küçük küfürle kapıyı açtım. Karşımda Duygu'yu görmeyi beklemiyordum.
Beni süzmesiyle sadece havluyla olduğumu hatırladım.
"Ne bu halin?" aklıma sabah olanların gelmesiyle soğukca "Duştan çıktım." dedim. Kapıyı açık bırakıp içeri döndüm. Kalktığım yere oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuş Misali (Tamamlandı)
FanfictionBıktım; hepsinden, her şeyden, zihniyetlerinden... Bunları fotoğraf albümümü incelerken söylüyordum. Sevdiğim şeyi yapacaktım birilerinin bana dayattığı şeyi değil. Özgürlüğümü alacağım ve uçacağım her ne kadar kanadı kırık olsam da kuş misali uçaca...