"Benim canım sizin emirlerinizin yanında hiçbir şey."

4.8K 463 174
                                    


İyi okumalar, bir önceki bölümün bildirimi herkese gitmemiş lütfen okumadıysanız ilk o bölümü okuyun.

Kıskançlık çok güçlü bir duyguydu. İnsanın aklını fikrini durduran, mantıklı düşünmesine engel olan, öfkeden bile daha güçlü bir duygu. Ben hiçbir zaman kıskanç biri olmadım. Hayatı fazla ciddiye almadığımdandı muhtemelen. Benden güzelini, benden zekisini, benden güçlüsünü kıskanmadım hiç. Ya da annem açık açık abimi daha çok severdi mesela ama ben onu da kıskanmadım. Bana verilenlere şükredip yerime oturdum. Fazla sevgi için ağlayacak halim yoktu. Herkes hak ettiğini alırdı bu hayatta. En azından şuana kadar düşündüğüm buydu.

Bu aralar etrafımda çok fazla kıskançlık kokusu vardı. Haremden çıkıp kendi odama doğru yürürken bunu düşünüyordum. Kadınlar bana küçümseyici ve kıskanç bakışlar atıyorlardı ve bundan hoşlanmamıştım. Şimdiye kadar pek göze batan biri olmadığım için kıskanılmak duygusu da uzaktı bana. Saçma sapan kıskançlık krizlerine giren birkaç erkek arkadaşım olmuştu ama hemen kapının önüne koymuştum onları. Aptalca tripleri çekemezdim hiç.

Hızla bir an önce bulunduğum ortamı terk edecekken bir kadın önümde durdu. Boyu benden uzundu yaşı da daha büyük gibiydi. Kahverengi dalgalı saçları vardı. Kendini beğenmiş bakışları rahatsız ediciydi. "Eylem Sultan sizi haremde görmek ne büyük onur. Yoksa Artun Han sizi de mi bir süre misafir ettikten sonra haremde yaşamaya yolladı. Eğer öyleyse memnuniyetle kabul ederiz sizi." Sesi dalga geçer gibiydi. Ayrıca 'sizi de' demişti. Demek Artun Han önceden birlikte yaşadığı birini sonradan hareme göndermişti. Doğru mu anlamıştım? Ne çok bilmediğim şey vardı.

Bozuntuya vermeden duruşumu düzeltip kaşlarımı çattım. "Sen de kimsin?" sinsi gülümsemesini silmeden cevap verdi. "Ben Gülbahar Hatun. Haremden görevli kişilerden biriyim. Tanışmak nasip olmadı. Artun Han sizi haremden uzak tutmak istediler. Daha önce de yaşadık bunu tabii sonra haremde bir kişilik daha boşluk açmak durumunda kaldık." Artun Han'ın değer verdiği bir kadın mı vardı? Tarihte okumamıştım. Gerçi evlendiği yazıyordu ama hiç kim acaba diye kafa da yormamıştım. Bahsettiği kişi Artun Han'ın ileride evleneceği kadın olabilir miydi?

Düşüncelerimi sonraya saklayıp yüzüne dik dik baktım. "Sen benim nerede kalacağım hakkında endişelenme. Biz Artun Han'la hallederiz onu aramızda. Anlarsın ya." Göz kırpıp yanından uzaklaştım. Şu sarayda bir tane sevilesi kadın neden yoktu?

Akşam üstü yemeğin yapılacağı salona gidip biraz inceledim. Balkonlardan masanın hangi köşesinin daha iyi gözlemleyebilirim diye planlayıp kuracağımız sistemi düşündüm. Bir şekilde bu adamı izlemeliydim. İçimdeki his beni korkutuyordu. Gerim gerim gerilmiştim gün boyu. Banyo yapıp kendimi yatağıma attığımda kafam yine kazan gibiydi. Eskiden bana sorulsa geçmişte internet ve dizilerim olmadan asla zaman geçiremeyeceğimi düşünürdüm ama öyle olmamıştı. Hayatımın kendisi bir diziye dönüşmüştü. Saçma sapan düşünceler içinde yüzerken uyuya kaldım.

Odamın kapısı çalındığında her sabah kahvaltımı getiren kızın geldiğini düşünmüştüm ama içeri giren Rukiye ile yatağımdan kalktım. "Günaydın Sultanım." Gülümseyen ifadesine zar zor açtığım gözlerim ve kurumuş dudaklarımla karşılık verdim. "Günaydın çiçeğim. Ben bir elimi yüzümü yıkayıp geliyorum sen otur."

 İşimi hallettikten sonra odamda ayrılan giyinme kısmına geçtim ve gri salaş elbiseyi üzerime geçirip saçlarımı at kuyruğu yaptım. O an aklıma daha önce gelmemiş bir şey takıldı. Son öğrendiklerimden sonra sanki kafamda başka bir bölüm açılmıştı.

Odam ben buraya taşındığımda dayalı döşeliydi. Daha önceden kimin kaldığını düşünmemiştim. Dolabımda çoğu bana uzun gelen bir sürü kıyafet vardı hepsi terzinin elinden geçmek zorunda kalmıştı. Acaba haremde bahsedilen daha önceden Artun Emir Han'la yaşadığı söylenilen kişi benim odamda mı kalıyordu? Bu düşünce beni inanılmaz rahatsız etmişti.

Aynanın Diğer TarafındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin