"Şşşş Eylem kaldır başını kızım sıradan! Arkadaşınızı uyandırın bakalım." Uykulu gözlerimi ovuşturarak kalktım yerimden, her zamanki gibi tarih dersinde uyuya kalmıştım. "Kızım dersi dinlemeyeceksen ne diye geliyorsun okula, ben burada eşek başı mıyım?"
Sessizce oflayıp bir kez daha gözlerimi ovuşturdum. "Hocam devamsızlığım yok ne yapayım". Çok sevgili tarih öğretmenim onaylamaz biçimde başını salladıktan sonra yine bana yöneldi. "Uluğoğulları hükümdarı Artun Emir Han'ı işliyorduk biz de. Tam Zalatunlular'la yaptıkları savaşta kalmıştık."
Kadın cümlesini kurarken esnedim. Bahsettiği şeyler hakkında hiçbir fikrim yoktu. Yüzüme boş boş bakmaya devam edince istemsizce "Eeee?" dediğimde bir kez daha küçümseyici bakışlarını gezdirdi üzerimde. "Herhangi bir bilgin var mı bu konuda Eylem yoksa tarih bilgin en fazla 3 gün önceye mi gidiyor?"
Kadının ses tonu yükselince hemen kendime gelip telaşla kitabıma baktım ama konudan alakasız bir sayfa açıktı. Halime acıyan sıra arkadaşım kendi kitabını bana doğru ittirince okumaya başladım. "Şey...hocam Zalatunlular hükümdarı Buğra Şah'la Artun Emir Han çocukluk arkadaşıymış."
Okuduklarım doğru mu diye bir kez daha tekrar baktım her an bir şey saçmalayabilirdim. "Devam et!" kadının otoriter sesiyle okumaya devam ettim "Ancak arkadaşlıkları uzun sürmemiş. Aralarındaki muhabbete güvenen Buğra Şah saraydan Artun Emir Han'ın yandaşı olan birkaç kişiyle iş birliği yapıp hükümdarın canına kastetmiş. Rivayete göre her yıl düzenlenen musiki festivalinde kendi yetiştirdiği bir adamı, özel olarak yaptırdığı yakut işlemeli hançerle beraber saraya sokmuş ve Artun Emir Han'ı öldürtmeyi planlamıştır. Ancak son anda sinsi plan fark edilmiş ve Buğra Şahın da foyası ortaya çıkmıştır. Bir şekilde saraydan kaçmayı başaran Buğra Şah, Zalatun Hükümdarlığına döndükten sonra Uluğoğullarıyla yıllar boyu sürecek savaşları resmen başlamıştır."
Kadın dediklerimden memnun kalmış bir şekilde beni onayladıktan sonra dersi anlatmaya devam etti bense tekrar kafamı sıraya gömüp rüyalar alemine hızlı bir dönüş yaptım.
On beş Yaşındaki Eylem'in okulda yaşadıklarını hatırlarken bir yandan da karşımdaki kadına şaşkınlıkla bakıyordum. Derslerimi daha iyi dinlesem ne olurdu ki? Kamu spotu 'DERSLERDE UYUMAYIN!'
"Ne...Nasıl yani, Artun Han'ın kız kardeşi misiniz?" ağzım bir karış yüzüne bakıyordum karşımdaki genç kızın. "Neye şaşırdın bu kadar? Her neyse benimle öyle herkesle konuşabileceğin gibi konuşamayacağını anlamışsındır sanırım artık. Şimdi rahat bırak beni." Sert bir dille konuştuğunda cevap bile verememiştim hala şok içindeydim. Tarihin yazmadığı bir kız kardeş, üstelik Artun Emir Han'ın baş düşmanın nişanlısı! Sabah Eray Paşayla konuştukları aklıma gelince olay iyice içinden çıkılmaz hale gelmişti bir an önce gidip defterime not almalıydım. Ben gitmeden önce kadına selam verip geri geri yürürken karşıdan başka bir kız bize yaklaştı. Elinde bir beze sarılıp bağlanmış ne olduğunu anlayamadığım bir şey vardı sadece açıkta kalmış tarafından parlayan kırmızı bir taş görüyordum. "Sultanım bu size geldi, Zalatun Devleti elçisi getirdiler bir de mektup var buyurun." Canpare Hatun'un yüzü aydınlanmıştı. Kutuyu alıp bir daha yüzüme bakmadan odasına girdi.
Ardımdaki muhafızlarla beraber hızla koridorda ilerliyordum kelimenin tam anlamıyla kafayı yemek üzereydim. Canpare Hatun'un Eray Paşayla olan konuşmaları geçti o an aklımdan. Abime yaptıklarından bıktım demişti, bu adamdan neden kurtulamıyoruz demişti. İyi de kimden bahsediyordu, kimden kurtulmak istiyordu, kim abisine zarar veriyordu? Eray Paşayla beraber Artun Emir Han'ı mı korumaya çalışıyorlardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynanın Diğer Tarafındakiler
Historical FictionÜniversite öğrencisi Eylem; bol bol gezmeyi, kahkahalarla gülmeyi ve kelebekleri fazlasıyla severken, kitaplardan, yalnızlıktan ve ciddi olan her konudan nefret ederdi. Tarih bölümü öğrencisi olan erkek arkadaşının ısrarıyla bir 17.yüzyıl hükümdarın...