Beyza'dan
Tüm takım iyi dileklerde bulunmuştu şimdi de oturmuş hasret gideriyorlardı. Tam bir aile ortamı...
Bugünkü paylaşımları yaptıktan sonra ilk gün için yapılacak fazla işim yoktu. Şenol hocaya, eczaneye gideceğimi söyleyip çıktım.
Annemin yanına gidecektim... artık rüyalarıma bile girmiyordu ve ben yavaş yavaş sesini kokusunu bakışlarını unutmaya başlıyordum. Hiç bir şey kalmamıştı ondan geriye bir dublex ev hariç o da boştu zaten. Babam anneme ait her şeyi yok etmişti beni de içten içe bitirmişti.
Çiçekçiden papatya aldım. Papatyalara bakınca aklımda eski annemli mutlu günlerim geldi. Papatyalardan bana taç yapardı ben hepsini bir kutuya koymuştum tabiki kurumuştu ama hiç birini atmamıştım babam onu da benden alana kadar. Özür dilerim anne... ne seni yaşatabildim ne senin anılarını.
Mezarının başına gelince üzerimin kirlenmesini umursamadan yanına uzandım.
"Anne lütfen beni de yanına al artık lütfen. Hem neden artık rüyalarıma girmiyorsun? Kırgın mısın bana? Özür dilerim anne seni yaşatamadım anılarını yaşatamadım. Ama lütfen güzel yüzünü benden en azından rüyamda esirgeme çünkü seni unutuyor gibi oluyorum çok korkuyorum seni unutmaktan. Nolur rüyama gel saçlarımı okşa kelebeğim de bana lütfen."
Aklıma annemi kaybettiğim gün geldi.
[8 Yıl Önce]
Annemle babamın bağırışma sesleri geliyordu. Odamdan çıkarsam babam bana da bağırırdı. Sakladığım yerden küçük çantayı çıkardım ne mi vardı içinde? Ağrı kesici, yara bandı, pamuk gibi gibi eşyalar annemin yaralarını sarmak için bekliyordum. Annemin sesini duydum.
"Beyzayı alıp gidiyorum sende ne halin varsa gör be adam!" Sonra da annemin çığlığı "Bırak beni! Yardım edin!" korkuyla annemin kendi elleriyle ördüğü bebeğe sarıldım.
"Allahım nolur bitsin nolur bitsin..." defalarca kez aynı cümleyi tekrarladım. Sonra sesler kesildi ve çıkış kapısı sertçe çarpıldı. Çantayı alıp yavaşça koridora çıktım. Annem uzun merdivenlerin sonunda yatıyordu. Yanına indim.
"Anne hadi kalk babam gitti. Yaralarını ben saracağım hadi kalk." En ufak bir ses yoktu. "Anne bak burda yatamazsın. Yaralarını sarayım bende seninle birlikte uyurum lütfen kalk." Artık ağlamaya başlamıştım. Annemin buz kesen yanaklarına öpücük kondurdum. Sonrasını pek hatırlamıyorum ama artık benim bir annem yoktu.
Telefonumun sesiyle kalktım. Soluklanıp telefonu açtım kim olduğuna bakmadan. "Efendim?"
"Beyza neredesin?" Ekrana baktığımda arayanın Merih olduğunu gördüm.
"Dışarıdayım."
"Sen ağlıyor musun?" O kadar belli ediyor muydum? Kahretsin.
"Annemi ziyaret ettim."
"Anladım. Kendine dikkat et."
"Birazdan gelirim zaten." Dedim ve telefonu kapattım. Gözlerimi silip ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuş Misali (Tamamlandı)
FanfictionBıktım; hepsinden, her şeyden, zihniyetlerinden... Bunları fotoğraf albümümü incelerken söylüyordum. Sevdiğim şeyi yapacaktım birilerinin bana dayattığı şeyi değil. Özgürlüğümü alacağım ve uçacağım her ne kadar kanadı kırık olsam da kuş misali uçaca...