Bölüm 53 -Testi-

384 27 10
                                    

Beyza'dan

Kahvaltıda Merih bir andan ağzıma bir şeyler tıkarken Uzay elindeki kağıttan bir şey okuyordu. Dinleyen olduğunu pek söyleyemem ama.

"Eee enişte biraz maceralara açılır  mıyız? Bungee jumping yapalım diyorum tabi sen korkuyorum dersen bilemem yani." dedi. Merih bir şey demeden araya girdim.

"O hangisi oluyordu?" dedim çayımdan bir yudum alarak.

"Ayağa ip bağlayıp kanyondan aşağı mükemmel değil mi?" dedi Uzay gülerek.

"Asla olmaz! Ben çocuklarımın babasının hayatını kıytırık bir ipe bağlayamam. Merih öyle bir şey yapmaya kalkış hele seni mahvederim!" dedim parmağımı sallayarak. Elimi tutup dudaklarına götürdü.

"Tamam güzelim, canıma susamadım ayrıca."

"Aman be hanımcı bir de demir adam diyoruz utan be utan! Hakan abicim sen ne dersin?"

"Uzay bizden sana adam çıkmaz kardeşim. Kendini nereden atacaksan buyur kapı." dedi Hakan abi.

"Hanımköylüler sizi. Benim Emrah kankam var size mi kaldım be!"

"Başıma nereden iş alırım diye uğraşıyorsun yeminle ya. Evlen de kurtulalım." dedim ardından Merih'in uzattığı ekmekten bir ısırık aldım.

"Evlilik falan bana göre değil be usta. İş ciddiye bindiği an beni bir afakanlar basıyor." dediğinde hepimiz gülüştük.

"Uzi hadi kalk erkek erkeğe biraz etrafı gezelim." dedi Emrah ve birlikte ayaklandılar.

Emrah'tan

Çevre köylerden rastgele birisine doğru sürdük. Yol boyu havadan sudan sohbet ettik.

"Uzi ben sana bir şey anlatacağım." dedim sıkıntıyla.

"Sende iki üç gündür bir boklar var ama hayırdır hadi bakalım."

"Ben Duygu'ya aşığım."

"Başka Duygu değil mi kardeşim? Eniştemin kardeşi olan değil."

"Ta kendisi. Hatta birkaç kez onu öptüm. Buraya gelmeden önce sevdiğimi söyledim." elini omzuma  koydu.

"Ah Emrah'ım iyi çocuktun hoş çocuktun. Lakin bir kusurun vardı çok yanlış kişiye aşık oldun." dedi sonunda da kahkaha atarak. Kafasına  vurdum hafifçe.

"Oğlum gülme lan ben ciddiyim. Bir kere daha şansımı deneyeceğim. Bence naz yapıyor."

"Merih seni öldürecek. O hapise, sen mezara, yeğenlerim babasız büyüyecek."

"Ağzını hayra aç gerizekalı. Hem bence o kadar sert davranmaz sonuçta aşkın sevginin ne olduğunu biliyor."

"Söz konusu kız kardeşi başta sağlam bir dayak yiyeceksin benden demesi." haklı olduğunu biliyordum. Ben her şeye hazırdım.

"Elimi bile kaldırmam. Çünkü haklı vurmakta alır sinirini sonra adam akıllı konuşuruz."

"Ne diyeyim kardeşim Allah yardımcın olsun. Hallederiz ama takma kafaya."

Elimi saçlarımın içinden geçirip etrafa bakındım. Dere kenarındaki dilek ağacını görünce gülümsedim.

"Bir ağaca ip bağlanınca istediğin olacağına inanan birisi değilsindir inşallah."

"Sanane lan milletin inancından." dedim ve oraya çevirdim adımlarımı. Uzay bıkkınlıkla peşimden geldi.

Dala ne bağlayabileceğimi düşünürken tahminim 20 yaşında bir kız yanıma geldi. Elindeki bezi uzattı.

