"Bakalım ne kadar kaçabilecektim."

5.6K 533 120
                                    


Demiştim ya bir kere ben sonu belli olan şeyleri hiç sevmem diye belki de şuan o söylediklerimin cezasını çekiyordum. Daha fazla şaşıramam dedikçe hayat gülerek başka bir saçmalık çıkarıyordu karşıma. Ne yapacağımı nasıl karşılayacağımı bilemiyordum az önceki gördüklerimi. Sırtımdan bıçaklanmış gibi hissediyordum. Aptal gibi hissediyordum ve korkuyordum. Hala Mustafa için endişeleniyordum kendimce. Eray Paşa Mustafa ve Canpare'yi görse ortalık fena karışırdı ve ben bu sefer Mustafa'yı koruyamazdım.

Derin bir nefes alıp gözyaşlarımı kendime sakladım. Hırkama sıkı sıkı sarılıp Mustafa'nın odasına adımladım. Bu iş bu gece çözülecekti, inceldiği yerden kopacaktı. İkinci kez düşünmeden aniden odasına daldım. Gömleğini henüz çıkarmış olmalıydı beni görünce hızla çıplak vücudunu kapatmaya çalıştı ama umurumda bile değildi isterse tamamen çıplak olsun şuan hiçbir şey umurumda değildi.

Gözlerimi kapatıp sakinleşmek için derin bir nefes aldım. "Eylem o nasıl giriş delirdin mi sen?" sinirle yüzüne baktım. "Delirdim çok fena delirdim. Giyin şu gömleğini konuşacağız." O da bana uyup sinirli bir gülümseme kondurdu dudaklarına sonra da gömleğini yatağına fırlattı. "Daha yarım saat önce bana emir veremezsin diye bağırmadın mı sen bana noluyor?" elimi hırsla saçlarımdan geçirdim. "Sen aptal mısın ha? Aptal mısın sen ne konuşuyordun Canpare'yle?" bir an dumura uğrasa da bozmadı kendini devam etti. 

"Hayırdır seni ilgilendiriyor mu bu? Ben sana Eray Paşa'nın odasında ne yapıyorsun diye soruyor muyum?" kahkaha attım "Aptal kendini mi öldürteceksin APTAL! Nasıl bir oyunun içindeyiz zerre fikrin yok. Güç kazanacağım taraf tutacağım şöyle yapacağım böyle yapacağım. Ya delirdin mi sen neyin hırsı bu?" biraz daha yaklaştı yanıma.

"Tabii ben basit bir mutfak görevlisiyim paşa değilim hükümdar değilim. Küçümse beni Eylem Sultan aferin küçümse beni" şimdi delirecektim bir aşağılık kompleksimiz eksikti. "Seni korumaya çalışıyorum Mustafa olayı başka yerlere çekip benim canımı sıkma. Neredeyse iki aydır tanıyorsun beni böyle şeylerin zerre umurumda olmadığını anlayamadın mı? Gerçekten Artun Han'a elindeki güç için yaklaştığımı düşünecek kadar gözün dönmüş olamaz" omuz silkti sinirle "Bilmem, neden yaklaşıyorsun sen anlat o zaman Eylem çünkü artık onun hayatını kurtarıyorum saçmalığına inanacak noktayı geçtim. Amacın neyse açık açık söyle ha birde dedin ya beni hem Eray Paşa'dan hem Artun Han'dan kıskanma diye o zaman taraf seç olur mu? Bir gün birinin dudaklarına ertesi gün diğerinin kucağına atlama."

Şok içinde bakakaldım suratına. Onu Canpare ile gördüğümden beri akmayı bekleyen gözyaşlarımı daha fazla tutamadım süzüldü yanaklarımdan. Zehirliydi dili her defasında aynı şeyi yapıyordu. Sinirlendiğinde ne dediğini bilmiyordu gözü beni görmüyordu. Her defasında paramparça ediyordu kalbimi. Hiçbir şey demen arkamı dönüp kapıya yöneldim ancak bileğimden tutmasıyla hareket edemedim. "Bırak beni." Daha sert çektim ama bırakmadı. "Mustafa bırak dedim." Yine bırakmadı "Eylem özür dilerim-" "BIRAK BENİ!." Bağırmamla yerinden sıçradı ama yine de bileğimi bırakmadı. "Bırak Allah'ın cezası bırak." Bir yandan ağlıyor bir yandan göğsünü yumrukluyordum. Bir süre ona vurmama izin verdikten sonra beni göğsüne çekip belime sarıldı. Hiç konuşmadan sarılışına karşılık verip bir süre daha gözyaşlarımı çıplak vücuduna akıttım.

En sonunda ağlamaktan vazgeçip beni izleyen gözlerine baktığımda o ateşi gördüm. Göz bebeklerinde gördüğüm benim ateşimin yansıması mıydı yoksa o da alev alev miydi bilmiyordum ama bu noktadan sonra ger dönüşü olmayan bir şeye adım attığımı hissediyordum. "Bana öyle bakma." Kısık sesime o da fısıldayarak cevap verdi "Nasıl bakmayayım?" Nefesi dudaklarıma vurunca titrediğimi hissettim. 

Aynanın Diğer TarafındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin