"Şu toka ile ne yapıyorsan hyung, daha hızlı yap lütfen!!" ~Jay
"Geliyorlar!!" ~Sunoo
Heeseung, lastik tokamı alttan başlayarak kapının arasında sürüklüyordu. Ne yapmaya çalışıyordu bunu kimse bilemezdi ama daha hızlı yapmazsa birazdan yılanların yedi buçuk aylık yemeği olacağız.
"Oldu!" ~Heeseung
Heeseung kapıyı hızlıca itmiş, kapı açılınca dışarıya fırlamıştı. Sunghoon onun peşinden, bende Sunghoon'un peşinden çıkmıştım.
Sunoo ve Niki en son geldikleri için kapıyı kapamış, yaslanıyorlardı.
"Ölüyorduk..." ~Jungwon
"Yılanlar bizi yiyecekti belki de..." ~Niki
"Yaa... " ~Jay
"Ne?" ~Heeseung
"Bu çok... Eğlenceliydi!" ~Jay
Jay'in gülmesi ile hepsi gülmeye başlamıştı. Ölüyor olmak eğlenceli miydi yani?
"Hepiniz delisiniz... Topluca." ~Cheonsa
"Sen de farklı değilsin. Yılanlar nasıl şirin oluyorlar?!" ~Sunghoon
"Bence şirinler-" ~Cheonsa
"Manyak!!" ~Sunghoon
"En azından deli değilim! Benim ki geçici!" ~Cheonsa
"Eğer gelip geçiciyse sende öyle ol ve geldiğine göre geç git hayatımızdan!!" ~Sunghoon
Tamam, bu cidden şu sıralar canımı en çok yakan şey oldu. Benden rahatsız oluyordu ve sürekli yanındaydım. Kimse ona sormamıştı çünkü benden rahatsız olup olmadığını.
Kafamı öne eğmiş, ellerimi yumruk yapmış sıkıyordum. Yoksa şu an yüksek sesle ağlayacaktım.
"Yaa! Senin derdin ne Park Sunghoon?!" ~Heeseung
"O! Gitmesi! İstemiyorum onu! Neden bu kadar çok önemsiyorsunuz?!" ~Sunghoon
"Çünkü o hiç birimiz gibi değil!! Senin gibi ona sahip çıkabilecek onlarca insan yok!!" ~Heeseung
"Sen onu da yaparsın! Yardım kuruluşu gibisin hyung!" ~Sunghoon
"Aynı zamanda Cheonsa'nın Jungwon'un kardeşi olduğunu da biliyorsun değil mi?! Neden aranı hepimizle kötü yapmaya çalışıyorsun?!" ~Jay
"O olmasa bu olmazdı!!" ~Sunghoon
Arkamı döndüm ve koşarak bulanık gördüğüm kapıdan dışarı çıktım. Koşmaya devam ediyordum ama nerede olduğumu bilmiyordum. Kamp tesisi nerede kalıyordu hiç bir fikrim yoktu.
"Cheonsa!!" ~Heeseung
Sanki bana seslenmiyormuş gibi koşmaya devam ettim. Bir ağacın dibine oturdum ve bekledim. Ağlamak için Heeseung'ın uzaklaşmasını bekledim.
"Cheonsa! Neredesin?! Bu sadece korkmama neden oluyor! Lütfen, neredeysen saklanma ve çık!" ~Heeseung
Çıkmalı ve korkmamasını mı sağlamalıydım? Yoksa, burada kalıp gitmesini beklemek ve rahatça ağlamak mı?
"Sunghoon'la kavga etmenizi istemiyorum." ~Cheonsa
"Şu an düşüneceğin şey bu değil!" ~Heeseung
"Hayır bu. Neden en yakın arladaşınızla kavga edesiniz? Cidden, ben kimim de beni umursuyorsun? Şu an Sunghoon'la aranı düzeltmen gerekirdi. Benim peşimden gelmen değil." ~Cheonsa
Heeseung beni bulmuş, yanıma oturmuştu. Tam da şu an diğerleri ile Sunghoon'un yanında olmalıydı. Benim değil.
"Neden peki? Bunu düşündün mü? Sunghoon bir anda neden böyle oldu? Her şeyi o kadar kafana takıyorsun ki, sen bunu bile düşünmüşsündür." ~Heeseung
"Belki de benden rahatsız oluyordur." ~Cheonsa
"Cidden düşündüğüne inanamıyorum..." ~Heeseung
"Kimse ona sormadı, değil mi? Benden rahatsız olup olmadığını yani." ~Cheonsa
"Neden soralım ki? Sadece biraz kalbi kırıldı o kadar." ~Heeseung
"Nasıl? Ne demek kalbi kırıldı? Neden? Benim yüzümden mi?" ~Cheonsa
"Mmm... Evet. Biraz çocukça bir sebep. Herkesi çok seviyormuşsun, ilgileniyormuşsun, ama onunla sadece eğlencesine tartışıyormuşsun. Senin için bir arkadaş gibi değilmiş ve bu yüzden kimse ile konuşmanı istemiyormuş. Ben bu kadar kıskançlık yapmadım, rap yapar gibi anlatmasa az önce bunları, senden hoşlanıyor sanıp döverdim." ~Heeseung
"Cidden kötü hissetmiş olmalı... Ben böyle davrandığımın farkında değildim. Onun böyle düşündüğünün... Galiba bu aralar fazla aptallaştım. İnsanların duygularını anlayamıyorum." ~Cheonsa
"Sessizce nasıl ağlayabiliyorsun? Bu bir yetenek. Bana da öğretmelisin." ~Heeseung
"Asla öğretmem. Kimseye. Ağladıklarını duyarsam onlara yardım edebilirim. Ama duymazsam... Kendileri ile boğuşup dururlar." ~Cheonsa
"Söylediğin hiç bir şey mantıklı değil. Biliyorsun, değil mi?" ~Heeseung
"Söyler misin, senin için ne mantıklı?" ~Cheonsa
"Bir düşüneyim... Galiba... Ben. Evet. Ben gayet mantıklı biriyim." ~Heeseung
"Sen mi? Niki senden daha mantıklı..." ~Cheonsa
"Öyleyse aşk, mantığın sınırlarının ötesinde olmalı. Çünkü sana çok aşığım. Seni çok seviyorum. Ve bu yüzden üzülmeni istemiyorum." ~Heeseung
Direkt olarak 'aşığım' ve 'seni seviyorum' demesi alışılmadıktı. Ve zaten hızlı atan kalbimi daha da hızlandırmıştı. Gerek var mıydı daha hızlanmaya?
"Ga-galiba Sunghoon ile konuşsam iyi olacak." bir anda ayağa fırlamıştım. Heeseung'da bu ani hareketim yüzünden korkmuştu.
"Sen bilirsin." diyerek o da ağacın dibinden kalktı.
Sessiz ve hızlıca kiliseye yürüdük. Benim yüzümden fazla hızlıydık. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki, bundan rahatsız olmuş, yavaşlayamıyordum.
"Geldiler! Derdini Cheonsa'ya söyle. Arkadaş olmak bağırıp çağırınca olmuyor." ~Jay
"Özür dilerim... Bağırdım için. Pişman değilim, orası ayrı mesele çünkü manyaklıkların yüzünden sana kızgındım." ~Sunghoon
"Konudan sapmayalım lütfen!" ~Jake
"Jake de olup da, ben de olmayan şey ne?! Ben daha iyi arkadaş olurum!" ~Sunghoon
"Biz çok farklıyız bir kere!" ~Jake
"Sunoo bile arkadaşın ama ben?! Jungwon zaten şansla doğmuş!" ~Sunghoon
"İyi de sen de arkadaşımsın. Ben arkadaşım olmadığını hiç bir zaman söylemedim. Sen nasıl davranırsan ben de öyle davrandım çünkü böyle rahat ettiğini düşündüm. Özür dilerim. Böyle hissettiğini bilmiyordum..." ~Cheonsa
"Özür mü?" ~Sunghoon
"Niye özür diliyorsun?" ~Jake
"Sana bağıran o, sen niye özür diliyorsun?" ~Jay
"Bence özür dilemem gerekti." ~Cheonsa
"Manyaksın işte. Sorunların var." ~Sunghoon
"Teşekkür ederim. En sorunlu sensin." ~Cheonsa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Escape Game ⚜ENHYPEN⚜ ✔ (Düzenleniyor)
Fanfiction❗𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑠𝑎𝑦ı𝑠ı 𝑠𝑖𝑧𝑖 𝑘𝑜𝑟𝑘𝑢𝑡𝑚𝑎𝑠ı𝑛, 𝑏𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚𝑙𝑒𝑟 𝑘ı𝑠𝑎. Hadi sizinle bir oyun oynayalım, yerinde acılı, yerinde duygusal, yerinde kötü, yerinde eğlenceli. Ama her oyun gibi, bu oyunun da kuralları var. Kurallar şunlar; a...