"Yeni bir Eylem doğuyordu."

5.7K 551 152
                                    


Liderlik vasfının doğuştan gelen özel bir yetenek olduğuna inanırım. Bazı insanların gözlerinin içine baktığınızda ona itaat edesiniz her dediğini onaylayasınız gelir. Ya da ne bileyim bazı insanlar size büyük bir güven verir kendinizi onun kollarına bırakmakta hiçbir sorun yok gibi hissedersiniz. Artun Emir Han'da böyle biriydi. Onu ilk gördüğümde alev alev yanan ela gözleri 'bana güven, bana inan' diye bağırıyordu. Sadece ben hissetmiyordum bunu. Ne kadar düşmanı varsa o kadar da seveni vardı. Artun Han adaleti diye bir deyim bile katmıştı dillerine. Artun Emir Han kadar adil olmak...Artun Emir Han kadar güçlü olmak. Henüz 22 yaşında olan bu genç lider çocuk yaşında geçmişti ülkenin başına. Yanında ne annesi ne babası vardı. Sebebini bilmediğim bir şekilde abisi de ona destek olacak durumda değildi. Tüm dünya onu yok etmek isterken o sıkı sıkı tutundu tahtına bırakmadı çünkü biliyordu ki bırakırsa olan sadece kendine olmazdı. Tüm ülkesini ezer geçerler halkını sürgün ederlerdi.

Kendisiyle ne kadar atışsam da ne kadar kavga da etsem hatta bazen beni sinirden ağlatsa da biliyordum ne kadar güçlü bir lider olduğunu. Ve ne yalan söyleyeyim onun yansıması olmakla biraz da gurur duyuyordum. Şuan karşımda gözlerine konmuş öfke ve korkuyla durması canımı yakıyordu. Eray Paşa'ya olan bağlılığını anlamakla beraber ta içimde hissediyordum da. Ona olan sevgisi ve güveni tartışmaya açık bir konu değildi ve emindim ki Eray Paşa'yı kaybederse hayata tutunamazdı. Ne yapmam gerektiğini tarih bana göstermemişti kitaplarda okumamıştım kimin neden bu lanet mührü istediğini bilmiyordum ama Artun Emir Han'a yardım edecektim. 

Bu benim görevimdi hani biyolojide bir komünitedeki her türün ekolojik nişi vardır ya. Yani yapması gereken görevi vardır işte benim bu saraydaki ekolojik nişim de Artun Emir Han'ı dolaylı yoldan da Eray Paşa'yı korumaktı. Bu görev bana verildiyse yapabilecek kuvvette olmalıydım. En başta dediğim gibi liderlik vasfı doğuştan gelir bendeyse bir gram yoktur bu vasıftan ama yansımamda fazlasıysa varsa onu kendi üzerime düşürebilirdim belki de. Sadece biraz fizik biraz cesaret küçük de bir ayna gerek. Yeni bir Eylem doğuyordu.

"Bana bak kelebeğin hükümdarı," kullandığım ifadeyle şaşkınlıkla yüzüme baktı o bana kelebeğin kızı diyorsa ben de ona böyle seslenebilirdim. Yavaşça yanına adımlayıp ona gülümsedim ve yanaklarını avucumun içine alıp yavaşça okşadım. Çok üzgündü ve göstermemeye çalışsa da korkmuştu. Bunları benden saklamaya çalışması manasızdı çünkü o ne hissetse kalbim duyuyordu. Konuşmasına gerek bile yoktu. "Eray Paşa'yı kurtaracağız, sana yardım edeceğim. Şimdi toplantı salonunu hazırlat lütfen. Konuşmamız lazım." Beni ilk defa bu kadar ciddi görüyordu sanırım o yüzden şaşkındı. Açıkçası ben de ilk defa bu kadar ciddiydim. Ne zaman gevşerdim bilmiyordum ama hiç benlik değildi bu davranış şekli.

"Ne yapacağız salonda? Kimle toplanacağız." Sorusuyla başımı kaldırdım yavaşça. "Hazır ol Artun Han Blackpink'ten sonraki en havalı dörtlüyü bir araya getireceğim. Soru sorma ve dediğimi yap. Sultanın senin için bununla ilgilenecek." Dumura uğradığını görebiliyordum. Ben öyle pek özgüvenli biri değildim ama nedense şuan içimde korkunç bir enerji vardı. Sanki tüm sarayı kasıp kavurabilecek kadar güçlüydüm. 

Dolabımdan daha önce hiç giymediğim ama hep gözümün olduğu gri tüllü bir elbise çıkardım. Tam bir prenses kıyafetiydi ama nedense ben daha önce bu kıyafeti giyecek kadar iyi hissetmemiştim şuanda ise bir tacım eksikti. Kendimi kraliçeymiş gibi hissediyordum ve hiç korkmuyordum.

Elbisemi giyip saçlarımı hoş bir topuz yaptıktan sonra aynada kendime baktım. Gayet şıktı sadece güzel bir kolye lazımdı ama maalesef bende yoktu. O kadar kusur kadı kızında da olur diye düşünüp yavaşça bileğimdeki kelebeğe baktım. Gözlerimi kapatıp bileğime minik bir öpücük kondurdum ve dışarı çıktım. Gölge 1 ve Gölge 2'yi kapının önünde görünce derin bir nefes aldım onlarla işim vardı. 

Aynanın Diğer TarafındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin