"Halley Kuyrukluyıldızı"

7.3K 622 93
                                    

Selamlaaaar, umarım bölümü beğenirsiniz dostlar yorumlarınızı bekliyoruuum 💙

İnsanlık var olduğu ilk günden beri yıldızları izlemiş. Gökyüzünde asılı duran pırlantalar tabii ki nerden geldiğimizi bilmediğimiz şu evrende ilgimizi çekecekti. Nasıl parlıyorlardı, neden ışık yayıyorlardı? Yukarıda daha ne kadar yıldız vardı? Gerçekten bize geleceği mi söylerdi yıldızlar? Ya da çok çok çok yükseğe çıkarsak onlara ulaşabilir miydik? İşte insanlar yıllarca bu sorulara cevap aradı aynı şuan sarayın çatısında yıldızları izleyen Alp Han'ın inatla yaptığı gibi.

Yıldızların nasıl ve neden ışık saçtığını anlamaya çalışıyordu ama yemin ederim işin o kadar başındaydılar ki baygınlık geçirecektim birazdan. Şeytan diyordu anlat ışığın dalga ve tanecik boyutunu, yıldızın çekirdeğindeki füzyon tepkimelerini, nükleer enerjiyi, radyasyonu. Çünkü gerçekten yanımdaki çocuk saçma sapan şeyler uyduruyor ve bunları çok mantıklı buluyordu. Ama sustum. İnsanoğlu bu süreçlerden geçmek zorundaydı sonuçta. Bilim buydu kademeli ilerlerdi her şey. O yüzden dediği şeylere bazen kendimce yorum yapıp bazen kahkaha atıp bazen de onu onaylayarak zaman geçiriyordum.

Yapacak daha iyi bir şeyim yoktu Mustafa'yla malum konuşmayı yapalı iki gün olmuştu o günden beri ben arada saçma bahanelerle mutfağa inip onu izliyordum arada o Alp Han'ın odasına geliyor kısa da olsa görüşüyorduk. Her ne kadar burada tehlikede olduğunu düşünüp sürekli huzursuz hissetsem de bir yandan burada oluşu beni inanılmaz rahatlatıyordu. Beni anlıyordu, bana güveniyordu ve kendince beni korumaya çalışıyordu. Herkesin diken üstünde olduğu ve günde yirmi tane ölüm tehdidi aldığım bu sarayda Mustafa gibi birinin yanımda olması benim için çok değerliğiydi.

"Uçan yıldız geçeli tam yirmi bir gün oldu bugün." Alp Han'ın iç çekişiyle ona döndüm. Ben geçmişe döneli de tam yirmi bir gün olmuştu. "Ne yıldızından bahsediyorsun?" şakınca yüzüme baktı. "Nasıl yani uçan yıldızı bilmiyor musun, izlemedin mi üzerimizden geçtiği gün? Herkes onu konuştu." Hala neyi kastettiğini anlamıyordum. Ben boş boş bakınca başını senden bir halt olmaz dercesine iki yana sallayıp konuşmaya devam etti. 

"Büyük uçan yıldız, başka memleketlerde ne denir bilmem. Dünyamızı bazen ziyaret eder. Ecnebilere hep uğursuzluk getirmiş savaş, hastalık getirmiş. Ama derler ki büyüklerimiz Türklere getirdiği şey şansmış. O yüzden tüm Türk devletleri çok mutluydu geldiği gün. Ecnebilerse korkudan günlerce bitmeyen dualara başladılar. Tabii Artun Han bunların saçmalık olduğunu düşünüyor. Bir yıldız bize şans ya da savaş getiremezmiş öyle der hep." Ağzım açık çocuğu dinledim. Kafamda parçaları birleştirdim.

"Oha Halley'in kuyruklu yıldızını diyorsun, oha!" diye bağırdım aniden demek Halleyin kuyruklu yıldızıyla aynı gün gelmiştim dünyaya. Kafamdan basit bir hesaplama yaptım ve yerimden aniden fırlayıp konuştum "Oha 1682'deyiz." 

Yıllarca gökyüzünü gözlemleyen herkes için çok büyük bir işaret ve sembol olmuştu bu kuyrukluyıldız. Hakkında türlü hurafeler vardı. Kimi dünyanın sonunu getireceğine, kimi zamanda yolculuk yaptırdığına, kimi felaketler doğuracağını söylerdi. Benim içinse hep görmeyi istediğim ama dünyaya en erken 2060 yılında gelebilecek özel bir yıldızdı. Alp Han neden bu kadar şaşırdığımı anlamaya çalışırken ben hala bilim kurgu filmlerinin vazgeçilmez yıldızıyla benim buraya geliş tarihimin çakışmasına mantıklı bir neden bulmaya çalışıyordum. Her şeyi mantıklı bir noktaya çekmeye çalıştıkça işler daha da birbirine giriyordu. Allah'ım hadi geçmişe yolladın bari fizik falan değil de psikoloji öğrencisi olsaydım. Yemin ederim daha çok yararım olurdu hem deli deli davranan Artun Han'ın ve duygusuz nevale Eray Paşanın hareketlerini anlar yüksek lisans tezimi bile burada yazardım!

Aynanın Diğer TarafındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin