64. Bölüm: Altın Değeri

337 53 29
                                    

"Guguklu saat mi?... Cidden o. Onu oradna nasıl alacağız? Hangi akıllı koydu onu oraya?" ~Jay

"Ağaca tırmanabiliriz. Ama ben daha önce hiç ağaca tırmanmadım, yani... " ~Cheonsa

"Ben tırmanacağım. Anladım. Ama bir sorun var... Çok yüksekte. Tırmansam bile saati oradan alamam. Başka bir eşya bulmalıyız. " ~Jay

Arayışımıza devam etmiştik. Hatta her 5 dakikada bir benim nefesim kesildiği için mola veriyorduk. Ortalama bşr saat böyle geçmiş, avcılık oyunumuza son vermeye karar vermiş, geri dönüyorduk.

"Cheonsa! Ağacın içinde! Bak! O çok eski bir çınar ağacı! İçinde işte! O oyukta! Sen almalısın!" ~Jay

"Sen alamaz mısın? Ya o başka bir şeyse?" ~Cheonsa

"Sence ben oraya sığar mıyım?" ~Jay

"Hayır... Peki." ~Cheonsa

Ağacın oyuğuna girmiş, bir kaç adım atmış, öylece duran bir kutu boya kalemini almış ve geri çıkmıştım.

"Niki ile birlikte resim çizip boyarız herhalde..." ~Cheonsa

"Ödül artık garanti. Hadi gidelim." ~Jay

"Bir şey mi oldu?" ~Cheonsa

"Hayır. Olmadı. Gidelim. Dediğin gibi bir şey olabilir. Ben de korkmaya başladım." ~Jay

Sonunda geri dönmüştük. Çoğunluk buradaydı. Ya pes etmişler, yada bizim gibi ellerinde eşya ile gelmişlerdi.

Saat ilerledikçe daha çok kişi gelmişti ve yoklama alınarak, herkesin burada olduğuna emin olmuştuk.

"Avcılık oyunumuzun ödülü yarın sabah kahvaltıda ne isterseniz onu yemek. Ve yarın kahvaltıdan sonra bir oyun daha oynayacağız. Bu da kaynaştırma oyunu olacağından, herkes tanımadığı biri ile eş olacak-" ~Bang Shi Hyuk

"Ya ben tanıyorsam ama o beni tanımıyorsa?"

"O da olur. Tek taraflı ilişkiler can yakar ama kimse karışamaz. Değil mi? Oyunu kahvaltıdan sonra açıklayacağız. Son üç gün olduğu için verimli değerlendirmeliyiz. Şimdi, iyi geceler çocuklar. Lütfen hepiniz yataklarınıza." ~Bang Shi Hyuk

Pijamalarımı giyip yatağıma oturmuştum. Yine gürültü eksik olmuyordu. Çünkü Jaehwa, Beomgyu, Niki, Mina ve Jake, Jay ile uğraşıp, onu delirtiyorlardı. Ben de onları izliyordum.

Heeseung yanıma oturunca, ona dönmüştüm. Bir şey söylemek için gelmiş olmalıydı herhalde.

"Senin yaptığın gibi, benim de korkup sana sarılarak uyumak gibi bir şansım var mı?" ~Heeseung

"Yani aslında korkmayacaksın ama öyle gibi mi yapacaksın?" ~Cheonsa

"Aynen öyle. Mina'ya karşı savunmam bu olacak. Eğer ondan önce söylersem, şansım yükselir diye düşündüm." ~Heeseung

"Ama-" ~Cheonsa

"Galiba cidden korkuyorum. Geceleri uyuyamıyorum. Çünkü geceleri sessizce ağlayabilirsin. Ve bunun düşüncesi bile beni korkutmaya yetiyor." ~Heeseung

"Ağlamak mı? Hayır. Neden ağlayayım ki?" ~Cheonsa

Gözlerim Heeseung haricinde her yere bakıyordu şu an. Yalan söylediğim kesinlikle belli oluyordu.

"Neyim ben? Salak mı?" ~Heeseung

"Mina'ya göre, evet." ~Cheonsa

Escape Game ⚜ENHYPEN⚜ ✔ (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin