Emrah'tan
Gün yavaş yavaş ağarmaya başlayınca arabadan inip çevreme bakınmaya karar verdim. Şu lanet telefonun çektiği bir nokta vardır herhalde dimi.
Arkamdan bir çıtırtı duyunca belimdeki silahın emniyetini açtım. Ayak sesleri yükselirken silahımı çıkartıp o yöne doğrulttum.
"Emrah benim." Duygu olduğunu görünce silahı indirdim. Ayağındaki topuklu ayakkabılarla çalıların içinden geldi.
"Sen neden arabadan çıkıyorsun?" Diyerek sesimi yükselttim. "Sen neden çıktın bilmiyorum ama ben seni aramaya çıktım."
"Anımsadığım kadarıyla ana yolda biraz ileride bir akaryakıt istasyonu olmalı ben oraya gideceğim sende arabada uslu uslu oturacaksın tamam mı?"
"Hayır! Korkarım ben dağ başında tek başıma."
"Abartma Duygu. Silah kullanmayı biliyor musun?"
"Tabi canım bilmez miyim boş zamanlarımda mafyacılık oynuyorum."
"Duygu!"
"Ne bağırıyorsun be öküz!" Önce Beyzayla şimdi Duyguyla sınanıyorum cidden.
"O kadar uğraşmak yerine telefon çeken bir nokta bulabiliriz bence hem ayrıca daha güvenli."
Beyza'dan
Merihi sakinleştirmeye çalışıyordum ama bende bir o kadar gergindim. Bir planı da elime yüzüme bulaştırmayayım ya lütfen..
"O ikisi bir boklar karıştırıyor adım gibi eminim adım!"
"Olduğun yerde bir sağa bir sola dönerek onları bulamazsın. Hem Duygu ve Emrah yetişkin insanlar çocuk falan değil! Biraz sakin ol."
"Ya başlarına bir iş geldiyse ikiside benim kardeşim." Eğer başlarına bir iş gelirse kendimi de sorumlu hissederdim. Umarım iyilerdir. Bir şey söylemek yerine Merihe sarılıp başımı göğsüne koydum. Saçıma ufak bir öpücük bıraktığında telefonu çaldı.
"Duygu? Neredesiniz siz!" Telefonu elinden alıp hoparlörü açtım.
"Abi hemen kükreme ya. Biz iyiyiz ama yolda kaldık. Neredeyiz biz?" Emraha sormuştu büyük ihtimal.
"Abi biz sizin kafa dinlediğiniz yerdeki ormanlık yoldaymışız."
"Tamam, tamam geliyorum."
Emrah'tan
"Abim birazdan burada olur ama bizi mahvedecek." Sadece başımı salladım ve omuzlarımdaki Duyguyu sıkıca tutmaya devam ettim. Yarım saattir bu haldeydik ağır olduğu sayılmazdı.
"Emrah beni indirecek misin?"
"Tamam, tamam kusura bakma dalmışım. Hava bozacak gibi hemen arabaya geçelim üşüteceksin." Üzerinde siyah askılı dizinin biraz üstünde biten elbisesi vardı. Ayrıca çok güzel kokuyordu.
"Biz nereden gelmiştik?" Dediğinde gülümsedim. "Merak etme onu biliyorum."
Arabaya dönünce arkadan battaniyeyi aldım ve ona uzattım. "Üzerine ört istersen." Gülümseyerek elimden aldı.
15 dakikadır sessiz sessiz oturuyorduk. Sessizlik aşırı rahatsızdı.
"Duygu bir şey soracağım ama yanlış anlama lütfen."
"Tabiki sorabilirsin."
"Hayatında duygusal anlamda birisi var mı?" Biraz duraksadı cevap vermeyeceğini düşündüm önce ama cevap verdi. "Hayır yok, o tür mevzulara pek inancım da yok. Ayrıca o kişinin önce karşısına abimi alması gerekli olunca evde kaldım gibi. Senin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuş Misali (Tamamlandı)
FanfictionBıktım; hepsinden, her şeyden, zihniyetlerinden... Bunları fotoğraf albümümü incelerken söylüyordum. Sevdiğim şeyi yapacaktım birilerinin bana dayattığı şeyi değil. Özgürlüğümü alacağım ve uçacağım her ne kadar kanadı kırık olsam da kuş misali uçaca...