"Her ne olursa olsun sizi koruyacağım."

4.1K 397 173
                                    


Fizikçilerin bir konuda ortak fikre sahip olması zordur. Hep bir aykırılık yapan, hep bir hayır bence böyle değil diyen çıkar. Ancak sanırım en büyük fikir ayrılıklarından birini Richard Feynman hakkında yaşıyoruz. 20.yüzyılın başlarında yaşayan Feynman kısaca zır deliydi. Abartmıyorum kafayı yemiş fizikçilerin başında gelir bana göre kendisi. Ama tartışmaya açık olan kısım bu deli fizikçinin zekası falan değil yaptıklarının ne kadar etik olduğu.

Bir kısım fizikçi Feynman'in kadın düşmanı olduğunu bile söyler bunu diyenler hiç mi adamın ölmüş karısına yazdığı mektupları okumamışlar merak ederim mesela. Çünkü Feynman'in evlendikten çok kısa bir süre sonra kaybettiği lise aşkına yazdığı mektuplar benim gibi aşktan anlamayan birinin bile kalbini burkacak kadar sevgi dolu.

Ya da yine büyük bir çoğunluk Feynman'in ikinci dünya savaşı sırasında atom bombasını yapan ekiple çalışmasının hiç etik olmadığını ve dünyayı felakete sürüklediğini söyler. Eh ben hep bu argümana şöyle cevap veririm "Savaştaydılar ve ne yapması gerekiyorsa onu yaptı! Atom bombasını Feynman'in çalışma ekibi bulamasa Hitler bulacaktı değil mi? Bu daha korkunç olurdu." Her neyse evet ben Feynman'e deli gibi saygı duyan fizikçi grubundanım nedenlerini sabaha kadar anlatırım ama gerek duymuyorum.

Ben ki millete yıllarca "Savaştaydılar onlar!" diye Feynman savunan kız neden şimdi savaşta oldukları için Alfonso'nun zaaflarıyla oynamayı düşünen Artun Han ve Eray Paşa'ya bunun etik olmadığını anlatmaya çalışıyordum? Ya dedikleri gibi Alfonso beni çoktan etkisi altına almıştı ya da insanın kulaktan duyma olayları yorumlamasıyla aynı olayı yaşaması birbirinden çok farklıydı çünkü şuan yavaştan Feynman'i yargılamaya başlamıştım bile.

Büyük salonda parmaklarımı masaya vurarak ritim tutuyor bir yandan da sayı sayma oyunumu oynuyordum. Tam 15 dakika 48 saniyedir Eray Paşa ile Artun Emir Han, Alfonso ve İspanya hakkında bir şeyler konuşuyorlardı ve hiçbiri umurumda değildi. Şükürler olsun ki daha fazla sıkılmama gerek kalmadan kapı çalındı ve beklenen misafirin geldiğinin haberi Artun Han'a verildi. Hükümdarın onayından sonra kapılar açıldı ve Küçük Prens her zamanki endamıyla içeri süzüldü. Üzerinde beyaz tüllü bir gömlek uzun kahverengi yakaları kürklü bir pelerin ve yine kahverengi dar bir pantolon vardı. Kafasına ucunda tüyler olan kahverengi tonlarından yapılmış hoş bir şapka takmıştı. Hemen arkasında ise onun evinde iken sık sık gördüğüm orta yaşlı, keçi sakallı adam girmişti.

Girdiği gibi Artun Han ile selamlaştı. Yüzünde sanki buraya gerçekten misafirliğe gelmiş gibi bir sırıtış vardı. Alfonso'nun yüzünde zaten hep bir sırıtış olurdu. Kimi zaman samimi kimi zaman alay dolu ama hep bir şekilde gülümserdi Küçük Prens. Artun Emir Han'ın ise tam aksine sirke satıyordu suratı. Ciddi bir şekilde Alfonso'nun selamına karşılık verip burası benim mekanım dercesine gerinerek oturdu sandalyeye. Alfonso'nun bakışları aniden beni bulduğunda istemsizce gülümsedim. Bu gülümseme yıllar sonra sokakta bir lise arkadaşınıza rastlayıp sunduğunuz o hafif 'ee ne konuşacağım şimdi ben bununla?' gerginliğini taşıyan ama aynı zamanda da heyecandan kalbinin pır pır edişinin suratına yansıması olan bir gülümsemeydi. Oysa Alfonso ne benim bir muhabbetimin olduğu lise arkadaşımdı ne de ben onu uzun yıllardır görmüyordum. Daha dün kendisinin köşkünde tutsak edilmiş bir esirdim ben.

Beni selamladığında ben de heyecanla selamına karşılık verdim ancak birkaç saniye sonra tuhaflığı fark ettim. Eray Paşa'dan önce bana selam vermişti. Bu doğru değildi. Eray Paşa, Artun Han'ın bir numaralı adamıydı. Artun Han yoksa sözü kanun sayılırdı Eray Paşa'nın ve zannetmiyorum ki Alfonso'nun bundan haberi yoktu. Ondan önce bana selam vermesi ya Eray Paşa'yı yok saydığı anlamına gelirdi ya da beni ondan üstün gördüğüne. Hangisi olduğunu anlayamadım o an. Kafam inanılmaz karışmışken şaşkınlıkla Eray Paşa'ya baktım. O ise şaşırmışsa bile bize yansıtmadı ve hiçbir şey olmamış gibi Alfonso ile selamlaştı. Oysa durumu ben bile fark ettiysem Eray Paşa'nın fark etmeme ihtimali hiçbir evrende yoktu.

Aynanın Diğer TarafındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin