16. Bölüm: Su Savaşı

618 78 120
                                    

"Niki, bunu nasıl yaptın?" ~Jake

"Heeseung hyung öğretti bir şeyler." ~Niki

Jake o kadar etkilenmişti ki bu durumdan, Niki'ye 3 dakika içinde 30 soru sormuştu. Niki'nin de canına minnet, hepsini cevaplamıştı.

Başını sandalyeye yaslamış, taburede oturan Heeseung'ın yanına gittim. Babamla alakalı şu iş neydi merak ediyordum.

"Jungwon hâlâ gelmediğine göre, uzun bir iş." ~Cheonsa

"Hayır... Babası ile yüzleşmek uzun bir iş. Babasını kötü bir işten uzak tutmaya çalışmak uzun bir iş değil." ~Heeseung

"Jungwon'un yerinde olmak isterdim..." ~Cheonsa

"Neden?" ~Heeseung

"Babam ona iyi davranacak. Çünkü onu tanımıyor. Ona bakan iyi bir ailesi var. Yediği önünde yemediği arkasında. Sizler gibi arkadaşları var... O çok şanslı." ~Cheonsa

"Senin de arkadaşlarınız." ~Heeseung

"Değilsiniz..." ~Cheonsa

"Ne isterdin? Arkadaş yerine sevgili mi?" ~Heeseung

"İnan ki işe yaramıyor..." ~Cheonsa

"Peki... Hem, her şey arkadaş ve aile demek değil ki. Üstelik, Jungwon senin-" ~Heeseung

"Bir abim daha var. Ve Jungwon ile abisine bakıp, kendi abimi dövesim geliyor. Jungwon'un abisi... O iyi biri. Kardeşi ile ilgileniyor. Üstelik aralarında kan bağı olmamasına rağmen yüzleri de benziyor. Abisi sadece yakışıklı versiyonu. O ise tatlı." ~Cheonsa

"Birincisi; onun abisi yakışıklı falan değil. Etrafına bakarsan yakışıklı erkek görürsün. İkincisi; abin de seni tanısa, belki o şekilde davranır. Abinle daha önce hiç konuştun mu?" ~Heeseung

"Evet... Abimi tanıyorsun." ~Cheonsa

"Tanıyor muyum? Kim?" ~Heeseung

"Choi Yeonjun." ~Cheonsa

"Cidden mi? Jungwon ile kardeş olduğunuza inanırım... Ama Yeonjun ve sen..." ~Heeseung

"Bir kere konuştum... Jake ile de o zaman konuşmuştum. Güya ders notu içindi. Sırf onunla konuşmak için..." ~Cheonsa

"Üzülme. Bunda üzülecek bir şey yok. Her şey değişebilir." ~Heeseung

"Ama kökünden dönmez." ~Cheonsa

"Bu yüzden, gözlerini tamamen açarak bakmalısın etrafa. Başkalarını değil, birazcık da kendini düşünmelisin. Hayır demeyi öğren." ~Heeseung

"Konuyu burada kapatalım. Sen... Pek iyi görünmüyorsun. Neyin var?" ~Cheonsa

"Yine yapıyorsun." ~Heeseung

"Neyi?" ~Cheonsa

"Yine kendini düşünmüyorsun..." ~Heeseung

"Heeseung... İyi görünmüyorsun." ~Cheonsa

"Aşağıdan baktığın içindir." ~Heeseung

"Bana kısa mı diyorsun sen?" ~Cheonsa

"Hayır. Senden kısa olanlar da var. Sadece ben senden uzunum." ~Heeseung

"Neden bu kadar saçma konuşuyorsun? Çünkü saçmalayacak bir durum yok ortada. Öyle bir durum olsa... Senin ateşin mi var?" ~Cheonsa

"Ne alakası var?" ~Heeseung

"Dudakların çatlamış." ~Cheonsa

"Hayır yani niye şimdi böyle bir şeye-" ~Heeseung

Elimi alnına uzatmış, ateşi var mı diye kontrol etmek istemiştim ki, beni durdurmuştu.

"Ateşim yok." ~Heeseung

"Göz kapakların bile ağrı yapıyor değil mi? Ayakta durmak bile acı veriyor. Başın çatlayacak kadar ağrıyor. Nefes almak bile bir yük gibi geliyor. Tir tir titriyorsun ama ısınman için tek gereken birinin sarılması." ~Cheonsa

"Kendini düşün. Başkalarını değil." ~Heeseung

"Cheonsa! Bunu görmen gerek! Niki'nin ne yaptığına bir bak!" ~Sunoo

Sunoo'nun seslenmesi ile, ağzımı açtığım gibi kapatmak zorunda kalmıştım.

"Noona-nim! Bu çok hoşuna gidecek!" ~Niki

Beni bir şeye bakmam için çağırıyorlardı ama 1 dakika, hatta daha kısa bekleyemezler miydi?

"Geliyorum!" ~Cheonsa

Diye seslenip, tekrar Heeseung'a dönmüştüm.

"Tıpkı söylediklerim gibi, değil mi? Öyle hissediyorsun." ~Cheonsa

"Evet. Şimdi gidecek misin? Çünkü oraya erken gidip, onları bekletmek istemiyorsun. Buna can atıyorsun. Çünkü sana kıralabileceklerini düşünüyorsun. Her zamanki gibi! Senin için hep başkaları önemli. Birisi senden hoşlandığını söylese, onunla sırf onu kırmamak için çıkarsın. Ama bir başkası için de terk etmezsin. Yanı başındaki şeyleri göremiyorsun. Senin sorunun da bu! Kendini düşün! Başkalarını düşünmezsen dünya dönmeyi bırakmıyor!" ~Heeseung

"Evet! Dünya dönmeyi bırakmıyor! Ama kalbim acıyor! Boğuluyormuş gibi oluyorum! Peki bundan sanane? Beni çok mu iyi tanıyorsun? Bana değer mi veriyorsun? Aramızda ne bağı var? Arkadaşım mısın? Neyimsin? Neden bana iyi davranıyorsun? Neden sürekli arkamdasın? Neden?" ~Cheonsa

"Sürekli üzüldüğün yetmedi mi?" ~Heeseung

Sessiz kaldım. Buna verecek bir cevabım yoktu çünkü.

"Senin için önemli olan kişiler arasında olmak istiyorum. Ama en önemli kişi. Seni gerçekten mutlu eden kişi. Ve bunun önemi bende çok büyük. Çünkü etrafımda üzgün insanlar görmeyi istemiyorum." ~Heeseung

"Benim de dileğim bu. Ama hiç bir zaman kabul olmadı." ~Cheonsa

"Belki de kendini de esas alman gereklidir." ~Heeseung

"Başkaları mutlu olursa, bende mutlu olurum zaten." ~Cheonsa

"Anlayınca gidecek misin?" ~Heeseung

"Evet." ~Cheonsa

"İyi. Bak ateşime. Ama ateşim yok." ~Heeseung

Ateşine bakmama izin verince, hızlıca elimi alnına koymuştum. Cayır cayır yanıyordu. Ne demek ateşim yok?

"Niki! Su suvaşı yapmak ister misin?!" ~Cheonsa

"Su savaşı mı?! Evet! Hepinizi sırılsıklam etmek çok iyi bir... Şey!" ~Niki

"Git ve korece öğren Niki!" ~Jay

Jay'in de bağırışı ile, herkes gülmüştü. Ama su savaşı için, Jungwon'un babamın yanından gelmesi, Sunghoon'un da çocukla beraber geri dönmesi gerekiyordu.

Heeseung ile birlikte, diğerlerinin yanına geçtik ve bana ne göstermek istediklerine baktım.

"Sadece izle. Eminim çok hoşuna gidecek noona-nim." ~Niki

Dikkatle izlemeye başladım. Neydi bu video?

"Nishimura Riki!"

Benden önce tepki gösteren Heeseung olmuştu. Ben sanırım korkudan öldüm...

Escape Game ⚜ENHYPEN⚜ ✔ (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin