Selamlar, Aynanın Diğer Tarafındakiler için zaman ayırıp kapak yapan iremasci0818'e çok teşekkür ederim. Ben çok beğendim umarım siz de beğenmişsinizdir.
İyi okumalar...
18 yaşındayken üniversite sınavına girdim, fena da olmayan bir puan aldım hatta. Sınav sonuçları açıklandıktan sonra annemle babama gidip ben fizik okuyacağım dediğimde yüzlerinin nasıl düştüğünü hatırlıyorum. Annem demişti ki "Fizik okuyup da ne yapacaksın, Türkiye'de yaşıyoruz. Fizik okuyarak karnını nasıl doyuracaksın?" Sonra babam da eklemişti. "Fizik sana ne katabilir?" omuz silkmiştim. Fizik bana ne katabilir bilmiyordum, fizik okumak karnımı doyurur mu o konuda da bir fikrim yoktu. Tek bildiğim fizikle uğraşmaktan zevk aldığımdı. Diğer dersleri çalışırken sinir krizi geçirir, sınav akşamları bunları öğrenmek istemiyorum diye yastığımı yumruklardım. Ama fizik çalışmaya geldiğinde paşa paşa sandalyeme oturur dünyanın en önemli şeyini yapıyormuş gibi saatlerce atış soruları çözer, manyetizmadan girer dalgalardan çıkardım. Zevk verirdi bunlar bana. O yüzden ailemi dinlemedim ve gerçekten de iyi bir üniversitede fizik eğitimi almaya başladım.
Yıllar önce babamın sorduğu "Fizik sana ne katabilir?" sorusunun cevabını ise okulda bulamamıştım. Bugüne nasipmiş diye düşündüm. Fiziğin bana ne kattığını işte şimdi anlamıştım. 'Problem çözme yeteneği.' Önümde bir sorun var çözebilmek için yapabileceklerim sınırlı. Çıkışlar tuzaklarla dolu ama bu sefer kontrollü deney yapma şansım yok. Tek hamlede çözeceğim ya da yok olacağız. Grafik kafamda. Başarısızlık da ihtimal dahilinde ama yine de yapacağım.
Eray Paşa ölmeli mi? Şimdi mi ölmeli? Hiçbir şeyi değiştirmezdi ki şuan ölüp ölmemesi. Ben Eray Paşa'nın ne zaman ve nasıl öldüğünü bilmiyordum. Problemimin ilk olası çözümünde Eray Paşa'yı ölüme terk etmem gerekirdi. Genç yaşında öldüğü söylenen bu soylu kişinin şuan ölmesi bildiğim tarihi değiştirmezdi. İkinci çözümümde ise ne yapıp ne edip onu kurtaracaktım. Yine bir şey değişmezdi tarihte. Çünkü ben Eray Paşa, Leydi Elanor tarafından öldürüldü diye bir şey de okumamıştım. Tarih bendim, tarih benim etrafımda şekillenecekti ve ben ne istersem o olacaktı. O yüzden derin bir nefes aldım ve bir bilgisayar gibi düşünmeye niyetlendim. Gözlerimden akan yaşları ve kalbimdeki sızıyı bir kenara bırakarak sadece önümdeki problemi çözmeye odaklandım.
"Bunların hepsi bittiğinde yemin ederim canını almam için bana yalvaracaksın." Artun Emir Han'ın direkt Buğra Şah'ı hedef alan cümlesi içimi titretti. Yapardı. Bugünkü zafiyeti bir daha olmayacaktı. İsterse Buğra Şah'ı da Elanor'u da mahvederdi. Kendi canı pahasına bunu yapardı. Hele Eray Paşa'ya bir şey olursa taş üstünde taş bırakmazdı. Bu yoldaki en büyük yardımcısı da ben olurdum. Henüz sırası değildi ama. Öncelikle bu problemi çözecektim.
Odadaki herkeste gezdirdim gözlerimi. Ben, Artun emir Han, Eray Paşa, Elanor, Buğra Şah ve Eftelya. Eray Paşa ve Eftelya bedenen odada olsalardı ruhen çoktan başka evrenlere geçmişlerdi o yüzden onları boş verdim. Dört kişiydik. İkiye iki. Bana en yakın kişi Artun Han'dı. Sadece sırtını görebiliyordum bulunduğum yerden, yaklaşık 5 metre önümdeydi onun sağ çaprazında Buğra Şah ve Eftelya sol çaprazındaysa Eray Paşa ve Elanor vardı. Hiçbiri bulunduğum konumdan beni göremezdi ancak odada çok fazla eşya yoktu yanlış attığım tek adım daha büyük bir felakete neden olurdu.
Yutkundum sertçe. Terliyor muydum göz yaşlarım mı akıyordu hala emin değildim. Elimdeki sivri uçlu ayna parçasına baktım eğer Artun Han Buğra Şah'ı halledebilirse ben de bu sivri ucu Elanor'da kullanabilirdim. İri yarı bir kız değildi ayrıca hiç beklemediği anda saldıracaktım Eray Paşa'da azıcık yardımcı olsa onu çok rahat alt ederdim. Artun han konusundaysa hiç şüphem yoktu. Buğra Şah'tan en az on santim uzundu. Ortamdaki karmaşada bir şekilde beklenmedik saldırıyla sarsılan Buğra Şah'ı yere sererdi. Riskliydi tamam özellikle konu bensem biraz daha zorlaşıyordu işler. Hiç doğru düzgün kavga etmemiştim, Beceremezdim de sevmezdim de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynanın Diğer Tarafındakiler
Historical FictionÜniversite öğrencisi Eylem; bol bol gezmeyi, kahkahalarla gülmeyi ve kelebekleri fazlasıyla severken, kitaplardan, yalnızlıktan ve ciddi olan her konudan nefret ederdi. Tarih bölümü öğrencisi olan erkek arkadaşının ısrarıyla bir 17.yüzyıl hükümdarın...