"Artun'un Eray'ı."

4.8K 495 262
                                    

Lütfen dün attığım bölümü okumadıysanız ilk onu okuyun. Yorumlarınız bekliyorum <3


İlk kez gördüğünüz birini daha önceden görmüş gibi hissetiniz mi hiç? Bakışlarında bir tanıdıklık vardır, aklınızın ucuna kadar gelir de bir türlü tutamazsınız o ucu. Nerede gördüm ya da gördüm mü soruları döner durur kafanızda.

Bana da arada olurdu ama hiç bu denli şiddetli hissetmemiştim. Gözlerine daldığım adamı nereden tanıdığımda muammaydı. Lisede sınıfımızda tarot kartlarıyla uğraşan, burçlardan anlayan, her fırsatta fal bakan bir kız vardı. Bir keresinde bana bazı insanlarla geçmiş yaşamlarımızda tanıştığımızı söylemişti. Bazı insanları geçmişteki hayatımızda tanırmışız, önceki hayatımızda bu insanlarla aramızdaki dava kapanmamışsa bu kişiler bizi sonraki yaşamımızda da bulurmuş. Tabii ben söylediği bu saçmalığa kahkaha atmıştım. Geçmiş yaşam denen bir zırvalık yoktu. İçinde bulunduğun durum düşünülürse ironik konuştuğumu düşünebilirdi ama zamanda yolculuk ve geçmiş yaşam birbirinden çok farklı iki kavramdı. Bilimsel olarak zamanda yolculuk yapılabilirdi. Ama geçmiş yaşamlar tamamen uydurma masallardı.

Daha mantıklı bir şey olmalıydı mesela daha buraya düştüğüm ilk günlerde tanıştığım ressam aylar sonra tekrar karşıma çıkmıştı. Bu adamı da belki ilk geldiğim günlerde görmüştüm. Ama sıradan biri değildi ki koskoca bir hükümdarı sokakta yürürken görebilir miydim? Eh Artun Han'ı sokakta yürürken görmüştüm. Ya da acaba yıllarca gördüğüm tarih derslerinden dolayı mı bir tanıdıklık hissediyordum?

Alkış seslerini duyunca gözlerimi Buğra Şah'tan çekip balkonun demirliklerinden kapıya baktım. Eray Paşa ve koluna girmiş Leydi Elanor herkese selam vererek yerlerine ilerliyordu. Eray Paşanın üzerinde mürdüm rengi bir pantolon ve yine aynı renk boyun kısmı ipliklerle bağlanmış geniş bir gömlek vardı. Eray Paşa normalde bile çok gösterişli giyindiği için bu kadar sade giyinmesi tuhafıma gitmişti. Leydi Elanor'sa aynı Eray Paşa gibi mürdüm rengi prenses elbiselerine benzer sade ama şık bir elbise giyip siyah saçlarını sıkı bir topuz yaptırmıştı. İncilerle süslenmiş bir taç takıyordu. Çok güzeldi.

Eray Paşa ve Leydi Elanor herkesle selamlaşmaya başladığında tekrar yerime oturup Buğra Şah'ı izledim. Yüzünde bir gülümsemeyle çifti izliyordu. Sonra soluna dönüp bir şeyler söyledi ve kahkaha attı. Solunda Canpare oturuyor olmalıydı. Birkaç dakika sonra ayağa kalktığında tekrar parmaklıkların ardından aşağı baktım Eray Paşa'ya sarılıyordu. Leydi Elanor'a ise sadece selam verdi. Onun ardından Canpare ayağa kalktı bir süre boş boş durup Eray Paşa'nın elini sıktı Elanor'a ise selam bile vermedi. Aptal mıydı bu kız?

Artun Han ayağa kalktığında görünmeyi umursamadan biraz daha kafamı uzattım merak ediyordum! İlk önce Elanor'a bir selam verdi sonra Eray Paşa'yı kendine çekti ve sarıldı. Sarılmaları uzun sürünce gözlerimi kısıp biraz daha dikkatli baktım. Kulağına bir şey mi diyordu o? Ne diyordu ki meraktan çatlayacaktım. Onlar sarılırken aynadan Buğra Şah'a baktım sinsi bir gülümsemeyle ikiliyi izliyordu. Çocukluktan beri arkadaştı bu üçlü. Peki Buğra Şah, Eray Paşa ve Artun Han arasında dönenlerin ne kadarına hakimdi?

Buğra Şah'ın bakışları kapıya döndüğünde ben de oraya baktım. İçeri giren Hasan Paşa'yla vücudum gerildi ve sertçe yutkundum. Artun Han, Hasan Paşa'ya Buğra Şah'a gönderilmesi için bir mektup yazdırtmıştı mektupta her şeyin yolunda olduğunu mührü alma çabası boşa gitse de Artun Emir Han'ın güvenini yitirmediğine dair bir takım zırvalıklar yazıyordu. Dolayısıyla Buğra Şah Hasan Paşa kendisine çalışıyor zannetse de o Artun Emir Han'ın yönetimindeki bir kuklaydı. Bu sayede Buğra Şah hiçbir şeyden şüphelenmeyecek rahatça alt edilecekti. En azından Artun Han bana böyle anlatmıştı.

Aynanın Diğer TarafındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin