"İyiyim. Yemin ederim. Bugün ayağa kalkıp gezdim. Hatta koşacak durumdaydım." ~Jungwon
"Dikişin yırtılsın mı yani? 1 gün daha dinlen." ~Cheonsa
"Yaa, Niki'yi dövmüşler, onu yanlız bırakamam." ~Jungwon
"Dur... Ne? Dövmüşler mi?" ~Cheonsa
"Evet. Okulda yetimhaneden olanlar var. Onlar okul çıkışında dövmüşler. Ben yanında olduğumda plan kurup kaçıyorduk. Sanırım en iyi yaptığımız şey kaçmak..." ~Jungwon
"Şimdi nerede?" ~Cheonsa
"Sanırım... Jungkook hyungun yanında." ~Jungwon
"Jungkook? Jeon Jungkook?" ~Cheonsa
"Evet de... Sen nereden tanıyorsun?" ~Jungwon
"Sanırım... En yakın arkadaşlarımdan olduğu için tanıyorum." ~Cheonsa
"Niki'nin koreli büyük kuzeni. Pek konuşmazlar. Hatta hiç konuşmazlar." ~Jungwon
"Büyük? Kaç tane etraflı kuzeni var?" ~Cheonsa
"Biri de Kang Taehyun." ~Jungwon
"Choi Yeonjun'un yakın arkadaşlarından Taehyun'mu?!" ~Cheonsa
"Evet. Sende herkesi tanıyorsun..." ~Jungwon
"Daha sınıfımdakileri tanımıyorum..." ~Vheonsa
"Niki'nin ailesi japonyada oluyor çoğunlukla. O yüzden kuzenleri ile tanıştı, belki yardımları dokunur diye. Ama onlarla konuştuğu bile yok. Bu arada... Kaç arkadaşın var?" ~Jungwon
"On bir..?" ~Cheonsa
"İsimleri?" ~Jungwon
"Çok konuşuyorsun. Hadi biraz dinlen." ~Cheonsa
"Ama-" ~Jungwon
"Dinlen." ~Cheonsa
"Yaa, okulda neden hep yanlız takılıyorsun? Sonuçta arkadaşların da var." ~Jungwon
"Ama onlar... Popüler." ~Cheonsa
"Ne olmuş yani?" ~Jungwon
"Ne demek ne olmuş? Ağrı kesici kafa mı yaptı Jungwon?" ~Cheonsa
"Kendini ezik olarak mı görüyorsun? Okulda sana imrenen onca insan varken hemde. Niki sana gerçekten saygı duyuyor. Yoksa, bir üst sınıfındaki kimseye saygı ile hitap etmez." ~Jungwon
"Siz beni nereden tanıyorsunuz cidden?" ~Cheonsa
"Sen... Bir çok şeyi değiştirdin." ~Jungwon
"Ne? Ne değiştirmişim?" ~Cheonsa
"Yetimhanemize geldin... Küçükken. Hani çarpışarak bi çocuk ile karşılaşmıştın ya, ve o çocuk hiç bir şey demeden gitmişti... Niki'nin gerçekten değer verdiği kişilerden biri. Benimde. Ve sen... O çocuğun peşinden gezmiştin. Yetimhanede olduğun bütün gün kendini suçlu hissettiğin için ona yardım etmiştin. Cidden takdir edilecek bir şeydi bu..." ~Jungwon
"Ama insanlar değişir Jungwon. Ben o ana dair hiç bir şey hatırlamıyorum. Kimlerle tanıştım, ne yaptım hiç bilmiyorum." ~Cheonsa
"Çünkü küçüktün. Küçüktük. Ama Niki... Bir şekilde hatırlıyor. Ve bende artık onun sayesinde ezberledim. Yoksa hatırladığımdan değil. Üstelik insanlar değişir, haklısın. Ama kimse kökünden dönmez..." ~Jungwon
"Jungwon cidden fazla konuşuyorsun. Dinlenmelisin. Niki gelir birazdan, değil mi?" ~Cheonsa
"Gelir." ~Jungwon
"Peki. Ben evime gidiyorum." ~Cheonsa
"Neden sürekli ters taraftan gidiyorsun?" ~Jungwom
"Ge-geziyorum." ~Cheonsa
"Tek başına mı?" ~Jungwon
"Öyle seviyorum." ~Cheonsa
"Cidden..." ~Jungwon
"Görüşürüz." ~Cheonsa
"Peki. Görüşürüz." ~Jungwon
Evimin yolunu bile biliyorlar. Beni nasıl tanıyorlar? Niki bana saygı duyuyormuş... Ne saygısı be? Ben saygı duyulacak insan mıyım? Benim gibi birine saygı duyulmaz. Daha iki ayağımın üstünde duramıyorum.