"Teşekkür ederim." dedim elindeki bezi aldıktan sonra. Elini uzattı "Helin." diyerek uzattığı eli sıktım adımı söyleyerek.

Uzay arkamdan dürttü. Kulağıma doğru fısıldadı. "Radar var dikkat." dediğini sorgularken az ileride oturan yengemleri ve Duygu'yu gördüm. Duygu buraya bakıyordu. Kıskanmış mıydı o?

"Helin bir şey sorabilir miyim?" dedim gülümseyerek. Başını sallayınca devam ettim. "Dileklerin tuttuğu oldu mu hiç?" dedim elimdeki bez parçasını göstererek.

"Onu bilemem ama dua ve sabırla olmayacak şey yok bence." dedi haklıydı. Bir kadının seslenmesi ile hızlıca yanımızdan uzaklaştı.

"Kızla azıcık daha konuşsan Duygu sinirden kızı gebertecekti abartmıyorum. O nasıl bakıştır be." dediği şeyle gülümsedim. Dileğimi dileyip bez parçasını dala bağladım.

Arkamı dönemle üzerime doğru gelen futbol topunu görmem bir oldu. Dereye düşecekken topu yakaladım.

"Abi özür dileriz."

"Önemli değil aslan parçası adam lazım mı?" dedim içtenlikle.

"Tabi abi buyurun."

"Hadi bakalım Uzi iyi olan kazansın." dedim topu üzerine atarak.

Beyza'dan

"Duygu sen nereye bakıyorsun sinirli sinirli canım?"

"Gözüm dalmış yenge." baktığı yönde Emrah'ın bir kızla konuştuğunu görünce gülümsedim. Yarım kalan işi bitirme vaktiydi.

Konuyu deşecekken Merih ve Hakan abi yanımıza geldi. "Keyifler nasıl hanımlar?" dedi Hakan abi, eşinin yanına oturarak. Merih, Duygu ve benim arama oturdu. Kolunu omzuma attı.

"İyiyiz."

"Ediyle bücü nerede? Başlarına bir iş almadan gelseler iyiydi." dedi Merih.

"İleride çocuklarla top oynuyorlardı en son. Hem en fazla ne olabilir ki? Kazık kadar adamlar."

"Öyle güzelimde şuraya kafa dinlemeye geldik iş alıp dönmeyelim."

"Merih sen onu bunu bırakta. Yayladan iki ev alır mıyız? Yazlık mis gibi bak hayal et sezon bitmiş, hep beraber geliyoruz, çocuklar oyunlar oynarken mis gibi esen yaylada mangal yapıyoruz." Hakan abi ballandıra ballandıra anlattı. Aslında kulağa güzel geliyordu.

"Sen erken başladın emeklilik hayali kurmaya abim. Daha gençsin bakalım, sen bize lazımsın." dedi Merih gülerek.

Emrah'tan

Yorulunca kendimi yere bıraktım. Uzay da yanıma attı kendini.

"Abi siz yukarı çardağa çıkın bizde size soğuk bir şeyler getirelim."

"Eyvallah Gökhan."

Çardakta soluklanırken bir kız çocuğu yanımıza geldi. Elinde silah vardı.

"Abi şu evin çatısındaki testiyi vurabilir misin?" dedi Uzay'a uzatarak silahı.

"Ne var be vururum."

"Oğlum saçmalama sana ne milletin damındaki testiden."

"Bir şey olmaz be. Aynısından alırız. Hangi evdi abicim?"

Kız çocuğu evi işaret etti. O an aklıma geldi o testilerin ne için konulduğu ama çok geçti.

"Hayırlı olsun enişte!"

Bölüm sonu

O testilerin ne amaca yaradığını bilen olayı anladı diğerleri meraklı.

Sizce bundan sonra ne olacak?

Kitap hakkında şimdiye kadar olan düşüncelerinizi şuraya bırakırsanız sevinirim

Görüş, istek 🍀

Kuş Misali  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin