Bölüm 40 -Hastane-

456 30 17
                                    

Beyza'dan

Duyduklarımdan sonra ayaklarım kitlendi. Bugünün komple bir rüya olması için her şeyimi verirdim...

Gözyaşlarım firar ederken merdiven başına oturdum. Hepsi.. hepsi benim yüzümdendi. Çok sinirlendi, hız yaptı hatta belki alkol aldı.

Beni gören Emrah yanıma koştu.
"Beyza, bırakma kendini."

"H-Hastaneye gidelim. Daha ne bekliyoruz." Dedim hıçkırıklarım arasından.

"Ben gideceğim size de haber alır alm-"

"Bende geliyorum." Dedim ve ayağa fırladım. Dış kapıya yönelirken Duygu ve Burhan amca da geleceklerini söylediler.

"Burhan amcam bak biz size hemen haber vereceğiz tamam mı? Siz  bari heba olmayın orada hem orada durunca elimize hiç bir şey geçmeyecek inanın."

"Olmaz."

"Baba, Emrah haklı. Sabah gideriz hastaneye hem dedem babaannem var onları yalnız mı bırakalım?" Onlar dönünce bizde Emrah'ın arabasına geçtik.

"Hepsi... hepsi benim yüzümden. O sinirle gitmesine izin vermeyecektim."

"Beyza hiçbir şey senin yüzünden değil." Cebime sıkıştırdığım telefon sesiyle telefonumu çıkarttım. Hakan abi arıyordu haberler ne çabuk yayılmış.

"E-Efendim abi?"

"Beyza haberler doğru mu?" Dedi neredeyse ağlayacak bir ses tonuyla.

"Malesef..."

"Tamam ben en yakın zamanda oraya geliyorum durumu nasıl peki?"

"Bilmiyorum."

"Tamam, tamam hemen kendini bırakma. Merih güçlüdür, bunu da atlatacak."

"İnşallah abi." Dedikten sonra telefonum kapandı. Şarjım bitmişti. Telefonumu torpidoya attım. Hastaneye gelmiştik zaten.

Merihi kaybetme düşüncesi bile korkunçtu. Benim ondan başka kimsem yoktu...

"Beyza bırakma kendini iki canlısın sen. Hem ben eminim Merih'in iyi olduğundan." Emrah'ın söylediklerine başımı sallayarak yanıt verebildim sadece.

Emrah, Merihin nerede olduğunu sorarken algıladığım tek kelime "yoğun bakımda." oldu.

Hızla ayağa kalktım. "Hani iyiydi.. hani iyiydi!" Masanın üzerindeki evrakları dağıttım. Emrah kollarımı sıkıca tuttu. Kulağıma sakin olmamı fısıldıyordu. Bağıramıyordum bile sadece ağlıyordum.

......

Gözlerimi açtığımda tepemde dikilen Sinem ablayı gördüm. Ne olduğunu yenice anımsıyordum. Sinir krizi geçiriyordum ve sakinleştirici yapmışlardı.

"Beyza, iyi misin?"

"Merih nasıl? Beni ona götür Sinem abla lütfen."

Sinem abla sandalyeyi çekip yanıma oturdu ve elimi tuttu. Kötü haberi vermesinden korkuyordum.

"Bak biraz daha uzan dinlen hem sen iki canlısın iki lokma bir şey ye."

"İstemiyorum. Merihi görmek istiyorum sadece. Yoksa kötü bir şey mi oldu?"

"Hayır, hayır aklına kötü şeyler getirme. Ama seninde dinlenmen gerek."

Bana sanki öz ablammış gibi yaklaşıyordu. Gözlerim istemsizce yaşardı. Sarıldığında gözyaşlarım sağ omzunu ıslatmaya başladı.

Duygu'nun sertçe odaya girmesiyle birbirimizden ayrıldık. "Hepsi senin yüzünden!" Dedi Duygu ağlamamaya çalışarak. Haklıydı..

Duygu'nun peşinden Emrah girdi. "Duygu ne yaptığını sanıyorsun!"

Kuş Misali  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin