25: Bölüm: Gitmek

537 73 93
                                    

"Gyu! Beom! Choi! Choi Beomgyu!" ~Sunoo

"Ne var be?! Tenefüsün en başından beri annesini takip eden civcivler gibi beni takip ediyorsunuz!"~Beomgyu

"Evet. Ne var bunda?"~Sunoo

"Dondurmam eridi! Canınız çeker diye yiyemedim..."~Beomgyu

Beomgyu iyi kalpli bir aptaldı. Ama bencildi. Kalbini kırmamak için öyle demişti. Oysa ki yanında 3 çeşit dondurma vardı. Ve Sunoo'nun bunu anlayamaması olağan üstüydü. Tıpkı bugün Yeonjun'un Beomgyu'nun bu hallerini bana anlatana kadar benim de anlayamam gibi.

"Sadece yarın ki ders için projeni hatırlatacaktım hyung-nim..."~Sunoo

"Proje mi? Proje! Ben yapmadım ki!" ~Beomgyu

"Benim sorunum değil, iyi günler hyung-nim." ~Sunoo

Bu acımasızcaydı Sunoo... Çok acımasızca...

Sunoo ile bahçede geziyorduk. Dersimiz bedendi ve ilk kez fark etmiştim, sanırım ilk kez beden dersinde kitap okumadığım için olacakki, Sunoo ve Jungwon'un da dersi bedendi.

Jungwon bizden ayrı olarak Taekwondo dersindeydi. Bizse... Tenefüste olduğumuz için, dışarıda ki kalabalığı umursamamak adına tanıdığımız kişileri rahatsız etmek gibi bir uğraş bulmuştuk. Ve şimdi rahatsız etme sırası bendeydi.

"Sonsaeng-nim?" (öğretmen)~Cheonsa

"Korkuttunuz beni..."

"Jin oppa, sana alma bahanesi ile kantinden bir kaç abur cubur alabilir miyiz?" ~Cheonsa

"Ne gibi bir kaç abur cubur?" ~Jin

"Imm... Yaklaşık 3 poşet?" ~Cheonsa

"Gider misiniz başımdan?! Öğrencilik için mi, beni görevimden atmak için mi varsın sen kızım?! Çikolatana tamam dedim, kolanı bile aldırdım, bir keresinde senin için okula sipariş bile verdim geçen sene. Yakınsak, lütfen okul dışında. İşimden olamam."~Jin

"Sinirlendin sanki oppa- ayh yani Songsaeng-nim, sizi sinirlendirdiğim için özür dilerim!" ~Cheonsa

Yanımıza gelen bir öğrenci ile bütün dengem bozulmuştu bir anda.

"Biz gidelim artık Songsaeng-nim." ~Sunoo

Sunoo ile hızlı adımlarla Jin oppa'nın yanından uzaklaşmıştık. Yanımıza öğrenci gelince bi an bu şekilde samimi olduğumuzu öğrenirse Jin oppanın öğretmenlik hayatını tehlikeye atacağım için nevrim dönmüştü.

"Dengen bozuldu. "

Diyip gülmüştü Sunoo. Neşesi eksik değildi, bu iyiydi. Çünkü onları benim tarafımdan yapılacak olan kötü bir süpriz bekliyordu.

"Zil çalışmıyor çocuklar! Ders başlayacak! "

Öğretmenin, kolunu bacağını koparıyorlarmış gibi bağırması ile herkes içeri girmeye başlamıştı.

"Jungwon'un yanına gidelim mi? Onu izlemek istiyorum. " ~Cheonsa

"Yoklama alınacak. Sizin ilk ders aldılar nasıl olsa, sen git istersen." ~Sunoo

"Sen gelmeyecek misin?" ~Cheonsa

"Yoklama bitince bir etkinlik yaptırmazsa gelirim. Sen git hadi. Bu ders kalabalık olacağından yer bulman zor olur." ~Sunoo

"Peki. Görüşürüz. " ~Cheonsa

"Görüşürüz."~Sunoo

Koşarak, Taekwondo dersinin yapıldığı spor salonuna gidiyordum ki, mükemmel becerilerim ile birine çarpmayı başarmıştım.

"Özür dilerim. Acelem var." Diyip, düştüğüm yerden kime çarptığıma bile bakmadan kalkarak, tekrar koşacakken, çarptığım kişi beni durdurmuş, konuşmaya başlamıştı;

"Ne acele bu böyle? Birini mi dövüyorlar?"

Jay'i şimdi anlıyordum. Sinirlenmeyecek durumlar olsada, sinirleneceğin durumlarda sakin kalamıyordun.

"Yine mi beni lafa tutacaksın Yoo Shiwoo?" diye sordum. Çünkü cidden acelm vardı. Yer kalmazsa ayakta durarak izlememe izin vermezler diye korkuyordum.

"Hayır. Ama öyle bir koşuyordun ki... Merak ettim. "

Sal beni Shiwoo! Sal!

"Cidden gitmem gerek. Spor salonuna gidiyorum. Jungwon'un dersi varya hani, o yüzden. "

"Demek o yüzden... Yoklama alacaklar ama bende Taekwondo dersine bugün gitmeye başlayacağım. Yani, bu ders. Bir önce ki ders kayıt yaptırdım. Beraber gidelim mi? "

"Koşacaksan hiç sorun yok Shiwoo. Çünkü cidden Jungwon'u izlemek istiyorum. "

"Yaa! Benimle gideceksin! Kapı bekçisiyle gidilir mi? Yeonjun hyunga söylersem yersin kafana bir şaplağı daha Noona-nim. Ben boşuna izin koparmadım. " ~Niki

Niki bir anda ortaya çıkmıştı. Ama şaşıracak vakit yoktu.

"O zaman durma ve koş Riki. " ~Cheonsa

Niki'ye gerçek ismi ile seslenmem hem benim için garipti, hemde onun için. Ama bu durumun karşısında sadece gülmüştü.

•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Kulaklıklarım kulağımda, dört ders üst üste olan beden dersinin, üçüncü dersinde sıkıntıdan oturduğum banka yapışmışken, gelen cızırtı gibi seslere karşın, kafamı ayakkabılarımdan kaldırmıştım.

Bana doğru gelen, bugün ki yavşaktan daha hızlı bir top vardı.

Birinin topa vurmasıyla, "ÇAT" diye bir ses çıkmış, hayatım kurtulmuştu.

Kulaklıklar kulağımdan düşmüş, bende kafamı topa vuran kişiye bakmak için daha yukarı kaldırmıştım.

"Daha güvenli bir yerde otursan iyi olmaz mıydı? "

Diye sorunca, oralarda başıma bir şey gelirse, kimin beni koruyacağı sorusu gelmişti aklıma. Ama bu sonra düşünülecek bir şeydi.

"Heeseung... "  ~Cheonsa

"Adımı biliyor musun? Şaşırtıcı." ~Heeseung

Benimle dalga geçerken, yanımda ki bir sürü çanta dolayısı ile ucunda oturduğum bankta, beni kenara itmiş, bir kaç çantanın yere düşmesine sebep olmuş, yanıma oturmuştu.

Koruyucu bir melekti. Azrail'e kafa tutmayı seven koruyucu bir melekti.

"Teşekkür ederim... Beni kaçıncı kez kurtarıyorsun?" ~Cheonsa

"Dolaylı yollardan, seni ilk gördüğümden beri. Ama sadece ben... Yani bunu sende sayabilirsin. " ~Heeseung

"Heeseung, bir anda uzaklarda ki bir akrabama gitsem ne olur? " ~Cheonsa

"Bir anda uzaklarda ki bir akrabana gitmiş olursun." ~Heeseung

"Öyle değil, yani... Sen ne tepki verirdin?" ~Cheonsa

"Gidersen... Bende gelirdim." ~Heeseung

"Ama nereye gittiğimi bilmiyorsun. " ~Cheonsa

"Bulurdum." ~Heeseung

"Ya bulamayacağın bir yerse? " ~Cheonsa

"Bu akşam mı 'bir anda uzaklarda ki bir akrabana gideceksin'?" ~Heeseung

Escape Game ⚜ENHYPEN⚜ ✔ (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin