"Bekle! Her zaman kurbanın son sözü olmalı! Ve en az bir kişi tarafından kurbana yapılacak bir itiraf!" ~Cheonsa
"Ne saçmalıyorsun?"
Aklıma gelen ilk şeyleri söylüyordum. Adam bile şaşırmış, ne saçmalıyorsun diye soruyordu.
Heeseung, Jake ve Sunoo garip garip bakıyor, Jungwon akılımda bir şey olduğunu anlamış gibi bakıyordu.
Aklımda bir şey yoktu, polislerin bir an önce gelmesini istiyordum ve bu yüzden saçmalıyordum. Yoksa birazdan çıldıracağım!
"Ah... İyi. Kim bir şey itiraf edecek?"
İşte şimdi yardım gerekiyordu, ne diyebilirdim? Bunu bir itiraf sayması için ne demeliydim?
"Ben!" ~Jake
Jake hızlıca atılmıştı. Bende derin bir nefes alıp vermiştim.
"Şey itiraf edeceğim... Imm... Ben... Hamileyim. Yok! Hayır! Yani, hazır değilim diyecektim!" ~Jake
"Ne saçmalıyor bu köpek suratlı?!"
Adamın bağırışı ile Sunoo harekete geçmişti.
"O kore yerlisi değil. Yani korecesi iyi değil. Ama ben bir şey itiraf edeceğim." ~Sunoo
"Saçma sapan bir şey söylersen kimsenin bir hakkı kalmayacak ve tek hakkınız kafanıza mermi yemek olacak!"
"Tamam! Tamam! Düzgün bir şey! Bunu bilmeden ölürse kendimi iyi hissetmem!" ~Sunoo
"Ölürsem mi? Tanrı aşkına, Kim Sunoo! Beni şimdiden mezara gömdün." ~Heeseung
Heeseung'ın, sanki silahın ucundaki kendisi değilmiş gibi Sunoo'ya gülerek tatlı bağırışı, beni tekrar Heeseung'a döndürmüştü. Elini sallıyordu belli etmemeye çalışarak. Bir anda gözlerim ellerime kaydı. Tırnaklarımı kesmemiştim!
Tırnaklarımı, artık saçımı koparacak olan ele geçirince, sonunda kafamın acıdan kurtulduğunu hissetmiştim.
Adamın dikkati dağılmışken, Heeseung silahı almış, Jungwon elinde ki cüzdanları toplamak için taşıdığı çuval tarzı poşeti adamın kafasına geçirmişti.
Bense yere çökmüş, oturuyordum. Fazla heyecan dolu geçmişti bugün.
Bir anda içeriye polisler girmişti. Ne olduğunu anlayamayan polislere, herkes sessizce, kafasına Jungwon tarafından çuval geçirilen adamı işaret etmişti. Kimseden çıt çıkmıyordu. Ben aksine, fazla ses çıkar diye düşünüyordum.
Jay'in sesini duymamla, kafamı o tarafa çevirmiştim. Beraberinde Sunghoon, Niki, çocuk ve diğer adam geliyordu.
"Bu da var. Tokat attım, bayıldı." ~Jay
Jay'in kurduğu cümle ile kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Yaşadığımız şeylerin üstüne hep gülecek miydik? Çünkü bu aksiyonlar bana cidden fazla geliyordu.
"Gidiyoruz, yere oturma. Kalk hadi." ~Jungwon
Jungwon'un kalkmamı söyleyip yardım etmesi ile kalkmıştım yerden. Bir pizza maceramız eksikti, o da oldu.
ENHYPEN, ben ve çocuk dışarı çıkmıştık. Tıpkı başkaları gibi. Herkes dükkandan çıkmak istiyordu. Ama biz, polislerin olmadığı bir yere gitmek zorundaydık. Sorguya çekseler hepimizin isimlerini alırlardı ve belki de buna çocuk da dahil olabilirdi. O zaman başımıza daha kötü şeyler gelebilirdi. Ve bu aksiyonlar bana çoktu.
"Bunu da atlattık... Yapamayacağımız hiç bir şey yok! Bu mükemmel!" ~Jake
"Tabii canım, sen hamilesin." ~Heeseung
"NE?!" ~Niki
"Ah... Bunu cidden kafamdan atmalıyım. Bir an öylece atlayınca hiç bir şey düşünmediğini anlamalıydım Jake hyung." ~Sunoo
"Ya ne hamile olması? Deniz atı mı bu? Erkek bu. Nasıl hamile? Ne demek hamile?" ~Jay
"Erkekler hamile kalamaz ki... Sadece kadınlar hamile kalır... Aramızda ki tek kız Cheonsa-" ~Sunghoon
"Kes artık Sunghoon." ~Heeseung
"O zaman ne olduğunu anlatıyorum. Kafalarınız karıştı ve bu kafa karışıklıkları cidden saçma şeylere doğru yol alıyor. Ve yol alırsa, çevirme var ileride. Bence çok yol almasın. Her neyse, şimdi şöyle oldu_" ~Jungwon
Zaten konuştuklarını pek dinlemeden yürüyordum peşlerinden. Ve artık kendimle baş başa kalmış gibiydim. Sesler mırıltı gibiydi. Bu kadar çok dalıp gidecek ne vardı ki? Neyi düşünüyordum?
Jungwon'un hâlâ babamın yanından neden fazla geç geldiğini mi? İçimde oluşan garip heyecanı mı? Bu tarz şeylerin neden hep ENHYPEN'ın başına geldiğini mi? Benim de onların yanında oluşumu mu? Çocuğun babasının yaşıyor olmasını mı? Hayatımın bir anda bu kadar macera dolu olmasını mı? Sonunda herkesin anlattığı o muhteşem sıcak, şaka dolu, heyyecan verici, garip hislerle dolu arkadaş/aile hayatına sahip olabileceğimi mi? HANGİ BİRİNİ DÜŞÜNÜYORDUM Kİ TANRI AŞKINA?!
Düşünecek onca şey varmış... Peki ben bunları düşünmeden önce neyi düşünüyordum? Kendime sövemeden önce düşünmeyi kesmeliyim...
Düşünmeyi kesmeye karar verip, etrafımda ki seslere kulak verince, seslerin kesildiğinin farkına varmıştım.
Kafamı kaldırıp seslerin neden kesildiğine bakayım derken birine çarpıp geriye doğru sendelemiştim.
Ne kadar da iyi bir şey! Neden hepsi bana bakıyor? Sakarlığımı ilk kez görmediklerine eminim... Yani uzaylı da değilim. Beni de tanıyorlar. Boyu 1.83 olan Heeseung'a çarpmakta normal bir durum...
"Ne oldu?" Diye sordum, çekingen bir biçimde. 8 farklı kişinin gözleri vardı üstümde. Sokaktan geçerken bize bakanları saymıyorum bile.
"Öyle bir dalıp gitmişsin ki, sana soru sorduğumuzda cevap vermeyince gerimizde olduğunu fark ettik ve durduk. Acele etmeni söyledik hemde avazımız çıktığı kadar bağırarak, ama sen duymadın. Bizde bekledik. Bak yine söylüyorum, öyle bir dalıp gitmişsin ki, grubun en uzunu olan Heeseung hyungu görmeyip çarptın! Ayh nefesim tükendi..." ~Jake
Sanırım... Jake nefesini düzenleyene kadar benim bir cevap vermem gerekiyor.
"Eee... Düşünüyordum." ~Cheonsa
Basit bir cevap vermiştim. Yalan değildi sonuçta.
"Hadi artık devam edelim." ~Cheonsa
Diyerek, Sunoo ve Heeseung'ın arasından geçmeye çalışırken, birinin bana arkadan sarılıp, sanki onlardan kaçıyormuşum gibi durdurması ile kendime sövmenin tam zamanı olduğunu anlamıştım.
"Kardeşler birbirinden bir şey saklamaz bence. Sence? Ne düşünüyordun?" ~Jungwon
Jungwon bu soruyu bir kardeş olarak sorup, bana bir kardeş olarak mı sarılıyordu? Yoksa, bir polis olarak sorup, bir kaçak mışım gibi beni mi tutuyordu?
"Bence de öyle. Ama onlarla aramda kan bağı olduğunu sanmıyorum." ~Cheonsa
Jungwon'un inadından vaz geçmesini umarak, ona cevap vermiştim. Hadi Jungwon, sal beni. Aklımda 7 farklı düşünce vardı, ve inan ki hiç biri söylenecek şeyler değildi.
"Onlar yabancı mı? En yabancısı Jake hyung. Çocuk bile yabancı değil."~Jungwon
"Yaa!" ~Jake
Herkes buna sırıtıyorken, ben yeniden düşünüyordum. Sanırım bu sefer gözlerimi sım sıkı yumup bir yalan söyleyecektim. Saniyeler sonra ki kendimden özür diliyorum, yalan söylemeyi sevmiyordun değil mi?
"Hoşlandığım kişiyi düşünüyordum." ~Cheonsa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Escape Game ⚜ENHYPEN⚜ ✔ (Düzenleniyor)
Fanfiction❗𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑠𝑎𝑦ı𝑠ı 𝑠𝑖𝑧𝑖 𝑘𝑜𝑟𝑘𝑢𝑡𝑚𝑎𝑠ı𝑛, 𝑏𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚𝑙𝑒𝑟 𝑘ı𝑠𝑎. Hadi sizinle bir oyun oynayalım, yerinde acılı, yerinde duygusal, yerinde kötü, yerinde eğlenceli. Ama her oyun gibi, bu oyunun da kuralları var. Kurallar şunlar; a...