Yaklaşık 20 dakika yürüdükten sonra gerçek evime gelmiştim. Her yer anı dolu... Evin kapısı bile...
"Ben geldim. Baba? Ben geldim diyorum." ~Cheonsa
"İyi. Ne yapıyorsan yap. Beni rahatsız etme."
"Biraz... Paran var mı? Yemek alacak kadar?" ~Cheonsa
"Beni banka mı sanıyorsun sen?! Nereden bulayım parayı?! Çalışmıyor musun?!"
"Sadece şu lanet içkilere veriyorsun paranı! Yetmedi mi sarhoş olduğun?! Acıkıyorsun, içiyorsun! Mutlu oluyorsun, içiyorsun! Sinirleniyorsun, içiyorsun! İçiyorsun sadece! Onlar bana iyi davranmıyor! Ben onların gözünde annesini öldüren bir kızım! Senden sadece yemek için para istiyorum... Başka bir şey için değil..." ~Cheonsa
"Çık git evimden."
"Baba-" ~Cheonsa
"Defol!"
"Neden annemi öldürdüğün için sadece 2 sene yattın içeride?! Hep yatsaydın ya!" ~Cheonsa
Sanırım komşular bağırış sesimize gelmişti. Artık her gelişimde kavga etmeye başlamıştık. Hep aynı konuydu. Babam ise sonunda yattığı koltuktan kalkmıştı. Ama kötü kalkmıştı. Büyük ihtimal bana vuracaktı. Vursun. Umrumda değil. Bir çok baba böyle değil mi? Her şeye rağmen, onu da annem gibi kaybetmektense, bana vurmasını tercih ederim.
Tam yüzüme vurmuştu. Belki de şimdi elinde bir oyuncak olacaktım. Buna da rağzıyım. Beni kızı olduğum için dövüyor. Başka bir şey için değil. Çünkü ben olmasam, annem ölmezdi. Annemi seviyordu sonuçta.
Bir kere daha vuracakken, gelen komşular onu durdurmuştu.
Beni de evden çıkarmışlardı. Kesin yüzümün sol tarafı mosmordur. O kadar acıyor ki...
Bazı komşular benim yanımdayken, bazıları da babamı sakinleştiriyordu.
Birinin yavaş adımlarla babama doğru gittiğini gördüm.
"Kimse içmenize karışmıyor. Taş devrinde de yaşamıyoruz. İstediğinizi yapabilirsiniz. Ama başkalarına müdahale etmeden. Kendi rahatınıza bakın."
Babamı kolaylıkla sakinleştirmişti. Sesi tanıdık geliyordu. Okul formasına da bakılırsa, aynı okula gidiyoruz.
Bu tarafa döndüğünde, tanımıştım. Dün akşam beni kurtaran çocuk değil miydi bu? Hani şu, Azrail'e kafa tutan.
Yanıma gelince buz ve krem uzattı.
"İlk buzu koy. Sonra kremi sürmeyi unutma."
Dün akşam ki gibi kulaklığını takmış ve biraz ileri de olan bisikletine binip gitmişti.
Koruyucu melek falan mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Escape Game ⚜ENHYPEN⚜ ✔ (Düzenleniyor)
Fanfiction❗𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑠𝑎𝑦ı𝑠ı 𝑠𝑖𝑧𝑖 𝑘𝑜𝑟𝑘𝑢𝑡𝑚𝑎𝑠ı𝑛, 𝑏𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚𝑙𝑒𝑟 𝑘ı𝑠𝑎. Hadi sizinle bir oyun oynayalım, yerinde acılı, yerinde duygusal, yerinde kötü, yerinde eğlenceli. Ama her oyun gibi, bu oyunun da kuralları var. Kurallar şunlar; a...