Geçen dönem ders eksiğimi tamamlamak için Genel Rölativiteye Giriş isimli bir seçmeli ders almıştım. Çok da sevmiştim aslında dersi. Ben zaten Optik hariç tüm derslerimi seviyordum, Alp Han Çare'yle yakın münasebetimizi de göz önüne alırsak gelecekte okuluma döndüğümde o dersi de sevecektim.
Her neyse Genel Rölativiteye Giriş dersinde zamanda yolculuk, paralel evrenler, genel görelilik ilkeleri gibi türlü ilginç şeyle beraber birçok can sıkıcı formülü de öğrenirdik. Yine de tüm zorluğuna rağmen her dersinden son derece keyif almıştım. Belki de bu yüzdendi içinde bulunduğum durumu hiçbir zaman çok garipsememem.
Bir fizikçi hızlı giden bir roketteki saatin geri kalmasını mantıksız bulmaz yani her ne kadar mümkün gözükmese de zamanda yolculuğun teorik olarak mümkün olduğunun farkındayızdır. Fizikle bu kadar iç içe olunca normal insanların böyle olaylara nasıl tepki verdiğini de unutmuş olmalıydım. Şak diye adamın yüzüne ben gelecekten geldim demiştim ama onun için çok büyük bir olay olduğunu bilmiyordum. Tamamen benim aptallığımdı bir daha düşünmeden böyle itiraflar yapmamalıydım. Ya Eray Paşa kötü niyetli olsaydı? Her şey olabilirdi her şey.
"Yani sen diyorsun ki tüm dünya birbiriyle savaştı, nasıl mümkün olabilir bu?" oturmuş Eray Paşayla 1.dünya savaşı dedikodusu yapıyordum çok da doğru bilmediğim için bir kısım şeyleri sallıyordum kafadan ama adam yine de ilgiyle dinliyordu. "Aynen valla herkes birbirine girmiş. İngiltere Fransa'ya Fransa Almanya'ya sonra hepsi Osmanlıya fenaymış ortalık. Ama en azında 2.Dünya Savaşındaki gibi atom bombası falan atılmamış o daha korkunç." Bir kez daha şaşkınca yüzüme baktı. "Ne yani 2.Dünya Savaşı da mı var?" sorusuyla kahkaha attım. "Ahh Paşacım ne sen sor ne ben anlatayım içine ettiler dünyanın." Omuzlarını düşürüp arkasına yaslandı.
"Senin zamanında yaşamak istemezdim her şey çok kötüymüş." Hemen kafamı iki yana salladım. "Hayır hayır her şey iyi yani çok iyi de değil ama öyle pek fazla savaş olmuyor sanırım, yani ben rastlamadım. Mesela benim zamanımda kadınlar istediği her şeyi yapabilir ama bu zamanda hiçbir şeye izin yok konuşamıyoruz bile. Ya da eğer 2020'de olsaydık Artun Emir Han küçücük yaşında hükümdar olmazdı. Biz yöneticimizi oy vererek seçeriz. Eminim çok daha mutlu olurdunuz sen ve Artun Han. Aynı üniversiteye giderdik belki, sen kesin hukuk okurdun tam öyle bir tipin var Artun Han'ın aramızda kalsın ama pek iyi bir derece yapacağını zannetmiyorum o kazanamazdı bizim okulu. Ama sen var ya okuldaki tüm kızları düşürürdün bak hiç şüphem yok herkes bayılırdı sana." Dediklerime gülümsedi. "Yarısını anlamadım söylediklerinin ama kulağa hoş geliyor. Keşke Artun Han'ı da alıp senin zamanına gitsek. Özgür olsak. Özgür ve mutlu. Gerçi o benle gelir mi bilmiyorum." Sesi hüzünlü çıkmıştı. "Saçmalama Artun Han seninle aya bile gider." Yüzüme boş boş baktı. "İsteyen herkes aya gidebiliyor mu senin zamanında?" cümlesine kahkahayı bastım ben güldükçe o güldü o güldükçe ben güldüm. Çok saçma bir ikili olmuştuk. Eray Paşa ve Eylem ; Partners in crime!
Biz kahkahalarla gülerken kapı çalındı ve toparlanmamıza müsaade kalmadan içeri Artun Emir Han girdi. Sorgulayan gözlerle bize bakarken Eray Paşa hemen kendine çeki düzen verip ayağa kalktı ve hükümdarı selamladı. Tamamen saçmalıktı şu selam alma verme meselesi ama Artun Han zaten bana kızgındı dolayısıyla hiç zorlama gerek yoktu. Hemen kalkıp selamımı verdim.
"Paşam seninle bir konuda konuşmak istiyorum." Eray Paşa hemen başıyla onayladı. Tabii hünkarım buyurun lütfen. Sizin için sorun olmazsa Eylem de kalabilir." Bunun anlamı 'otur konuşulanları dinle şüpheli bir şey varsa önlem al' demekti. Kendi başımı yakmıştım artık sürekli benim yanımda böyle konuşmalar yapılacaktı ve sürekli Eray Paşa tarafından sorguya alınacaktım. "Kalabilir tabii de sen en son Eylem'i öldürmek istemiyor muydun ya?" sorusundan sorla sinirle beni süzdü. Ay ben yine ne yapmıştım ki! "Aramızdaki problemi hallettik hünkarım." Eray Paşa zarifçe gülümseyip Artun Han'ın karşısına oturdu. Ben de ortamda ne halt yediğimi anlamadan iki gencin bakışmasını izliyordum işte ne yapayım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynanın Diğer Tarafındakiler
Ficción históricaÜniversite öğrencisi Eylem; bol bol gezmeyi, kahkahalarla gülmeyi ve kelebekleri fazlasıyla severken, kitaplardan, yalnızlıktan ve ciddi olan her konudan nefret ederdi. Tarih bölümü öğrencisi olan erkek arkadaşının ısrarıyla bir 17.yüzyıl hükümdarın...