Lise mezuniyetine sadece eğlenmek için gitmiştim. Öyle süper arkadaşlıklarım falan yoktu. Çok sevdiğim bir öğretmenim de. Herkes birbirine sarılıp ayrıldıkları için ağlarken ben bir kadeh daha kaldırıp kendimi dans pistine atmış sabaha kadar şarkı söyleyip dans etmiştim. Partiler benim doğal habitatımdı. O yüzden şuan etrafımda şarkılar söylenirken bu kadar gergin olmak benim için yeni bir histi.
Artun Emir Han kısa bir konuşmayla şöleni başlatıp tahtına oturmuştu. Düşünceli bir hali vardı sonrasında ise sırayla sahneye farklı ülkelerden insanlar çıkıp şarkı söylemeye başlamıştı. Onlar şarkı söylerken de insanlar ritim tutuyor bazıları dansa kalkıyordu. 17.yüzyıla göre modern ve güzel bir ortamdı ancak benim pek de umurumda değildi. Gözlerim bir Artun Han'a bir Canpare Hatun'a bir Eray Paşa'ya kayıyor, sonra kalabalıkta Alp Han'ı ve ümitsiz yüz ifadesini buluyordu.
Sahnede hiç tanıdık gelmeyen bir dilde adeta bağırarak şarkı söylenirken Artun Emir Han, Eray Paşa'nın kulağına eğilip bir şeyler anlatıyordu. Duydukları hoşuna gitmiş olacak ki genç adamın yüzünde bir gülümseme oluştu o anda Canpare Hatun'un kıskançlık dolu bir ifadeyle ikiliyi izlediğini fark ettim. Bir süre gülüşen adamları izleyen Canpare Hatun nefretle gözünü erkeklerin olduğu tarafa çevirdi birine bakıyordu direkt.
Bakışlarını takip ettim ancak baktığı kişiyi tespit edemedim. Belki Alp Han görmüştür umuduyla kalabalığın arasında zar zor yürüyerek onların tarafına ilerledim. Tam erkeklerin oturduğu bölmeye geçmek üzereyken bir muhafız kolumdan tutup beni durdurdu "Hanım ne yapıyorsun, kadınlar ön tarafa geçemez." Ben ne diyeceğimi düşünürken çok şükür Alp Han yardımıma yetişti. "O kadın hükümdarın özel misafiridir. Benimle birlikte gelecek siz karışmayın." Adam Alp Han'ı duyunca yavaşça kolumu bırakıp çocuğa selam verdi. Yaşı küçük olmasına rağmen lafı geçiyordu burada. Sarayın kurallarından en önemlisi buydu; yaşınız, cinsiyetiniz, konumunuz önemli değildi. Hükümdar size ne kadar değer veriyorsa sözünüz o kadar dinlenirdi burada. Demokratik değildi tamam ama şimdilik işime geliyordu.
Alp Han beni biraz daha sessiz bir yere çekince hemen telaşla sordum "Bulabildin mi şüpheli bir şey?" üzüntüyle başını iki yana salladı. "Maalesef hayır sultanım. Sen eminsin değil mi bugün gerçekten böyle bir olaya cesaret edebilirler mi? Hem bu salona öyle hançer falan sokabilecek konumda biri olduğunu sanmıyorum. Herkes aranarak giriyor." Gözlerimi devirdim. Kimse Canpare Hatunu aramaya kalkışmazdı tabii ki o sokmuştu içeri. Ayrıca bileğimdeki kelebek her geçen dakika biraz daha yanıyordu bu bir mesaj olmalıydı emindim. Bana hükümdarın tehlikede olduğunu söylüyordu kelebekler. Bir şeyler yapmak zorundaydım. Artık son bir çare kalmıştı tehlikeliydi ama yapacaktım hükümdarın kendisiyle direkt konuşacak ve durumu anlatacaktım aklıma daha iyi bir fikir gelmiyordu.
"Alp Han eminim, keşke olmasam. Endişelenme halledeceğim." Onun bir şey demesine fırsat vermeden kendimi pistin ortasına attım. Dans eden insanlara çarpmamaya çalışarak hükümdara doğru ilerledim. Hala Eray Paşayla konuşuyordu ve gözü dünyayı görmüyordu resmen Eray Paşa onu oyalarken Canpare Hatun hançeri suikastçıya vermişti. Korkunç bir plandı ama ben o planı bozacaktım. Korkmuyordum. Tahta iyice yaklaştığımda iki muhafız beni durdurdu. Onların hareketlenmesiyle Artun Emir Han'ın gözleri beni buldu. Hükümdarın özel misafirleri de dahil olmak üzere sahnenin arka tarafındaki herkes şuan bana bakıyordu.
"Artun Emir Han'la konuşmam gerekenler var çekilin önümden." Tabii ki çekilmemişlerdi ne bekliyordum ki! "Hayırdır küçük bülbül yine mi şarkı söylemek istiyorsun?" Artun Emir Han'ın alay dolu sözlerine sakince cevap verdim. "Hayır sizinle konuşmak istiyorum. Geçen hafta anlattığım konuyla ilgili." Eray Paşa sorgular gözlerle Artun Emir Han'a baktı. Tahmin ettiğim gibi aramızda geçen konuşmadan habersizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynanın Diğer Tarafındakiler
Historical FictionÜniversite öğrencisi Eylem; bol bol gezmeyi, kahkahalarla gülmeyi ve kelebekleri fazlasıyla severken, kitaplardan, yalnızlıktan ve ciddi olan her konudan nefret ederdi. Tarih bölümü öğrencisi olan erkek arkadaşının ısrarıyla bir 17.yüzyıl hükümdarın...